Gazetecinin ölüsü sevilir (mi)

Gazeteci Yazar Teoman Erel’i elim bir trafik kazasında yitireli tam 28 yıl oldu. 6 Temmuz 1994 günü Ankara’dan çok sevdiği İzmir Seferihisar’a giderken Afyon yakınlarında ailesiyle geçirdiği bir kazada ölmüştü. Teoman Erel döneminde çok sevilen çok okunan bir yazardı. Kökeni gazeteci ve muhabir idi. Yeni İstanbul gazetesi ve Akis Dergisi’nde işe başlamış. 27 Mayıs ihtilalini henüz 20 yaşında bir gazeteci olarak en içinden takip etmişti. 12 Mart döneminde ise TRT’de nöbetçi müdür iken generalin gönderdiği bildiriyi imzası eksik diye vermemişti yayına, generali kokteylden çıkartıp imza attırmışlardı genç babamın “kaprisi” sayesinde! Daha sonra Ankara’nın yoğun siyaset gündeminden siyasi fıkralar yazmaya başlayınca mizahi yeteneği ile gazeteciliği sentezlediği fark edilmiş ve köşe yazarlığına terfi ettirilmişti. Köşe yazarıyken dahi haber kovalamayı ihmal etmezdi. Muhabirlere çok değer verir, onlarla mutlaka fikir alışverişinde bulunurdu. 80’li yıllarda bir anda moda olan yüksek mevkilerle yemek yiyip yazı yazan köşe yazarı tiplemesi ona uzaktı. Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk gibi Evren ve Özal’ı sinir eden gazeteciler arasındaydı. 12 Eylül faşizmine de sert çıkışları olmuştu. O dönem pek çok şanlı gazeteci Evren yönetimine yağlar yakarken, Teoman Erel dik durmuş ve eleştirilerini korkmadan sıralamıştı. Solcu ve yurtsever bir kalemdi. Ama ben şahidim, Türkeş’ten Erbakan’a, Özal’dan Ecevit, İnönü ve Baykal’a tüm siyaset erbabı arar sorar ve severdi. Çünkü tarafsız ve objektif olduğunu bilirlerdi. Kalemini kimseye kiralamadığını iyi bilirlerdi. Meseleleri diyalektik özüyle ve koşullarıyla irdelerdi. Çocukluk ve gençliği, babasının kamu görevi nedeniyle Zonguldak’tan tutun, Diyarbakır’a, Batman’dan, Keçiborlu’ya oradan İstanbul’a, Türkiye’nin her köşesinde geçmişti. Yazılarında buralara dair nefis anılarını anlatırdı. Mesela Filyos’ta denize kaçtıklarında annesinin alnından öpüp tuz kontrolüyle yakaladığını, Diyarbakır Ziya Gökalp lisesinde Licelilerle, Diyarbakırlılar arasındaki çete savaşlarını, Cumhurbaşkanı İnönü’nün yurt gezisi sırasında geldiği Keçiborlu’ya bakıp “Burası neresiydi” deyince, ne kadar unutulmuş bir yerde yaşadığının farkına vardığını ve daha pek çoklarını. Seferihisar ve orada Doğanbey’deki bir kutucuk yazlık evini çok severdi. Orada şarap rengi İyon denizine batan güneş, her akşam rakı burcuna girerdi! Kerahat vaktiydi o vakit! Her yaz Seferihisar’dan matrak hikayelerini memleket gündemiyle sentezler, Doğanbey Köyü’ndeki Kahveci Nazmi (nur içinde yatsın) veya eski Bakan sonradan Kooperatifçi Mahmut Türkmenoğlu (nur içinde yatsın) ile sohbetlerinde yurt gerçeklerini anlatırdı. Beraber yaz sıcağında İzmir’e gider daktilo edilmiş yazılarını Milliyet ve Güneş gazetelerine teslim ederdik. Sağolsun, şimdinin İzmir Büyükşehir, dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, 2012’de Sığacık’taki çocuk parkına onun bir anıtını koydu ve onun Seferihisar yazılarından bir seçki yaptırarak bastırttı. Teknolojiden korkar ama saygı duyardı. Gençken elektrik çarpmış, videoyu bile bize çocuklarına açtırırdı. Ama köşesinin ismi önce Teleks, sonra faks çıkınca Telefaks olmuştu! Şimdi yaşasa kim bilir ne isim verecekti! “Buyur buradan yak”, “Turbun büyüğü heybede”, “Mükemmel mümkünün düşmanıdır” gibi halkın ağzına bir dönem pelesenk olan deyimler de ona aittir, daha doğrusu yazılarında çok kullandığı için alameti farikası olmuştur. Onun ardından çok zaman geçti. Dile kolay 28 yılda kaç nesil geldi ve geçti. Ama bugün (6 Temmuz 2022) onunla ilgili sosyal medya paylaşımları yapınca gurur verici tepkiler aldım. Onlardan bir kaçını paylaşmak isterim: Emekli Amiral Cem Gürdeniz: “Türkiye’nin nadir yetiştirdiği seçkin, omurgalı ve ilkeli gazeteci yazarlardan merhum Teoman Erel’i rahmet ve özlemle anıyorum. Rotası cennet olsun.” Melih Aşık: “Gazeteciliğin bir boyutu onun gidişiyle eksildi. Hala eksikliğini duyarız. Nur içinde uyusun.” Nazım Alpman: “Gazetecilik literatürünü tam olarak uygulayan bir abimizdi” Nursun Erel: “Değerli Teoman Erel ile tatlı bir diyalogumuz vardı. Yazılarını iple çekerdim” Edem Atay: “Büyük, onurlu gazeteci üstadlarımıza sonsuz selam olsun. İzlerinin takibindeyiz.” Syzgn34: “Teoman Erel siyasetçilerin kuyruğu, çanta taşıyanı, iş takipçisi hiç olmadı. Biz okurları da öyle tanıdık onu. Huzur içinde uyusun.” Bir evlat ve gazeteci olarak babasının böyle anıldığını duymak en büyük mirastır herkes için. Hele de son 20 yılın, yandaş fondaş kirliliği içinde, böyle gazetecilerin değerinin bilinmesi çok önemli. “Gazetecinin ölüsü sevilir” derdin ama, çok özlüyoruz seni baba! Ne iş takip ettin, ne komisyon aldın. Hep o mizahi üslubunla halktan yana doğruları yazdın. Işıklar içinde uyu.