Mimas Yolu (1)

Bayram tatilini fırsat bilerek Mimas Yolu’nu bir kez daha -farklı rotalarla- adımlamayı planladık. Geçen bahar rotanın başlangıcında (Efes, Selçuk civarı) gezinmiştik; bu bahar da sonlandığı ve de adının verildiği yerlerde yürüdük üç gün boyunca. Karaburun’un tarihteki adı MİMAS’mış. Çadır kamp olarak planladığımız bu minik tur için konaklamada son kararımız öğretmenevi oldu ve kırdık dümeni bayramın ikinci sabahı erkenden Karaburun Öğretmenevi’ne.

Öncelikle parkur hakkında genel bir bilgilendirme yapalım: Efes - Mimas Yolu, İzmir’in güneybatı – batı aksında yer alan Yarımada coğrafyasındaki 6 İyon kentini (Efes, Kolophon, Lebedos, Teos, Klazomenai ve Erythrai) birbirine bağlayarak Karaburun (Mimas)’a ulaşıyor. 49 parkurdan oluşan yürüyüş yolunun toplam mesafesi 709 km. Parkurun izlerini telefonumuza önceden indirdiğimiz için kaybolma riski olmadan yürüyebiliyoruz. Bu özelliğini artılar hanesine yazıyoruz parkurun. Popüler Likya Yolu’nun 520 km. olması dikkate alındığında bu parkurun ciddi bir mesafe olduğunu görüyor ve hemen İzmir’in burnunun dibinde yer almasının etkisiyle, bilinirliğinin kısa zamanda artacağını düşünüyoruz.

Ekip olarak, ilk gün öğle vakti buluştuk Mordoğan’da. Konaklayacağımız yere varmadan parkur başı yaptık ve kısa ısınma hareketlerinden sonra vurduk dağlara. Sağımızda deniz, solumuz alçalıp yükselen yeşil tepeler olmak üzere önümüzde 12 kilometrelik mesafe vardı kat edilecek.

Mordoğan’ın, Narkisos efsanesinin doğduğu yer olduğunu öğreniyoruz, ancak parkurumuz, bu pınardan geçmediği için ziyaret edemiyoruz. (Son gün dönüşe kalıyor bu şirin su kaynağını ziyaretimiz, zira araçla gidip geldik) Eski Mordoğan’dan başlayan parkur zaman zaman şahısların özel arazilerinden geçtiği ve bu arazilerin tel örgülerinden dolayı işaretlemeler kaybolduğu için bizi biraz zora soktu. Güney batıya doğru deniz seviyesinden yaklaşık 300 metrelere tırmanıyoruz. Bu küçük tepelerin zirvesinde onlarca RES’in uğultusuyla yolumuz kesişiyor. Tekrar uzun bir iniş sonrasında solumuzda Eğlenhoca Gölet’i bize eşlik ediyor bu kez. Dolaştığımız patikaların diz boyu geven benzeri dikenlerle sarmalandığını ifade edelim.

Şimdi tozlu köy yolu önümüzde yılankavi… Toprak yoldan epey bir yükseldikten sonra Eğlenhoca Köyü’ne varıyoruz. Parkurun 11 km.si cepte. Yorulan beş arkadaşımızı burada bırakarak İnecik Köyü’ne devam ediyoruz biz geri kalanlar. Buraya kadar iki km. daha biriktirip bugünlük tamam diyor, yorulan arkadaşlarımızı da aldıktan sonra Öğretmenevi’ne yöneliyoruz.

Daha güneş batmadan dinlenmeye geçiyoruz. İlk günün yol yorgunluğu, parkur ve de hamlık ekibi biraz germiş gibi. Gün içerisinde artık nasıl bir atıştırma, beslenme yapmışsak kimse hala aç değil ya da yorgunluktan hiçbir şeyi gözü görmüyor. Terasta getirdiğimiz yolluklardan biraz daha götürerek akşamlığı aradan çıkarıyoruz. Saat 22.00 gibi herkesin gözü yatakta. Erkenden dinlenmeye geçiyoruz; zira yarın daha uzun bir parkur bekliyor bizleri.

İlk günkü parkurun eksiler hanesinden bahsetmek isterim biraz da… Yukarıda değinmiştik, işaretlemeler güncellenmeli. (yapılaşma her yerde olduğu gibi burada da çok ciddi ve işaretler kaybolmakta) Buna ilave olarak patikaya her sezon başı bir kez girilip temizlenmeli. Çalılıklar çabuk büyüyor ve geçit vermiyor. “Sorunu söyleyen çözüm getirmezse sorunun bir parçasıdır,” sözünden hareketle çözüm: İzmir Büyükşehir Belediyesi -ki zaten parkurun düzenleyicisi- her sezon başı yerel yürüyüş gruplarını organize ederek ulaşım ve kumanya sponsorluğuyla bakım ve işaret güncellemelerini halledebilir. He, bir de parkuru yürüyecekler için uygun çadır konaklama alanları tahsis edilmesi çok yerinde olacaktır. Bunu niye söylüyorum? Hemen İzmir’in dibi. Hallolur yani.

Güzel bir uyku bekler bizi. Yarın Kösedere – Karaburun parkuru var yürünecek.

Ne zaman adam oluruz…

Bilmediğimiz bir yola gitmenin, bilmediğimiz bir yönümüzü keşfetmek olduğunu öğrendiğimiz zaman.

15.04.2024

Namık Budak

[email protected]