Belediye başkanlarının üzerindeki kadro baskısı ve Özgür Özel’in kırmızı çizgisi


Yerel seçimlerin üzerinden 24 gün geçti. Yeni belediye başkanları mazbatalarını alıp göreve başlayalı 20 gün bile olmadı. 
Ramazan Bayramı’ndaki 10 günlük tatili de düşünürsek iş günü anlamında 10 gün diyebiliriz.
Ama daha sandıklara atılan oyların mürekkebi bile kurumadan gündeme gelen tek konu kadrolaşma oldu.
Öyle anlaşılıyor ki proje ve işlerden önce daha uzun süre kadrolaşma konuşulacak. Daha ilk günden belediye başkanları üzerinde hemen baskı grupları oluştu.
***
En büyük baskı da elbette İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay üzerinde. Günlerdir bir Genel Sekreter tartışmasıdır gidiyor.
Sanki bu tür durumlar ilk defa yaşanıyormuş havası vermeye çalışanlar var.
Oysa biz bu filmi farklı aktörlerle defalarca gördük.
İzmir’in efsane belediye başkanı merhum Ahmet Piriştina Genel Sekreterliğe Beşiktaş Belediyesi Başkan Yardımcılığı yapan Hasan Fehmi Mani’yi atamıştı. Bu atamanın o dönemde partisinin genel merkezinin istediğiyle yapıldığını bilmeyen yoktu. 
Aynı zamanda İZSU Genel Müdürlüğü görevini de yürüten Mani ile bir süre Aziz Kocaoğlu da çalıştı.
Kocaoğlu daha sonra Genel Sekreterlik görevine Priştina’nın Ankara’dan transfer edip ESHOT Genel Müdürü yaptığı Ersu Hızır’la devam etti.
Ersu Hızır, Kocaoğlu’nun sırlarını yemek yediği bir gazeteciyle paylaşınca ona da yol göründü. Erzu Hızır’ın da Ankara’daki güçlü genel merkez bağlantıları İzmir’e gelip ESHOT Genel Müdürü olmasında ve sonrasında da Genel Sekreterliğe kadar yükselmesinde etkili oldu.
Kocaoğlu sonraki Genel Sekreter Yardımcısını da yine Ankara’dan seçti. Ankara Şehir Plancıları Odası Başkanı Buğra Gökçe’yi önce transfer edip Daire Başkanı, daha sonra da Genel Sekreter yaptı. Gökçe’nin CHP Genel Merkez bağlantıları o kadar güçlüydü ki Tunç Soyer döneminde de 3 yıl görevde kaldı. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Gökçe Genel Merkez bağlantılarına o kadar güveniyordu ki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına bile Aday Adayı oldu.

***
Şimdi bu filmin baş aktörü Cemil Tugay. Ama bu kez farklı bir durum var. Sanki ilk defa İzmir Büyükşehir Belediyesinde Genel Sekreter ve kadro atamalarında bu tür durumlar yaşanıyor havası vermeye çalışanlar var. 
Burada hedefin Tugay olduğu besbelli. Tugay ile CHP Genel Merkezi arasında derin bir “kadro krizi” olduğu yaşandığı yayılıyor.
İzmir’de siyasi dizayn etmeye çalışanlar ya da dizayn ettiğini zannedenler farklı kulvarlarda ama ilginç bir koalisyon kurmuş gibi.
Aslında ilçe belediyelerinde de benzer durumlar yaşanıyor.
Oysa CHP Genel Başkanı Özgür Özel  Ankara’daki Çalıştay’da kırmızı çizgiyi net şekilde şu sözlerle çizdi: “Belediyeyi ben yöneteceğim. İl ve İlçe Başkanlarının talepleri şöyle olacak. Bunlara girdik mi? İşin içinden çıkamayız.” 
CHP’nin bizzat Genel Başkanı bu konudaki ilkeyi net olarak ortaya koydu.
Umarım bu kadro, madro işleri çabuk biter de, kentin ağır sorunlarını konuşmaya bir an önce başlarız.