ZEYTİN AĞACI

Babam gazeteci yazar Teoman Erel elim bir trafik kazasında öldüğünde evimize ilk gelenler Rahşan- Bülent Ecevit çifti olmuştu. Komşulardan bile önce gelmişlerdi. Oysa babam zamanında Ecevit’i eleştiren yazılar kaleme almıştı, 12 Eylül sonrası izlediği çizgiyi “Bir Bölen” olarak tanımlayanlar arasında sayılabilirdi. Ömrü hayatında sadece 5 buçuk yıl başbakanlık yapsa da siyasete üslubu, nezaketi ve vefayı (bazıları onu subjektif olarak vefasızlıkla suçlasa da) getiren isimdir Bülent Ecevit. O zamanlar yasaklı Demirel’e “Bir Bilen”, kapatılan CHP’den uzak duran Ecevit’e ise “Bir Bölen” lakabı takılmıştı. Bence haksız bir tanımlamaydı. Dünkü (aslında 17. ölüm yıldönümü 5 Kasım’da anılacaktı ama CHP Kongresi araya girdi) anma toplantısında bu konuda haklı olduğumu gördüm. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde ve eski Kültür Bakanı Suat Çağlayan’ın moderatörlüğünde bir toplantı vardı Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde. “Anılarla Bülent Ecevit” başlıklı söyleşiye merkez solun önemli isimleri, Zeki Sezer (DSP Eski Genel Başkanı), Altan Öymen (CHP Eski Genel Başkanı), Murat Karayalçın (SHP Eski Genel Başkanı) ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen katıldı. Murat Karayalçın 80’e yaklaşan yaşına rağmen adeta bir delikanlı gibi ve adeta bir fil hafızasına sahip. Konuşmacıların tüm maddi yanlışlarını kendine yüzde yüz emin biçimde düzeltti. Bence dünkü panelin en önemli bölümüne de yine Karayalçın imzasını attı. Tarih 2006 Kasım ayıdır, AKP’nin iktidardaki üçüncü yılı, Ecevit uzun süredir –kendisine göre haklı sebeplerle- bir araya gelmediği diğer sol unsurlarla dayanışmaya karar verir. Bunda en büyük etken AKP’nin yarattığı ve yaratacağı tahribatı önceden görmesidir. Murat Karayalçın’dan devam edelim: 'Sayın Ecevit solda birlik konusuna bizlerden farklı bakıyordu. Bülent Bey‘in ilk kez solda birlik denemelerine ilişkin demeci gazetelerde yer alınca ben çok heyecanlandım. Derhal kendisinden randevu isteminde bulundum, hemen kabul etti. Kütüphanede görüştük, zeytin ağacı ittifakının nasıl olduğunu, İtalyan solunun yaptığı ittifakı anlattım. Dinledi, bazı soruları oldu. ‘İzin verirseniz ben zeytin ağacı ittifakının önderi eski İtalya Başbakanı Romano Prodi’den randevu isteminde bulundum, onunla görüşeyim, onun bana anlattıklarını size sunayım daha sonra’ dedim. ‘Olur’ dedi ama aklı yattı gibi bir izlenimle ayrıldım. Altan Bey‘i o görüşmeden sonra davet etmiş, daha sonra da rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı.' Yılmaz Büyükerşen, Altan Öymen ve Zeki Sezer de Karayalçın’ı doğruladılar. Ulus gazetesinde birlikte gazetecilik yaptıkları sırada arkadaşı Bülent Ecevit’i CHP’ye üye kaydettiren Öymen, 92 yaşına rağmen berrak bir bellek ile Ecevit’in çağrısı üzerine nasıl heyecanlandığını ve 5 Kasım’da beyin kanamasından ölmesi üzerine “Zeytin Ağacı” ittifakının da suya düştüğünü anlattı. Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit bugün anılarda yaşıyor. Solda birlik ise bugün artık kaçırılmış bir tren gibi uzak. Sağ-sol ittifaklar derseniz cam gibi kırılgan. Siyaset tek bir kişiye endeksli, adalet ağır hasarlı, ekonomi batık. Ama umutlar tükenmez. Umutlar da zeytin ağacı gibi ölümsüzdür. Gecenin en karanlık anı sabaha en yakın andır. Tunç Başkan’ın anma törenindeki sözleriyle yazımızı bitirelim: “O, hayatı boyunca halk için çalıştı. Öyle ki, şu sözleri siyasi tarihimize altın harflerle yazdırdı: ‘Bizim iki gücümüz var. Hak ve halk’. İşte o halk, onu Karaoğlan olarak bağrına bastı. Ona güvendi. Bülent Ecevit tam 5 kez ülkemizin başbakanlık görevini büyük bir özveriyle yürüttü. ‘Bu düzeni değiştireceğiz’ dedi. Yolumuz engebeli, yolumuz uzun ama hedefimiz güzel, o hedefe giden yolculuk güzel… Hep birlikte ileriye, iyiye, doğruya yürümeye devam edeceğiz ve mutlaka başaracağız.”