İzmirlilere çağrımdır

28 Mayıs’ta çok kritik bir seçim var. Kritik olduğu kadar da basit bir seçim. Sadece iki adaydan birini seçeceğiz. Ben bir sürü argüman sayabilirim kime neden oy verip vermememiz gerektiği konusunda. Eminim herkes de bunu fazlasıyla yapar. Ülke genelinde yaşanan felaket durum ortada. Batık ekonomi, baskıcı tek parti rejimi, artan gericilik, göçmen işgali, devasa yolsuzluklar, liyakatsizlik faciaları, devlet kurumlarının çöküşü, say say bitmez. Ama benim çağrım bu noktada sadece İzmirlilere olacak. Bakınız, İzmir 21 yıldır cezalı bir kenttir. Siyasi iktidar İzmir’de beklediği oyu alamadığı için artık tüm şehri cezalandırma yoluna gidiyor. Merkezi bütçeden para aktarılmıyor, yatırım yapılmıyor, Belediye’nin yatırımları çeşitli şekillerde engelleniyor. İzmirli 40 lira vergi ödüyor, 1 lira geri alıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Tunç Soyer, elinden geldiğinde büyük yatırımları kendi kaynaklarıyla ve İzmir’in yüksek kredi notu sayesinde kredilerle yapmaya çalışıyor. Ancak alınan kredilere bile engel çıkarılıyor. İzmir Büyükşehir belediyesi resmen merkezi hükümetçe boğulmaya çalışılıyor. Cezalandırılan ise İzmir’de yaşayan 4 milyon 462 bin 56 kişi (2022 rakamlarıyla) oluyor. Eğer bu seçimde Cumhurbaşkanlığı’nı CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, bu tahakküm sona erecek ve İzmir’in önü açılacak. Ve eğer mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan kazanırsa İzmir’in sıkıntılı durumu devam edecek. O yüzden benim çağrım her görüşten, her kesimden, her yaştan İzmirliye olacak. Gelin bu seçimde, (tabii ki ülkeniz ve gelecek kuşaklar için vereceksiniz ama) sadece yaşadığınız kentin geleceğini düşünerek oy kullanın. İzmir’in, Atatürk’e, çağdaş yaşama ve çoğulcu demokrasiye bağlılığı yüzünden cezalandırılmasına izin vermeyin. İzmir’de sandığa gitmeyen 335 bin 534 kişiye özellikle çağrı yapıyorum. Kentinizin geleceğini, kıytırık bir pikniğe ya da balık avına feda etmeyin.