19 Mayıs... Atatürk'ün bağımsız bir Türkiye için adım attığı o gün...
Bugün 19 Mayıs 2024... Ulusal kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün, kurtuluş ateşini yaktığı Samsun'a ayak basışının 105. yıldönümü...
Peki nedir bugünün sırrı?
19 Mayıs 1919... Dünyanın kıskandığı bir liderin, yeni ve çağdaş bir Tükiye inşa etmek için, hayatını bile hiçe saydığı mücadele dolu günlerin ilk günü..
Değişime, çağdaşlaşmaya doğru atılmış ilk adım... Akıl ve bilimin hakim olacağı bir Tükiye'nin ilk ışığı...
Sözün özü...
Atatürk'ün en büyük eseri, toplumsal devrimciliğidir...
***.
Toplumsal başarıların ardında sağduyu yatar...
Parmakla gösterilen bir ülke olmanın temeli, insanından geçiyor. Allah'ın verdiği canı korumasını bilen, yeşile, doğaya saygı gösteren, böceği bile incitmeyen, eğitimli bir kimlik, dünyanın geleceğine de örnek olur.
Ne diyoruz hep: "Almanlar, işini iyi yapar. Yaptıkları her mal evladiyeliktir. Otomotiv sanayiinde onların üstüne yoktur."
"Japonlarda insana saygı inanılmazdır. En ufak hata bile kabul etmezler, gerekirse bunun için can verirler."
"Orta Avrupa ülkelerinde tarihi yakıp yıkmak, bir insanlık suçudur. Cezası çok ağırdır."
"Avrupalı bir doğa dostudur. Yeşili, ağacı, çimeni korumak bireysel bir reflekstir. Asla izin vermezler, vereni uyarırlar."
***
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün... Bizim için de, dünya "En konuksever ülke. Türkiye'de kendinizi evinizde gibi hissedersiniz" der.
Bu kısmen doğru... Özellikle Anadolu insanı için, çünkü büyük şehirler buz gibi artık bu konuda...
Yani "yabancılaşmada" onlara benzemiş durumdayız.
***
Nitelikli, adil, yeşili koruyan, insana saygı gösteren, trafikte, çalışma hayatında, iş alanında verimli olan, çalışkan, üretken olan insanlara ihtiyacı var bu ülkenin...
Ben siyasetçilerin yerinde olsam, boş vaatlerde bulunmak yerine, "çağdaş insan" kimliği üzerine kafa yorarım.
Tıpkı Atatürk'ün, 1920'lerde planlayıp hayata geçirdiği, bugün kimi hokkazların, "Devrimler hep şekilciydi" diye eleştirdiği, bugünkü bağımsız kimliğimizi kazandıran "insan mühendisliği" girişimlerini başlatırdım; "Bu, toplumu yeniden yaratma projesidir" sloganıyla...
Yeni baştan, 1919 zihniyetiyle...
***
Çünkü Atatürk'ün şapka, harf, dil, kadına seçme ve seçilme hakkı gibi köklü devrimleri, geçmişte hep politikacıların oyun alanı oldu.
Hedef saptı, gerçeklerden uzaklaşıldı.
Oysa o yürekli çıkış, dağılmış bir ulusu yeniden bir araya getirme projesiydi.
Bir Milli tutkaldı, düşmanlara karşı direnç sembolüydü.
Bugün dünya üzerinde güçlü bir Türkiye varsa, o projenin eseridir.
Bu açıdan Atatürk bir toplum mühendisiydi aynı zamanda, bunu inkar edebilir misiniz?
***
Onun için, herkes eteklerindeki taşı dökmeli, çok geç almadan... Çünkü Rabbena hep bana zihniyeti, bugün geldiğimiz noktanın bir sonucudur.
Buradan geri dönüş de mümkündür. Bir liderimiz var bizim, topluma geleceği gösteren...
Onun fikir dünyasına girip, söylediklerini şöyle bir düşünmeniz yeter.
***
19 Mayıs 1919, bir direnişin sembolüdür. Dış güçlere, emperyalizme, gericiliğe, toplumsal tutuculuğa, cehalete, kolaycılığa, emeksiz kazanca, bireysel şımarıklığa, eşkiyaya kul olmaya, ağaya el pençe durmaya bir karşı çıkış...
Özgür bir Türkiye'nin ışığı...
Bunun için Atatürk'ün en çok güvendiği gençliğin bayram günüdür, sonsuza dek yaşasın diye...
Şöyle bir düşününce, yüreğimde yine, yeniden Atatürk'ü yaşıyorum.
Dünyaya gelmiş geçmiş hiçbir lider, onun kadar özgürlükçü olmadı, onun kadar güçlü bir değişimi başaramadı, onun kadar insan mühendisliği yapamadı, yeşili korumadı.
Düşünün bir kez, hangi liderde gördünüz, bir ağacın dalı, konutundan içeri giriyor diye, ağacı kesmek yerine, konutun yerini değiştireni...
105 yıldır Cumhuriyeti armağan ettiği ülkesini yöneten, devrimleriyle milyonların yüreğinde yaşayan ölümsüz liderimize saygıyla, minnetle...
--------
Hürol Dağdelen