İzmir’e kurtuluşun 100. yılı hediyesi: Asbestli gemi 9 Eylül’de Aliağa’da

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Hüseyin Toros, hava kirliliğinin insan sağlığı için ne kadar tehlikeli olduğunu kanıtlayan bir çalışma yaptı. Hava kirliliği değerleriyle nüfusu en fazla olan 4 büyük ili baz alarak sigara üzerinden hesaplama yapan Dr. Toros vahim verilere ulaştı. İstanbul’un havasını solumak yılda 16 paket sigara içmeye eş değer. Bu rakam Ankara’da 17, İzmir’de ise 23 olarak çıktı. Geçen yıl Türk Toraks Derneği’nin düzenlediği sempozyumda konuşan Doç. Dr. Haluk Çalışır, İzmir’de Gaziemir’de yaşayan birinin her gün 205 gram zehirli toz soluduğunu açıkladı. *** Peki Türkiye’nin incisi İzmir nasıl bu hale geldi? Öncelikle bu köşede defalarca yazdım. İzmir son yıllarda verilen ÇED(Çevresel Etki Değerlendirme) izinleri ile adeta bir tehlikeli atık merkezi haline geldi. Menderes’e bağlı Kısıkköy Bölgesi’nde bir firmanın tehlikeli atık işlemesi için gerekli süreç başlatıldı. Yılda tam 10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği bir tesis için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Foça’da katı atık yakılarak elektrik elde edilecek bir tesise gerekli izinler verildi. Hem de ÇED sürecine bile gerek duymadan. Söz konusu tesiste her gün 90 ton atık yakılacak. Atıkların birlikte yakılmasından kaynaklanan ve tehlikeli maddeler içeren 9 ton tehlikeli dip külü oluşacak. Gaziemir’de 7111 metrekarelik bir alan içinde tehlikeli ve tehlikesi atık tesisine izin verildi. Bu tesislerde yılda; 50 bin300 ton tehlikeli atık fiziksel yöntemlerle geri kazanılacak. 60 bin ton tehlikesi atık da depolanacak. Menemen’in Ulucak Bölgesi’nde. Yılda 57 bin 600 bin ton tehlikeli atık işlenecek tesise ÇED gerekli değildir raporu verildi. Aynı tesiste ayrıca 86.400 bin  ton da tehlikesiz atık işlenecek. Bornova Işıkkent’teki Dökümcüler Küçük Sanayi Sitesi’nde “Tehlikeli ve tehlikesiz atıkların” işlenmesi için bir firmaya ÇED sürecinin başlatılması için onay verdi. *** Aliağa’daki söküm tesislerine Kuito adında bir petrol gemisi geldi. Günlük 100 bin ton varil petrol işleme kapasitesi bulunan bu gemi raporlara göre yüksek miktarda radyoaktif ve tehlikeli madde içeriyordu. Kuito Gemisi’nde olması gerekenin tam 5 katı radyasyon vardı. Ama tüm uyarılara rağmen, o gemi Aliağa’da söküldü. Hem de radyasyon ölçümü bile yapılmadan. Ethan ise hiçbir ülkenin kabul etmediği insan sağlına zararlı sıvılaştırılmış doğalgaz taşıyan bir gemiydi. Söküm için Aliağa’ya getirildi. İzmir Barosu geminin gönderilmesi için dava açtı. Hatta bu davada yürütmeyi durdurma kararı  verildi. Ama bu karar alınana kadar geminin söküm işlemi çoktan tamamlanmıştı. Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği önemli bir açıklama yaptı. Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Bölgesi’nde geçen yıl 125 geminin sökümünün yapıldı ve 610 bin ton hurda geri dönüştürüldü. Geçen yıl dünyanın öbür ucundan Brezilya ve Meksika Körfezi’nden 25’e yakın petrol platformunun sökümü de Aliağa’da yapıldı. Gemi söküm işinde rakiplerimiz Bangladeş, Pakistan ve Hindistan oldu. Bırakın Avrupa ülkelerini artık Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin bile istemediği aspest içeren radyasyon kaynağı gemilerin söküldüğü yer İzmir oldu.   İzmir’in havasını önemli ölçüde kirleten Aliağa’da bir de termik santral yapıldı. Mahkemelerin verdiği iptal kararlarına rağmen termik santrale faaliyetlerine devam etmesi için defalarca yeniden ÇED izni verildi.   *** Dün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Brezilya Donanması’na ait tonlarca asbesti barındıran “NAe São Paulo” isimli uçak gemisinin Aliağa'da sökülmesine izin verildiğini açıklamıştı. Dün de söz konusu geminin 9 Eylül’de İzmir’de olacağı da belirtildi. Bu konu İzmir’de günlerdir tartışılıyor. Türkiye’deki çevre ve emek örgütleri geminin Türkiye’de sökülmesine karşı çıkıyor. İzmirliler istemiyor. Hatta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, gemiye karşı direniş çağrısı bile  yapmıştı. Ama bütün bunlar rağmen bırakın Avrupa ülkelerini Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin bile istemediği gemi İzmir’e getiriliyor. Hem de İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yıldönümü olan 9 Eylül’de. Gerçekten zamanlama da harika olmuş. Herhalde 100. Kurtuluş yıldönümünde bundan daha iyi bir hediye olamazdı.