Çeşme ve Urla diye ayrı bir il mi var?

Çeşurla veya Urçeşme mi diyelim? İzmir’e bağlı iki ilçe. Ama ne ilçeler! İzmir’de ekmek bir birim ise oralarda 2 hatta 3 birim. İzmir’de konutlar bir birim ise oralarda 10 birim. Hürriyet gazetesinin pembe pantolonlu liberal yazarı Ertuğrul Özkök bir zamanlar Urla için “Beyaz Türkler’in başkenti” derdi. Bu “Beyaz Türk” lafı kadar Türkiye’ye zarar veren az deyim vardır. AKP bu ayrıştırıcı ifadelerden yürüdü ve 20 yıldır iktidarı bırakmadı. Sosyete, mutlu azınlık veya burjuvazi diyemediği için ‘Beyaz Türk’ dedi Özkök. Aslında Serdar Turgut’un bir tarafından uydurduğu bu tabir, okumuş yazmış, aydın, meslek sahibi, Atatürkçü kesimleri tanımlamak için kullanılmıştı. Şimdi bu sözüm ona bu Çeşurla’daki “beyaz Türkler”in atası babası kim bir ona bakalım. 1950’lerde Adnan Menderes. Kendisi de yüksek burjuva toprak ağası idi. Çeşme’nin zenginler için yazlık sayfiye olması o zamana dayanır. Sonra Demirel ve Özal dönemlerinde otoyol yapıldı özel olarak. AKP döneminde ise zenginler için “kalabalıktan” kaçış yeri oldu. İstanbul’dan kaçan komprador burjuvazi Urla veya Çeşme’ye yerleşiyordu. Fiyatlar uçmaya işte o zaman tam olarak başladı. Öyle ki şu an Ur-Çeşme’de orta halli bir evin fiyatı 5 milyondan başlıyor, 15 – 20 milyonları buluyor. Halka ait kıyılar mafyatik ve sosyetik “beach club” işgaline uğruyor. Hal böyle olunca beton mafyasının ağzı fena halde sulanmaya başladı. Çeşme  şu anda konut metrekare fiyatları açısından Beşiktaş ve Sarıyer’den sonra Türkiye’nin en pahalı üçüncü ilçesi oldu. Çeşme’de ortalama metrekare konut fiyatı 33 bin 449 lira! Kültür ve Turizm bakanlığı da “Çeşme Projesi” ile yarımadayı imara açma peşinde. Proje ile birlikte 30 bin hektarlık Çeşme Yarımadası’nın 16 bin küsur hektarlık bölümü bir şekilde imara açılıyor. Bu konuda yazan ve haber yapan Gazeteci Mustafa Yılmaz’ın yazısından alıntılayım da siz daha net biçimde olayı anlayın: “Projenin 5250 hektarı orman alanları üzerinde. Üstelik bu orman alanları; içinde nadir ve endemik türler barındıran, kendine has yaban hayatı ve habitatlar oluşmuş uluslararası öneme haiz doğal ve bakir, korunması gereken alanlar. 2 bin hektarı deniz yüzeyinde. 600 hektarı mera alanı. 783 bin metrekaresi tarım alanı ve zeytinlik. 3400 dekarı dikili tarım arazisi, yaklaşık 4400 dekarı mutlak tarım arazisi, 7900 dekarı da marjinal tarım arazisi. 2157 hektarı nitelikli doğa koruma alanı, 1432 hektarı sürdürülebilir koruma alanı. Üstelik bu alanlar bir yıl önce birinci derece sit iken, yapılan değişiklikle dereceleri düşürüldü. Planlara dahil edilen kıyı uzunluğu da tam 47 kilometre. Kamu kullanımına açık ve devlete ait olan kıyıların ve hatta tapuda kaydı olmayan deniz alanlarının turizm amaçlı bölge ilan edilmesi ve hatta özel kullanıma tahsis edilmesi söz konusu. Anayasaya aykırı olan bu durum kamusal alanların İzmir halkı tarafından kullanılamaması sonucunu da doğuracak. Projenin içeriği ve hitap edeceği ‘üst düzey gelir grubuna’ yönelik bilgilendirmeler değerlendirildiğinde; İzmir halkının buradan yararlanamayacağı ne yazık ki açık bir gerçek.” (https://www.egeligazete.com/yazarlar/ticaret-odasinda-cesmenin-imar-toplantisi.html) Bilirkişilerin aksi yöndeki raporlarına rağmen, büyük olasılıkla Çeşurla veya Urçeşme hem astronomik fiyatlarla satışa çıkacak, hem de İzmirli’nin erişimine kapanacak. 250 bin (yeni 400 bin olmuş sanırım) dolara ev alana vatandaşlık veren zihniyete göre bu normal ama olacakları görmek için Kuşadası ve Bodrum’un bugünkü halini gözünüzün önüne getirin. Kuşadası ve Seferihisar, çok katlı apartmanları ve Toki konutlarıyla adeta bir büyük şehir görünümünü kazanırken, Bodrum’un da beton olmayan bir metrekaresi kalmamak üzere. Kuşadası demişken, bir belediye ihalesi konusunda yaptığı şikayet yüzünden inşaat mafyasının zalim saldırısına uğrayan Yazar Ergün Poyraz’a bu vesileyle acil şifalar dileyelim. Neticede Türkiye’yi mahveden şey, “Beyaz Türkler” değil, üretmeden rant üzerine konarak şişmanlayan primitif akümülasyon tayfası, yani havadan para kazanan hukuksuzlardır. Malesef şimdiki burjuvazimiz bunlardan oluşmaktadır. NOT: İzmir’deki cennet köşelerden biri olan Sasalı Doğal Yaşam Parkı, her şeyiyle çağdaş ve halk dostu bir park. Ankara ve İstanbul’da olmayan bir hayvanlar alemi. 400 dönümlük geniş alanında vahşi hayvanlar olabildiğinde mutlu ve güvende. İzmir Büyükşehir Belediyesi bunu tamamen kendi kaynaklarıyla yaparken şunu da hatırlatalım; İzmir merkezi bütçeden bir birim yatırım alıyor, 40 birim vergi ödüyor. NOT2: Son 2 yıldır pandemi ve deprem yüzünden yapılamayan İzmir Kitap Fuarı’nın bu yıl da yapılmayacağı bilgisi geldi. Eğer doğruysa bu üzücü. Her yıl Nisan ayında yapılan fuar edebiyat ve kültür dünyasından pek çok değerli ismi ve yayınevini İzmir’in aydın halkıyla buluşturuyordu. İzgazete’den Gizem Taban’ın haberine göre, İZFAŞ’ın yoğun programı nedeniyle fuar düzenlenemeyecekmiş. Ama kulağıma gelen bilgilere göre Ekim ayında yapılması için çalışma varmış. Umarım Nisan olmazsa Ekim’e fuar düzenlenir.