Cumhuriyeti korumak için ‘erdemli’ olun, yeter…

Türkiye Cumhuriyeti 100. Yaşında… Onurluyuz… Mutluyuz, gururluyuz…. Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dahice planladığı bir vatan toprağının adıdır cumhuriyet… 100 yıldır, her türlü saldırıya karşın ayakta kalmayı başarmış, bir milletin gurur kaynağı… Sanatçısı Atatürk olan bir yaşama sanatıdır Cumhuriyet… Ümmeti yok sayan, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller yetiştiren… Aksasa da, yaralansa da yoluna yılmadan devam eder… Temeli öyle güçlüdür. 100 yılın sonunda ‘bağımsız yaşama sanatını’ tam olarak başaramasak da bu inanç hiç bitmez. Hiç karamsarlığı kapılmayın, her Türk insanının yüreğinde gizlidir bu azim… Yaşadığımız darbeler ve her defasında yeniden ayağa kalkmamız bunun kanıtıdır. İşte onun için, her geçen yıl, Atatürk’e hiçbir gücün “yok edemediği” bir sevgiyle bağlanır Türk halkı… Geç olsa da, yavaş yavaş olsa da, Türkiye Cumhuriyeti’ne inanç, bu toplumda her geçen gün daha da büyüyor… İstiklal Marşı’nı yazan Mehmet Akif’in ilk satırlarına nakşettiği gibi… “Korkma bu şafaklarda yüzen al sancak…. O benim yıldızımdır parlayacak” Mesajı, korkma ve güven… Yüreğindeki bağımsızlık ateşi ve Cumhuriyet tutkusu seni yüzyıllarca ayakta tutacaktır. *** Zira Türkiye Cumhuriyeti; toplumsal özgürlüktür, seni yöneten vekillerine, söz söyleme hakkını kendinde görmendir. Hakkını, hukukunu bilmen ve korumandır. Bir grup mafya bozuntusuna; çıkarın için, boyun eğmemen demektir. Bağımsızlıktır, çünkü Misak-ı Milli sınırları içinde, özgür yaşama hakkını tanır sana... Kimsenin bunu yıkmasına, kendi amaçları doğrultusunda kullanmasına izin vermez, senin de vermeni istemez. Bir gün Ulu Önder Atatürk'e soruyorlar; "Cumhuriyet'imizi korumak için ne yapmamızı önerirsiniz?". "Bir tek şey," diyor Mustafa Kemal. Nefesler tutuluyor, nedir bu tek şey diye... "Erdemli olmak" diyor. "Erdemli olun ve öyle davranın yeter." **** Peki 100’üncü yaşını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, erdemli olabildik mi? Ya da birilerinin kavram kargaşası yaratmasıyla, bu mükemmel rejimi korumakta aciz mi düştük... İşte bu soruların yanıtını vermek, kişiye ve varmak istediği noktaya göre değişir. Net olmaz, duygusaldır. Tek bir kişi hariç: Elinde her şey olma fırsatı varken, diktatörlük ve sultanlık başta olmak üzere her türlü devlet yönetiminde söz sahibi olmak varken, kendini halka adayan ve Türkiye‘yi Cumhuriyet yönetimiyle taçlandıran, dünyanın hayranlık duyduğu o büyük insan verebilir sadece... O da Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun için, onun bunun Cumhuriyet söylemlerini bir tarafı bırakıp, Atatürk‘ün bizlere nasıl bir Cumhuriyet bıraktığını bir kez daha sözleriyle anlamak ve kavramak gerekir diye düşünüyorum. Bakın Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti için neler söylemiş, bizlere nasıl bir mükemmel eser bırakmış: **** - Yeni nesil, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. - Cumhuriyet, düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister. - Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi‘dir. - Cumhuriyeti kuranlar onu korumaya da muktedir olanlardır. - Bizce: Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir. Memleket dayanışma isteyen bir birliğe muhtaçtır. Alelade politikacılıkla milleti parçalamak, hıyanettir. - Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz. - Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyyen yaşayacaktır. - Cumhuriyet düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister. - Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve iktidarı düşürmezse bütün kusur ve kabahatlere katılmış demektir. - Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında demokrat doğan yegane millet Türklerdir. - Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir. - Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum. - Milletimizin bugünkü yönetimi gerçek özelliği ile bir halk yönetimidir. - Cumhuriyeti ve onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Bunu yüreklere yerleştirmek için elverişli olan hiçbir durumu kaçırmayınız. - Türkiye‘de Bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümeti‘nin ilk gayesi, halka hürriyet ve saadet vermek, askerlerimize olduğu kadar sivil halkımıza da iyi bakmaktır. - Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur. - Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. - Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. - Cumhuriyet fazilettir. **** Özetle, Cumhuriyet bir hayat kültürüdür, Atatürk‘ün fikirleriyle, öngörüsüyle, inançla, ümmeti bitirerek özgür yaşamak için bir araya getirdiği Türk toplumuna verdiği en önemli armağandır, bir uyanıştır. Sadece 100 yıl değil, ilelebet sürecek bir mücadelenin ışığıdır. Fire vermek yok, asla… İçinde dayanışma ruhu olan, ‘karşısındakini anlamak’la donanmış bir geleceğe ulaşmak için Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olmaya devam edecektir. Sözün özü: 100 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti, “ahlaklı, fikri hür, vicdanı hür, adil insanların” yaşadığı bir geleceğin adıdır...
Hürol Dağdelen [email protected]