Yeni yıl/Umut

Geçen yıl bu köşeden seslenmeye başlamıştım. Konu sıkıntısı çekmedim; ama “Sizlerin de dile getirmemi istediğiniz konular varsa yazın, kalemimizi sizler için de oynatalım.” demiştim. Ben üzerime düşeni yaptım, hiç aksatmadan “Pazartesi Penceresi”nde, bu köşedeydim. Sizden tık yok. Ne bir eleştiri, beğeni ya da konu teklifi. Okumuyoruz ya da -benim için daha kötüsü- okunmuyoruz. Neyse uzatmayalım. Yeni yılın ilk gününde güzelliklerden bahsedelim. Ana fikri baştan söyleyelim: Umudun yılı olsun, umduklarımız olsun! Geçen yıl neler yaşandı, şöyle kısaca sıralayalım: Ciddi bir depremle sarsıldık yılın hemen başlarında. Yardım elleri uzatıldı yurdun her bir yanından. Ölenler öldüğüyle kaldı, peki yaralar sarıldı mı? Depremin ardından söz verilen yeni, depreme dayanıklı konutlar inşa edildi mi? Cevap: Hala çadırda yaşayıp bırakın konutu, konteynır bekleyenler var. Sonrasında cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri oldu. Millet “Soğan yerim, reisimi yedirmem!” dedi. Bir beş yıl daha başımızda asrın liderimiz(!). Can Atalay milletvekili seçildi, tutukluluğu devam etti, meclise gelip görevine başlayamadı. Hem de Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen. “Nas” tan vazgeçtik. Neden mi? Valla ben bilmem, yine, yeniden seçilen cumhurun başı bilir herhalde. Bu konuda bir açıklama yapmadı henüz. (zaman bulamamıştır.) İlle de “Nas!”, “Faiz sebep, enflasyon sonuç!”, “Daha da düşüreceğiz faizleri Elhamdülillah.” dedi. “Nas, orada, size ne oluyor?” kabadayılandı. Dedi de dedi. Sonuç: Altı ay önce %8,5 olan Merkez Bankası politika faizi anlık %42.5. Nereden nereye? Elbette büyüklerin hikmetinden sual olmaz; biz küçüklere düşen ne? Sus. Doktorlar mutsuzdu geçen yıl. Gözlerini yurt dışına diktiler. Giderlerse gitsinlerdi. Öyle demişti Türk tipi başkan. Bunu ciddi ciddi söyledi yani. Sonuç? “Doktor dövme özgürlüğümüz” oldu. Elde doktor kalmadı. Muayene olmak için sıra alamıyoruz, acillere yığılıyoruz. Tahlil, tetkik, ultrason, MR, röntgen? Bugün git, üç-beş ay sonra –ölmezsen- gel. **** Milli Eğitimimizin içinden geçildi 2023’te. Elli bin müdürü (ben de onlardan biriyim) müsteşarlığı zamanında görevden alan zat, Milli Eğitim Bakanı oldu. Efsane geri döndü yani. İlk marifeti: Tarikat ve cemaatler okullara girdi. Laiklik bitti. Bir tek ciddi muhalif eylem olmadı. Neden olsundu ki? Sarı öküzler çoktan verilmişi zaten: Köy okullarının kapanması, Andımız’ın kaldırılması, ulusal bayramların ruhsuzlaştırılması, din derslerinin ilkokullara kadar indirilmesi… Ekleyelim: Tarikat ve cemaatlerin nasıl bir STK olduğunu açıklamadı bize bu efsane(!) Hep mi kötü şeyler oldu, hep mi olumsuzluk? Hayır! Elbet güzel şeyler de oldu 2023’te. Demokratım, demokrasi bizim tabanımızdan başlar diyen CHP’de genel başkan, yönetim değişti örneğin. Ya kadınlarımızın voleybolda yaptıkları? Destan oldular, Kurtuluş Savaşımızdaki gibi. Yüreğimizi kabarttılar.(Yazarken gönlerim doldu yine) *** Bir güzellik de yılın son günlerinden: Riyad’da oynanması diretilen Galatasaray-Fenerbahçe maçı, Atatürk adını ağzına almak istemeyenlere, onun, “Yurtta barış, dünyada barış!” sözünden rahatsız olanlara inat, iptal edildi. Tebrikler her iki güzide futbol takımı ve yöneticileri! Siz kazandınız. Her iki kulüp de kazandı. Türkiye kazandı. (Yattığı yerden maç iptal eden ölümsüz liderimiz var. Ne mutlu bize!) Bugünden itibaren yeni yılda neler var önümüzde? İçimiz kararacak ama gene olumsuzluklar… Şahlanmış giden azgın enflasyon var, bizi her bakımdan etkileyen. Fakirlik artarak devam edecek, görünen. Ya marttaki yerel seçimler sonrası? Onu düşünemiyorum bile. 2024, hoş geldin! Seni şimdiden seviyoruz. Güzel gel lütfen!  (Güzel Yazı Defteri’ne günlüğünü yazan çocuk naifliğiyle yazıyorum) Hak ediyoruz. Gelecek güzel günlere inanıyoruz. “Motorları maviliklere süreceğiz…” diyoruz. Umutluyuz… ------ Ne zaman adam oluruz… Soğanı, antioksidan özelliğiyle birlikte, örümcek ağlarını temizleme amaçlı da kullandığımız zaman. ---- 01.01.2024 Namık BUDAK [email protected]