9 Eylül asit testi gibiydi

İzmir’de muhteşem bir 9 Eylül kutlaması yaşadık. Türkiye’nin kurtuluşunun yüzüncü yılı adına sanına uygun bir şekilde kutlandı. Atası (babasının amcası) Alemdar’ın ikinci kaptanı Kuvvacı Üsteğmen Ali Dursun Tevetoğlu olan Tarkan’ın yıllarca unutulmayacak efsane konseri ve Alsancak’a adının hakkını veren milyonlar Türkiye’nin yüz akı oldu. Tüm bu organizasyonun mimarı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sahnedeki konuşması da harikaydı. Atatürk’ün önderliğinde Türkiye’nin bu büyük zaferle 100 yılını tamamladığını ve hedefin milletçe insanlık yolunda hep ileriye gitmek olduğunu anlattı. Konuşmasında, “Yüz yıl önce bu toprakları yönetenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeydiler” dedi. Çok da doğru söyledi. Ama ünlü Fesli Kadir’in takipçisi “Keşke Yunan Kazansaydı”cılar hemen ayaklandı. Yandaş medya hemen “Vay Osmanlı’ya hakaret etti!” diye saldırıya geçti. Tunç Başkan’ı Seferihisar Belediye Başkanlığı’ndan beri tanırım. Klasik politikacılar gibi, polemikçi, sert söylemci, kavgacı biri asla değildir. Siyaseti çirkefleşmeden yapmak için uğraşır. Eleştirilere çok takılmaz, işine bakar, çok üstüne gelinirse kısa bir açıklama yapar. Sonra yine işlerine projelerine bakar. Açıklamayı yaptı da zaten, “Nutuk’tan ilham aldım” (Atatürk Nutuk’ta Vahdettin’i hainlikle ve soysuzlukla açıkça suçlar haklı olarak) dedi, “Osmanlı ne alaka” dedi, “Fatih ile Vahdettin bir mi” dedi. Ama bu kez saldırı çok örgütlü ve merkezi oldu. Çünkü asıl mesele Tunç Soyer değil, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı idi. Osmanlıcı kisvesiyle manda ve himaye savunanlar, yıllardır bu karşı devrimci söylemleri yayarlar. Yok efendim Atatürk’e Vahdettin vatanı kurtarsın diye emir vermiş de!, Kurtuluş Savaşı öyle ciddiye alınacak bir şey değilmiş de, hatta din kisvesiyle “Keşke Yunan kazansaydı” bile diyen oldu. İşte size Fesli Kadir ve takipçileri. Bunlar esasen Osmanlı’nın şanlı günlerini değil, Osmanlı’nın son dönemdeki İngiliz-Fransız kolonisi vaziyetini savunurlar. Bunlar aslında Osmanlı’nın son dönemindeki İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin devamıdır. Sait Molla’ların, Rahip Frew’lerin, Ali Kemaller’in (torunu İngiltere başbakanı bile oldu) devamıdır. Akit gazetesi 2018’de ne yazdı biliyor musunuz? “İddiaya göre şu anki İngiliz Kraliçesi Elizabeth'in soyu 43 kuşak geriye gidince Peygamberimiz Hz. Muhammed S.A.V'e dayanıyor. İddia İngiliz otorite kuruluşu Burke's Peerage tarafından ortaya atıldı.” Türkiye’de Atatürkçülere, laiklere demediğini bırakmayan, İngiliz casusu olarak karalayan, Kemalist aydınları hedef gösteren Akit, İngiliz Kraliçesi’ni Müslüman diye pazarlıyordu. Hatırlıyorum, bu dinci basında Elizabeth’in oğlu, şimdi kral olan Prens Charles için de “gizli Müslüman” diye yayınlar yapılırdı. İngiliz Kraliyet ailesini, Vahdettin’i Damat Ferit’i kahraman yapanlar, “Keşke Yunan Kazansaydı” diyenler, yurtsever solcu gençleri 12 Eylül döneminde kurşunlayan NATOTürkçüler, Atatürkçüleri sevebilir mi? Fethullahçılar’ın Soyer’i sevmemek için ayrıca bir nedenleri daha var. Nedeni 50 yıl öncesinde yatar. Tunç Soyer’in babası Askeri Savcı Nurettin Soyer, Fethullah Gülen’i hapse attırmıştı çünkü. Hem de Gülen gayri resmi olarak kontrgerilla koruması altındayken. Sayın Suat Çağlayan’ın 03.08.2016 tarihli Habertürk gazetesindeki “Üç Savcı: Nurettin Soyer-Önder Ayhan-Temel Çağlayan” başlıklı yazısından alıntılıyorum: “Nurettin Soyer, 1971 yılında Hava Hakim Binbaşı iken, Kestanepazarı İmamı Fethullah Gülen’e ait iddianameyi hazırlamış... Aynı mahkemenin hakimi olan Hakim Albay Kaya Alpkartal, Nurettin Soyer’in hazırladığı iddianameyi görünce çılgına dönmüş! ‘Nur talebelerini suçlu göstermek için delil diye lüzumsuz şeyleri dosyalara doldurmuşsun!’ diyerek Nurettin Soyer’i yumruklamış... Bu yumruklanma olayından dolayı Hakim Alpkartal’ı hapse attırıp yüklü bir tazminat alan Soyer, hazırladığı iddianame ile Fethullah Gülen’i yedi ay hapse mahkum ettirmiş...” İşte bu yüzden FETÖ Elebaşı, Soyer için “Din düşmanı, Kızıl Savcı” gibi hakaretamiz ifadeler kullanıyor. Oysa dönemin tanıkları Nurettin Soyer’in hiç bir baskıdan, tehditten korkmayan, idealist bir hukukçu olduğunu söylüyor. Neticede olan şu ki, 9 Eylül kutlamaları asit testi gibi, kimin aslında hangi renk olduğunu da ortaya koyuverdi. Kim Atatürk’ten yana, kim Vahdettin’den ve asıl sahibi emperyalistlerden yana belli oldu.