Başkan Soyer’in siyasi çıkışının şifreleri

Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildiğinde, kente bakışını şu sözlerle anlatmıştı: “İzmir’i iyilikle yöneteceğim.” Bir büyük şehri iyilikle yönetmek adına cesur bir söylem… Çünkü dayılanmayı, kırıp dökmeyi, eğitimi reddetmeyi, toplumsal kuralları kendi hayatıyla şekillendiren milyonlarca vatandaş topluluğunun yaşadığı bir ülkede soluk alıyoruz. Üstelik bu tutum, iktidar tarafından da destekleniyor, dahası bundan güç alıyor. Böyle olunca da attığınız her adım, eleştirel bir söylem olarak size geri dönüyor. Zira ülke iyilikten değil kaostan besleniyor. Yine Başkan Soyer’in de söylediği gibi, “Susuyorsak zarafetimizden…” *** İzmir, zaman zaman sağ iktidarların da kalesi oldu. Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi, yıllarca bu şehri yönetti. Ancak 20 yılı aşkın bir süredir, her seçimde CHP’nin en çok oy aldığı il oldu İzmir… Bunun çeşitli yorumları olabilir ancak, her İzmirlinin Atatürk’e saygı ve sevgisinin her geçen gün arttığından yola çıkarsak, liderine tehdit olabilecek anlayışları hep reddeden bir siyasi bakış bu… Başkaları tarafından da bu tutumu nedeniyle “İzmir, köyden farksız” diye tanımlandı. En çok desteklediği parti CHP’nin kurmayları bile, bu sevimsizliği zaman zaman yaptı, eleştiri boyutlarını iş bilmezliğe kadar getirdi. Gazetecisini küçük gördü, yöneticilerini aşağıladı…. “Oylar çantada keklik” denilerek, “taşı koysak seçilir” mantığıyla harekete edildi. İzmir bütün bu yakıştırmaları hak etmediği halde, hep ikinci plana itildi. *** İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de, bunlardan rahatsız bir süredir… Bu nedenle CHP’de değişimin başladığı sürece ışık tutacak açıklamalar yaptı… Bir Japon atasözünden yola çıkıp “Zafer değil yenilgi öğretir” diyerek CHP yönetimine göndermede bulundu, değişimin ateşini yaktı. Üç ana olguya vurgu yaptı, neredeyse her cümlede… -İzmir’in değişimde öncü rolü üstlenecek güce sahip olduğu inancına… -Giderek sağ görüşün hakim olduğu partinin artık kurucu değerlerine geri dönmesinin şart olduğu fikrine… -Ve kimileri tarafından örselenen demokrasi inancına halkın sahip çıktığına, sandık başına rekor bir katılımla giderek bu inancı koruduğu düşüncesine… İşte Soyer’in açıklamalarından öne çıkan o sözler: ***  “Bizi kutuplaştıran ve ikiye bölen siyaset diline rağmen toplumumuz sağduyusunu korumayı başardı. Ülkemizde her yüz kişiden 87’si sandığa giderek demokrasimizin bu önemli kilometre taşını tarihe not düştü. Tercihimiz her ne olursa olsun hepimiz tek bir doğruda buluştuk: Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bu seçimde demokrasiye olan tam inancımızı ortaya koyduk ve sonuçları da olgunlukla karşıladık.” “İzmir, CHP’nin açık ara en yüksek oy aldığı Büyükşehir’dir. Onlarca yıldır üreterek değil de rant elde ederek zenginleşmekten fazlasına aklı ermeyen iktidarlar tarafından ihmal edilmiş, nispi olarak yoksullaştırılmış olan İzmir, bütün bu süreç boyunca, kararlılıkla CHP’ye destek vermeyi sürdürmüştür. İzmir daima hayattan yanadır. Daima özgürlüklerin tarafında olmuştur. Eşit ve eşitlikçi ruhuyla, kendisiyle ve kendisi gibi olmayanlarla barışık kültürüyle İzmir, otoriter ve popülist siyasal iklimin ülkemizdeki biricik panzehridir.” “Ne yazık ki, ittifakın selameti gerekçesiyle, sol-sosyal demokrat söylemlerden uzaklaşılmış olması; CHP’nin gerçekten ne söylediğinin de anlaşılmamasına ya da söylediklerinin kaybolup gitmesine yol açtı. Bu durum, CHP’nin sağcılaşmasına alkış tutanları cesaretlendirdi. Meydanlarda, TV kanallarında, sosyal medyada, sağ müttefiklerimizden dahi büyük bir coşkuyla sağcı söylemlerini dile getirenlere tanıklık ettik. Oysaki bizim bu ülke için, bu dünya için söyleyecek çok sözümüz var. Bu sözler, her bir vatandaşımızın vicdanından süzülen doğrularımızdır. Bu sözler, sosyal demokrasinin evrensel değerlerinde kaynağını bulur.” *** Başkan Soyer’in, manifestodan farksız açıklamasında, bu üç ana değer üzerinde durması, CHP’nin değişimine katkı koyacak fikirleri öne çıkarıyor. İzmir’in Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlere sahip çıkan gücü, evrenselliği ve demokrasiye inancı, geleceğin Türkiyesi’nde yapı taşları olacak niteliklerdir. Ve her satırında hissettiğim şu vurgu da: İzmir artık “çantada keklik” olmak istemiyor,  siyasette söz sahibi olmanın zamanı geldi. ---------- Hürol Dağdelen [email protected]