Saray oyunları

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza tam bir hukuk skandalı. Ama şaşırmıyoruz artık. 28 şubat FETÖ Davası, Montrö’yü savunan Amiraller davası gibi hukuk katliamları gözlerimizin önünde yaşanırken buna şaşırmak mümkün değil. Meseleyi politik olarak ele almak lazım. Saray’ın emrindeki yargı neden böyle bir karar verdi? Soru budur. 1999’dan başlayarak 2002’de Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıyan düzeneğin aynısını görüyoruz burada. Peki Saray neden böyle bir işe girişti? Sonuçta bu aleyhinde olmayacak mı? Yani, zaten İstanbul’u kazanmış bir İmamoğlu’nu iktidara taşıyacak bir zincir tahriklemeyi neden kendi eliyle yaptı? Bana göre burada bir kaç sebep var. Saray, CHP ve altılı masadaki çelişkiye oynuyor. Yani CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladı gibi artık. Fakat başta İyi Parti olmak üzere Kemal beyin adaylığına sıcak bakmayanlar var masada. İşte Erdoğan buna oynadı bence. Meral Akşener’in koşa koşa Ekrem beyi kucaklaması ve ardından 85 milyonun adayı demesi budur. Kılıçdaroğlu’nun ise Almanya’dayken acilen dönerek, “Ekrem bey 16 milyonun başkanıdır” sözleriyle çizgiyi çekmesi gelecekteki çelişmeleri anlatıyor. Altılı Masa ve CHP içinde bir bölünmeyi şimdiden sağlamış durumda Saray. Belki kapı arkalarında bazı görüşmeler de yapıyor olabilir muhalefetten (CHP dışında) isimlerle. Ancak o kadar da rahat olmaması lazım. Bu skandal karar aynı zamanda bir sis bombasıdır. Siyasi belirsizliği artırmıştır. Asıl mesele olan ekonomik krizi (iğrenç tarikat skandalını da ekleyebiliriz) örtmek de başka bir motivasyon olabilir tabii. Çünkü halkın temel sorunu korkunç pahalılık, enflasyon ve ekonomik belirsizlik. Türkiye önünde sonunda 2023’te sandık başına gidecek ve hesabı kesecektir. İstanbul’un (hem de 2 kez) seçilmiş başkanına yapılan açıkça bir hukuk darbesidir. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Siyasi sonuçları da eminim bu entrikaları (iç ve dıştan) yapanları pişman edecektir. 2002’nin Türkiye’si ile 2022’nin Türkiye’si aynı değildir. Dünya da öyle.