Tavşana kaç tazıya tut

Bu güzelim topraklarda her gün bir başka tuhaflıkla güne başlar olduk, son beş yıldır. Her sabah bir tuhaflıkla uyanmasak, bizi şaşırtan bir icraatla güne başlamasak, olmaz. Hep derim, dışarıdan bakınca eğlenceli bir ülkeyiz, diye...

Verginin vergisi bizde toplanabiliyor örneğin: Araç mı alacaksın? Zaten vereceğin bir vergi var, ver bir tane daha. KDV mi? Geç arkasına kap 2 puanı, güreş misali:18+2. Elektrikli otomobil mi? Bastır vergiyi, yemişim karbon salınımını. Daha çok örnek var da konumuz bu değil.

Konumuz bir başka tuhaflık: “Kiracı-ev sahibi açmazı”. 

Geçtiğimiz yılda vardı, devamına karar verdi asrın liderimiz(!): Kira artışları % 25’ten fazla olamaz. Ne demek bu pratikte? Sen bu enflasyonu dibine kadar yaşatacaksın, vergiyi istediğin kadar artırarak alacaksın, yani ev sahibinden alacaksın (emlak vergisi, kira bildirimi vb.); ama hükümetin dediğinden fazla bir kira artışı yapamayacaksın, paran pul olacak yani. He bu arada işyeri kira artışlarına karışılmayacak. Onlar kendi mecrasında eskiden olduğu gibi artışlarını yapabilecek. Vay anam vay! Bir benzetme yapacak olursak konutlarda yaşayanlar Kuzey Kore, İşyerleri hukuku Güney Kore! Diyorum ya aslında eğlenceli ülke!

Devlet ekonomiye ayar veriyor kendince. İş yerleri liberal ekonomi, konutlar kapalı ekonomi. Hey gidi, hayaldi, gerçek oldu. Bizzat kendi dememiş miydi asrın liderimiz(!) ben ekonomistim diye: “Verin yetkiyi, görün etkiyi”. Gördük: Sandığa gittiğimizde mazot 19 liraydı, şimdi 35 lira; dolar, 18 liraydı, şimdi 27; en düşük emekli maaşı mı? He o artmadı 7.500 liraydı, şimdi de 7.500 lira. Ee, tabi adam ekonomist, vardır bir bildiği. Doğru adam, doğru zaman (!) Ha ba’kam…

Yetkiyi verdik, sıra etkilerde mi? Al sana etki 1: Ev sahibi kirayı fazla artırdığı için intihar eden kadın not bırakmış,”Ölümümden ev sahibim sorumlu.” diye; varan 2: Kiracısını öldüren ev sahibi (Artık nasıl bir anlaşmazlık yaşandıysa aralarında)… Dahası da var elbet; bakınız gazetelerin üçüncü sayfaları. Failler belli de azmettiren? Elbette “Tavşana kaç, tazıya tut!” diyen.

İktidar bir tarafa, muhalefet de bu konuya el atmadı. Seçim filan derken, aman kimseyi karşımıza almayalım, devşirelim oyları; ne şiş yansın, ne kebap, ev sahiplerini de kırmayalım, kiracıları da, hesap bu hesap. Ama hesabını bilmeyen kasap, ya satır kırar, ya masat! Kırıldı da nitekim.

Kiracı haklı, vermez % 25’ten fazlasını, kendi maaşı iki yılda % 200 artsa da. Ev sahibi haklı, geçen yıldan bu yana yaşadığı enflasyon % 200’den fazla, aldığı kira eriyor tam gazla, ısrarla istiyor % 25’ten fazlasını. Yetkililerin çözümü: Anlaşın aranızda! Yani: Tavşan kaç, tazı tut!

TV’de haberlerde gördüm: İstanbul’da kiracısıyla uğraşmaktan gına getiren ev sahipleri evlerini satıyorlarmış, değerinin altında. Vehbi Koç’a atfedilen bir söz buraya “cuk”: Arsan varsa altındır, arsana bina yaparsan değeri gümüş olur, içine de kiracı sokarsan teneke…

----

Ne zaman adam oluruz…

Ben ekonomistim demesine rağmen ekonomiden anlamayanları tekrar tekrar seçmediğimiz zaman.

-----

24.07.2023

Namık BUDAK

[email protected]