İrfan Çeşmesi

İzmir yakın tarihli bir depremzede kent olarak ve de fay hatlarının üzerinde depremi bekleyen bir bölge olarak Büyük Anadolu Depremi’nin halinden en iyi anlayan illerimizden. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer de depremin en başından beri bölgeye yardım için adeta parçalanıyor, koşturuyor. Soyer’in başlattığı yardım kampanyası, sahaya en çabuk ve en işlevsel olarak yansıyanların başında geliyor. Belediye ekiplerini tamamen depreme yardım ve depremzedelere destek için sevk etmiş durumda. Bin kişilik gönüllü bir belediye ordusu, bölgede görev yapmaya başladı bile. 30 Ekim 2020 depremi İzmir’deki destek know-how’ını güncelledi. İzmirliler de belediyenin açtığı kampanyalara gönülden destek veriyor. Öyle vergiden düşerek, bir cepten öbür cebe koyarak değil, candan ve kandan veriyorlar. KANLA, İRFANLA KURDUK BU CUMHURİYETİ Soyer’in Osmaniye’de son ziyaret ettiği yer eski Düziçi Köy Enstitüsü idi. 1962 ve 69 Düziçi mezunu eski öğretmenlerle birlikte gezdiği Köy Enstitüsü 75 yıllık ve yıkılan binası yok! Düşünün 1948’de yapılmış ve sadece 6 yıl sonra, 1954’te Demokrat parti iktidarında kapatılmış Düziçi. Cumhuriyet aydınlanmasına darbenin ne kadar eski olduğunu düşünürsek, ayakta kalan köy enstitüsü binaları, her şeye rağmen Cumhuriyet’in temellerinin ne kadar sağlam atıldığının da bir göstergesi. Düziçi Köy Enstitüsü’nde konuşan Başkan Soyer, ““Dünyadaki belki eğitim uygulamaları konusunda en güzel modellerden birisi. Onun için sonuna kadar sahip çıkacağız. İzmir’de kuracağımız tarım lisesinde de köy enstitülerinden ilham alarak kendimize yol haritası çizeceğiz. Bugün bu depreme rağmen buradaki yapıların dimdik ayakta durduğunu görüyoruz. O zaman demir yok, çimento yok ama akıl var. Akılla kurulmuş bir bina var. Akılla kurulmuş bir tesis var. Akılla oluşturulmuş bir eğitim müfredatı var. Dolayısıyla öğreneceğimiz hatırlayacağımız çok şey var” dedi. Soyer’in Enstitüyle özdeşleşen tarihi İrfan Çeşmesi’nde mezunlarla hatıra fotoğrafı çektirmesi bana  Kara harpokulu Marşı’nın meşhur dizelerini hatırlattı: “Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız, Tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız, Kanla, irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti, Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız.” Gerçekten de genç ve yoksul Cumhuriyetimizin temelleri kan ve irfanla atılmıştır. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda döktüğümüz kanlar, sonrasında aydınlanmanın temelini oluşturdu. Gerici monarşiyi ve Batı Emperyalizmi işbirlikçisi gericileri de bu kanlarla yıktık. İrfan kelimesi Arapçadan Türkçeye geçmiş olan kelimelerden birisidir. “Bilmek, öğrenmek” kısaca bilim ve aydınlanma anlamına gelir. Bir başka anlamı da ahlaklı kültür ve ‘gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş’tir. Cumhuriyetimizin temeli önce kan ve sonra irfandır. Büyük Anadolu Depremi’nin yıkıcı ve öldürücü gücü, sadece sarsıntının devasa büyüklüğünden değil son dönemde yaşadığımız ‘İrfan’ eksikliğinden kaynaklıdır. “İrfan Çeşmesi”, Düziçi Köy Enstitüsü bunun ayakta duran kanıtıdır.