Ayrıl da gel

Vaktinde iş görmek ne güzel bir meziyettir! Bir toplantıya zamanından önce gitmek, randevuya yetişmek, elindeki işi bitirmek… Bulunduğun makamda doğru işler yapmak, hakkını vermek, adil yönetmek… Zamanı gelince de çekilip gitmesini bilmek, ayrılmak. Göçmen kuşlar, büyük göç hareketlerinde “V” şeklinde yol alırlar. Neden biliyor musunuz? Sürünün ucundaki, yani “V”nin ucundaki kuş, en çok çabayı gösteren, en fazla kanat çırpan ve dolayısıyla da en çok yorulandır. Peşinden gelen diğer kuşlar da önlerindekilerin kanat rüzgârıyla % 70 daha az kanat çırparak, yani yorulmadan yol alırlar. Kuşlar en öndeki yorulan kuşun yerine sırayla arkadakini getirerek dinlendirirler onu. Doğa bu. Doğa yürüyüşçüleri de aynısını yapıyor. Karlı bir parkurda en önde gidip yol açan kişiyi birkaç dakikalık aralıklarla arkaya alıp dinlendirirler. Böylece tek bir kişiye yük bindirilmez, parkur zorluğu paylaşılır. Kamuda olsun, özel sektörde olsun, en son, ama en son emeklilikte bir dinlenmeye geçiliyor. Koltuk tatlı, yöneticilikte geldiği/getirildiği koltuk çok benimseniyor. Kolçaklarına sarılıp, gitmem de gitmem halleri… Ben iyiyim, benden sonra burayı kimse benim gibi yönetemez durumları… Bilmezler ki hiç kimse vazgeçilmez değildir, mezarlıklar vazgeçilmezlerle doludur. Politikadaki durumları incelersek konuyu daha iyi anlarız. Rahmetli Bülent Ecevit, iyice yaşlanmış, unutkanlıkları (“Rahşan, neyi unuttuğumu unuttum…”) başlamış ama koltuğa da yapışmıştı. Muhterem eşi sayesinde durumu idare etti. Altına bez bağlatmaya kadar vardırmadan keşke ayrılmayı becerebilseydi. Asrın Liderimizi (!) takip ediyoruz, surat bembeyaz, merdiven inemiyor yanındakilerden destek almadan. Yaş almış başını gidiyor. Ne yapsın koltuk tatlı. Oralarda ölme (şehit olma mı deseydim?) planlarında. Ayrılmaz… Büyük milliyetçi (!) Devlet Bey’e ne demeli? Bırak merdiveni, düz yolda tökezliyor ha bire. Bıraksalar soluğu Gazze’de alacakmış(!). Ya, bir bırakalım da kendi başına temel ihtiyaçlarını karşılayabil önce. Seçmenlerinin yarısını AK Parti’ye yamanırken, diğer yarısını da Meral Hanım’la didişirken kaybettin. Çekil. Valla dünyanın sonu değil. Milliyetçiler zaten sargın kişilerdir. Ayrılırsan partin büyür. Sözü uzatmadan Bay Kemal’i de allayıp pullayalım. Güzel geldin, Türkiye adam gördü. Ne dürüst adam dedik. Rol model oldun. “Dede” dediler, bak bu da bir mesajdır. Artık çekil dedik köşene, torun sev, güzel hatırlan. Beceremedin, ben ayrılırsam… deme, dedik, dinlemedin. Gandi politikası tutmuyor. “One Minute!” demeyi de beceremezdin. Aslan sosyal demokratlar ne uzar ne kısalır, 25 bandındadır. Yukarıdaki “mezarlıklar…” sözü de sanaydı. Keşke zamanında aday olmayıp ayrılsaydın. Haydi gençlere hayırlı olsun!.. Meral Abla ha keza; ama daha çiçeği burnunda, az bekleyelim. Değerli siyasetçiler! İktidarıyla, muhalefetiyle ey parti başkanları! Avrupa’ya bir bakın, sizin yaşta siyasetle ilgilenen kaldı mı? Bi’ bırakın gözünüzü seveyim. Dinlenin. Göçmen kuşları örnek alın. Daha ne kadar yaşayacaksınız? Biliyorum, hepiniz ülkemizi, bu cennet vatanı seviyorsunuz. Henüz bir “sevgimetre”, “milliyetçi metre” icat olmadı; ancak vardır bu ülkeyi en az sizin kadar seven gençler. Açın gençlerin önünü! ----------- Ne zaman adam oluruz… Makam ve mevkiinin kişileri yücelteceği sözü kadar yanlış bir söz olmadığını öğrendiğimiz zaman... ------ 06.10.2023 Namık BUDAK [email protected]