İzmir’de “Trol” siyaseti

Yandaş trollere bakarsanız, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, esasında hükümetin başı. Yandaş medya ve twitter trollerine bakarsanız aynen öyle! İzmir ile ilgili olan, olmayan her şeyden sorumlu tek kişi o! İçişleri Bakanlığı ve İzmir Valiliği’nin sorumlu olduğu trafik tıkanır suçlu o... Sanki karayolları, trafik polisi ona bağlıymış ve metro çalışmalarını son hız sürdürmüyormuş gibi! Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarının sorumlu olduğu sığınmacı işgalinin suçlusu yine o! Tarihi Kemeraltı ve İzmir Limanı bölgesinin alt ve üst yapısına girişir, elbette yine suçlu olur. Fuardaki atıl göl gazinosunu canlandırıp İzmirlilerin hizmetine sunmak ister, yook olmaazz.. Esasen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sorumlu olduğu Körfez kokarsa tabii ki suçlu gene o! Halbuki arıtma sistemleri açısından Türkiye’nin en ileri şehri açık ara İzmir’dir. Şimdi yandaş medyada haber yayınlanıyor: “Skandal, İzmir’in arıtma sistemleri ruhsatsız çıktı, ceza kesilmiş! VS.” Eh be kardeşim, Allah rakibin de hayırlısını versin! CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu; “Habere konu olan arıtma tesislerine ceza kesilmesi meselesinin müsebbibi kendileri. Çevre izin belgesini alınması için gerekli belgeleri bile isteye İZSU’ya teslim etmeyen kendileri. Sonra, hiç utanıp sıkılmadan ‘yüzsüzler’ diyen yine kendileri. Bir de ‘Yüzünün astarı yok!’ derler. Bunca asılsızlıkla siyaset yapmayı özetleyecek söz de budur” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi de artık dayanamadı, tüm bu insafsız saldırılara karşı ayrıntılı bir açıklama yayımladı. Çoğu medya bunu vermeyeceği için tamamını buraya alıyorum, sabırla okuyun lütfen: “AKP trolleri İzmir’i hedef alıyor İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşları son dönemde İzmir üzerinden yürütülen planlı ve belli merkezler tarafından yönetildiği bilinen siyasi algı çalışmalarının hedefi haline getirildi. Bu kapsamda peş peşe asılsız iddialar ortaya atılıyor, müflis tüccar mantığıyla eski defterler karıştırılıp, arşivlerdeki haberler yeni gelişmeler gibi yayına sürülüyor. Sosyal medya trolleri, dezenformasyonla görevlendirilen sözde haber siteleri, yandaş yayın kuruluşları ve malum siyasi partinin gözünü İzmir’den ayırmayan bazı temsilcileri aynı organizasyonun içinde birbiriyle paslaşıyor. İzmir’i ötekileştiren, şehrin seçilmiş yerel yönetiminin ayağına çelme takmak için fırsat kollayan yetkililer ise bu tezgaha apaçık bir şekilde çanak tutuyor. Arıtma tesisleri çalıştırılmasın mı isteniyor? Kurban Bayramı’nın son günü basın kuruluşlarına aylar öncesine ait bir haber servis edilerek, Türkiye’nin arıtma lideri, çevre duyarlılığı alanındaki örnek kuruluşu İZSU Genel Müdürlüğü hakkında olumsuz algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Söz konusu haberde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yaptığı denetimde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin su ve kanalizasyon şirketi İZSU tarafından işletilmekte olan arıtma tesislerinin çoğunun çevre izin belgesinin olmadığının ortaya çıktığı ve cezai müeyyide uygulandığı belirtilmektedir. Üstelik tamamen art niyetle ve bilgisizce yapılan yorumlarla bu durum çevre katliamı olarak adlandırılmaktadır. Öncelikle ortada çevreye zarar veren bir durum bulunmamaktadır. Aksine İZSU Genel Müdürlüğü’nün özverisi ve iyi niyetli çabası söz konusudur. Tüm gereksinimleri karşılayan İZSU'ya bahsi geçen izin belgesini vermesi gereken kurumun destek olmak yerine, köstek olmak gibi bir misyon üstlenmesine karşın, İZSU Genel Müdürlüğü görevini eksiksiz yerine getirmektedir. Gündeme gelen keyfi cezalar ise aslında bakanlık tarafından İzmirliye kesilmektedir. Suç yok ceza var Konuyu özetlemek gerekirse; İZSU Genel Müdürlüğü’nün bünyesindeki 70 arıtma tesisinden 39’u İl Özel İdaresi'nden önceki yıllarda devralınan küçük köy arıtmalarıdır. Tesisler İZSU tarafından yapılmadığı için bir takım eksiklerinin tamamlanması yönünde gerekli çalışmalar yürütülmüştür. Bu tesislerin bir kısmı günlük 100 metreküp ile 1000 metreküp arasında değişen küçük kapasiteli; yapıldığı dönem itibariyle de köy statülü tesislerdir. İZSU bu tesisleri devraldıktan sonra İl Özel İdaresi ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün verimli çalıştırmadığını; tesislere ait ekipmanların ya arızalı ya da eksik olduğunu tespit etmiş, gerekli bakım onarım işlemlerini kısa sürede tamamlamış, vatandaşımızın mağduriyet yaşamaması için standartlara uygun hizmet verecek duruma getirmiştir. Bir yandan bu çalışmalar sürerken bir yandan da cezaya konu olan çevre izin başvurusu için gereken bilgi ve belgeler defalarca istenmiştir. Bu süreçte Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tüm başvuruları ısrarla reddetmiştir. Bu durum bilinmesine karşın 2022 yılının Kasım ayında Çevre İzin ve/veya Geçici Faaliyet Belgesinin bulunmadığı gerekçesiyle her bir tesisimiz için 131 bin 516 lira idari para cezası kesilmiştir. Başvuruları reddedilen, istediği belgeler kendisiyle paylaşılmayan İZSU, üstüne üstlük haksız ve kasıtlı bir şekilde cezai yaptırımla karşı karşıya kalmaktadır. İlgili kurumlar, yasal zorunluluğa rağmen, gerekli adımları atmamakta bu yanlıştan da İzmir Büyükşehir Belediyesi kurumu İZSU sorumlu tutulmaktadır. Faili olmadığı bir yanlış gerekçe gösterilerek idari para cezası kesilmektedir. Kısaca bahsi geçen tüm tesisler sağlıklı bir şekilde çalışmakta, arıtma görevini kusursuz yerine getirmektedir. Cezanın nedeni Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün tarafımıza teslim etmediği belgeler nedeniyle tamamlanamayan bürokratik süreçlerdir. İzmirli iki kere cezalandırılıyor Kesilen haksız cezaların yanı sıra çevre izin belgesinin verilmemesi nedeniyle İZSU Genel Müdürlüğü bu tesislerin tükettiği yıllık 40 milyon kWh enerji tüketimi karşılığında alması gereken teşvikten mahrum kalmaktadır. Oysa alınacak teşvik kurumun enerji maliyeti üzerindeki yükü hafifleteceği için su tarifelerini de daha uygun seviyelere çekecekten, İzmirli bu yaklaşım nedeniyle daha yüksek faturalar ödemek durumunda kalmaktadır.” Trol kelimesinin iki anlamı var. İkisi de fena. Birincisi balıkçılıkta kullanılan trol yöntemi. Dibi acımasızca tarayan metal taraklı ağlar ne var ne yoksa silip süpürür ve balık yuvalarını yumurtalarının dağıtır. Bir kerelik av için deniz yaşamını yok eder. Yemek yediği kaba pislemek gibi bir şeydir. İkincisi ise İskandinav kökenli. İskandinavya folkloründe yer alan çirkin ve korkunç, insanımsı devasa bir yaratık. İnternet ortamındaki troller ise insanların huzurunu kaçırmak ya da yalan verilerle tartışma  başlatmak için tohum ekmeye çalışan, alaycı ve hakaretamiz söylemler kullanan kişiler oluyor. Siyaseti bu trollerin seviyesine çekmemek lazım.