Gerici Eğitim Bakanlığı

Bugün 11 Eylül 2023 Pazartesi. Okullarımız açıldı. 2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı, tüm eğitim paydaşlarına (Öğretmen, öğrenci, veli, hizmetli, servis, kantin vb.) başarı ve mutluluk getirsin.

Okullar açıldı. Ne güzel! Mini mini birler okullu oldu, üst sınıflar abi, abla… Ne tatlı, heyecanlı bir gün! Güzellik dışarıdan; dışı seni yakar, içi beni, misali… Yığınla sorun önümüzde, elbet ekonomik tarafı en hissedileni. Ancak daha ciddileri var. İlerleyelim beyler arkayı, 4+4+4’leyelim.

Okullar açılmadan kara kara düşünmeye başladı veliler. Kıyafet, defter, kalem, kırtasiye, geçen yıla göre iki kat pahalı. Servis ve yemek ücretlerini hiç düşünmeyelim bile. % 200’lere varan artışlar söz konusu, geçen yıla göre. Anne-babalarının yarısı asgari ücretle çalışan çocuklarımız açlıkla karşı karşıya. Okullarda bir öğün ücretsiz yemek konusunu, bakanlık ciddi ciddi düşünmeli.

Bakanlığın düşündüğü daha ciddi mevzular var ama: Mesela Bakan Yusuf Bey, İmam Hatipleri överken -artık içinde ne yaşıyorsa, neyin rövanşının peşindeyse, bilemiyoruz- İmam Hatip Okulları oranında 28 Şubat öncesi oranlara ulaşıldığı sevincini paylaşıyor. Bakanlığın resmi sayfasından sayısal veriler:

Anaokulları    : Şimdilik Din dersi yok (20. Milli Eğitim Şurası’nda (2021) planlama kararı

                         alındı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Ocak 2023’te protokolü imzaladı

                         bile, yolda…)

İlkokullar        : Din dersi elbette var, haftada 2 saat, hem de zorunlusundan.

Ortaokullar     : % 22 oranında İmam Hatip Ortaokulu (Ortaokulların İH Ortaokullarına oranı)

Liseler             : % 25 oranında İmam Hatip Lisesi (Genel Liselerin İH Liselerine oranı)

Gelişme çağındaki çocuklarda böyle bir müfredatın, pedagojik olmadığını söyleyen psikologları kim dinler? Bay Bakan, uzmanları dinlemek şöyle dursun, yukarıdaki oranlardan hareketle İmam-Hatip Okullarını, alternatif bir model olarak tüm dünyada, insanlığın hizmetine sunacağız(!), diyor.

Dindar ve kindar nesil geliyor, Cern’e bilim insanı yetiştirecek değiliz ya, tarikatlara cemaat hazırlamak varken.

1 Eylül’de yayımlanan Tebliğler Dergisi’nde, zorunlu din dersine ek olarak bir de “zorunlu seçmeli din dersi” getiriliyor. Pratikte ne demek bu? Lise hayatı boyunca toplam 10 saat Biyoloji dersi gören bir öğrenci, buna karşılık 16 saat Din dersi alacak.

Ee, Aziz Sancarlar mı yetişsin, akla değil nakle sarılan bu eğitim sisteminden?

Çok uzatmadan bir de ÇEDES’ten (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) bahsedelim. Evlere şenlik. MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile bir proje yürütecek bu yıl. Diyanet, kadrolarındaki imam ve vaizleri okullara “manevi danışman” olarak gönderiyor, proje kapsamında. Peki bu imam ve vaizler ders vermeyi, pedagojiyi biliyor mu? Hayır. Bir öğretmen pedagojik formasyon almadan derslere girebilir mi, öğretmen olarak görev yapabilir mi? Hayır. O vakit “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diyebilir miyiz? Hayır. Ne yani, vatan mı bölünsün, ezan mı sussun, erken erkekle mi evlensin.

Ee, böyle “manevi danışmanlarla” çocuklarımız tarikatların kucağına teslim edildiğinde kızmayız, di’mi ama? Toplumun % 90’ı namaz kılmıyor, ondan sonra ‘ekonomi neden böyle’ diyorsunuz. Sen ekmek bulduğuna şükret diyen “Cübbeli”nin kucağına gider mi gider. Hem bu cübbeli değil mi ki “Ben, iyi ki okumamışım” diyen.

Eğitimciler “İmam camide, öğretmen okulda olur!” diyor ve 24 Kasım’da iş bırakacaklarını haykırıyorlar. Duyun seslerini!

Dine karşı değilim, yanlış anlaşılmasın, eğitimdeki bu diretilmeye, ısrarla, karşılığı olmasa bile dayatılmasına karşıyım. Yoksa Carl Gustav Junk’un dediği gibi, “Hayatın zorluklarının başarıyla üstesinden gelebilmek adına dini ya da felsefi bir bakış açısına sahip olmanın, mutluluğumuzun koşullarından olduğunu bilenlerdenim.

Ne zaman adam oluruz…

Dindar nesiller yerine, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirdiğimiz zaman…

---------------------------

11.09.2023

Namık BUDAK

[email protected]