İzmir mitinginin dili uzlaşmaya çağırıyor

Hep şu tanımlamalar yapılır İzmir için… “İzmir iflah olmaz bir şehir”, “Bu kadar özgür yaşanmaz ki”, “İzmir’de kadınlara söz geçiremiyorlar”, “Başına buyruk”,  “Demokrasi diye tutturmuşlar, dünya değişiyor, İzmir değişmiyor”, “Atatürk’e tapıyorlar, 100 yıl geçmiş hala onun peşindeler”, “İzmir kasaba gibi, değişmek istemiyor” ve daha birçok yakıştırma, suçlama ve göz boyama… Oysa gerçek başka… İzmir laf dinlemiyor evet, çünkü bağımsızlığına toz kondurmuyor. Bunun için de hizmet kozunu kullanmak isteyene de boyun eğmiyor. “Olsun sizin gözünüzde ben kasaba kalayım ama onuruma dokundurmam” direnişi bu… Çünkü ne istediğini bilen bir şehir İzmir... Onun içindir ki, inanmadığı, şüphe duyduğu hiçbir siyasi görüşü desteklemedi. Biraz dik kafalılık var, doğru… Yakın tarihimiz buna tanık… Bu yüzden İzmir yıllardır hep muhalefette kaldı, kendi gerçeğine yakışanı bekledi. Ancak artık atağa kalkmanın zamanının geldiğinin de farkında… Lider şehir tavrı bu… Hem Cumhur İttifakı ve hem de Millet İttifakı’nın İzmir’de art arda düzenlediği iki miting, bunu açıkça gösterdi.   *** Türkiye’nin, Osmanlı’dan bu yana Batı’ya açılan kapısı olan İzmir, bu özelliğini hiç kaybetmedi. Bu vasfı her geçen gün daha güçlendi. Türkiye’nin okur yazar oranının en yüksel olduğu il öncelikle; düşünüyor, üretiyor, yaşamayı seviyor. Saygılı bir konukseverdir, şehrine her gelene sıcak bir karşılama yapar, içine alır, ilkelerini benimsetir. Yani uzlaşmayı sever, dayatmayı değil… Bunun içindir ki AKP’nin mitingi de, CHP’ninki kadar olmasa da, hatırı sayılır bir kitleyi topladı… İşte bu yüzden AKP İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı şu sözleri söylemiş… “Gördük ki, İzmir’in tek sahibi var, o da İzmirlilerin kendisi... İzmir kimsenin kalesi, kimsenin emir kulu değildir. İzmir öngörülüdür, adildir, vatanının bölünmez bütünlüğünü tehdide dur der, bayrağını sonuna kadar sahiplenir.” Evet İzmir’in tek sahibi vardır, İzmirli’nin kendisi… Gerçekten de hiçbir oluşumun kalesi değildir, tarihi bunun kanıtı... Zira bu şehrin üç gerçeği vardır; vatan, bayrak ve Atatürk… Algı oyunları sökmez İzmirliye… Gelir, dinler, inanmazsa çeker gider… Bir dakika tutamazsınız. ******* Millet İttifakı’nda yaşanan coşku ise, hepsinden farklıydı. Ne daha önce efsane olan Cumhuriyet mitingi ne de diğer CHP mitingleri… Büyük bir kalabalık vardı ve de saatler süren bir bekleyiş… Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 6’lı masayı oluşturan diğer partilerin liderleriyle ve büyükşehir belediye başkanıyla birlikte katıldığı miting, büyük bir değişimin habercisi gibiydi. Sabahın erken saatlerinde dolan miting alanı hakkında başka ne söylenebilir ki... İzmirli, Kılıçdaroğlu’nun mesajını almış, bu nedenle içine sinmeyen parti liderlerini dahi bağrına basmıştı. Çünkü bu değişimin anahtarı, İzmirli’nin çok sevdiği ilkesi, uzlaşma kültürüydü. İşte bu yüzden Kılıçdaroğlu’na çok güveniyor ve “yanlış yapmaz” inancını yüreğinde taşıyor. CHP’nin tarihinde hiç uzlaşmadığı başka partilerle işbirliği, bazılarına garip gelebilir, tepki gösterebilir. Haklı oldukları taraf da var. Ancak şunu da çok iyi özümsemek gerekir: İzmir, dünya coğrafyasında, yüzyıllarca farklı din ve kültürlere ev sahipliği yapmış ve birlikte yaşamış bir şehir… Bunu yaparken de “uzlaşma”dan yana tavır koymuş… Tıpkı Büyük Liderimiz Atatürk’ün İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı gibi… Ne yapmıştı Atatürk?… Hangi din, görüş ve düşünceden olursa olsun, Anadolu’nun dört bir yanından insanları İzmir’de topladı, her kesimin görüşünü aldı ve Türkiye’nin geleceğini öyle çizdi. Oysa çoktan kafasındaki Türkiye idealini kurmuştu bile, gücünü uzlaşmadan aldı. İşte bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’na da önemli bir görev düşüyor. Uzlaşmadan güç aldığı demokrasi inancını geleceğe taşıyıp yıkılmaz kılmak… Bu yüzden arkasına büyük bir güven rüzgarını almış gidiyor. İzmir’in verdiği mesaj ise net: Senin yanındayım, dün olduğu gibi bugün de…  Yeter ki bu topluma tek akla kulluğu değil, ortak aklı benimset… Yeter ki yıpranan demokrasimizi koru, yücelt ve taçlandır. Hata yapma lüksün yok, unutma... ------- Hürol Dağdelen [email protected]