Orman yangınlarındaki kayıplarda 17 kat artış: Yıllık 8246 hektardan 139 bin 500 hektara çıktı

Dün önce Çeşme’de, sonra da Seferihisar’da orman alanlarında üç ayrı yangın birden çıktı. İçimiz acısa da her üç yangında da eşsiz güzellikteki sahillere sıfır arazilerdeki ağaçların yanmasının “tesadüf” olduğuna hadi inanalım. Ama tesadüf olması imkansız veriler var. Türkiye Ormancılar Derneği’nin yayınladığı rapor ormanlarda yaşanan vahim durumu açıkça gösterdi. O rapora göre 2009-2020 yılları arasında meydana gelen her yıl ortalama 2.497 yangında, ortalama 8.246 hektar orman alanı etkilendi. Ama sadece 2021 yılında çıkan 2.793 yangında 139.503 hektar orman alanı kül oldu. Geçen yıl birdenbire orman yangınlarından etkilenen alan miktarı neredeyse 20 kat arttı. Diğer bir söyleyişle 2009-2020 yılları arasında yangın başına yanan orman alanı miktarı 3,30 hektar iken 2021 yılında yangın başına yanan orman alanı 49,95 hektara yükseldi. *** Ülkemizdeki büyük orman alanları son yıllarda hızla küçük parçalara bölündü ve buralarda artan yerleşimler ile faaliyetler nedeniyle yangın riski de arttı. Oluşan bu parçalanmanın en büyük nedeni; ormanlarda gerçekleştirilen ormancılık amacı dışındaki tahsisler ve 2/B ile orman dışına çıkarılmış alanların işgalcilerine satılması oldu. 2021 yılı içinde bile; yapılan yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle, turizm amacıyla yapılan tahsisler kolaylaştırıldı. Her yıl orman yangınlarıyla kaybedilen orman alanlarının 4 katından fazlası ormanlarda maden, enerji, turizm, ulaşım gibi ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisleri nedeniyle yok oldu. Yanan orman alanlarının tekrar ormana dönüşmesinin mümkün. Ama enerji santraline, maden sahasına, otele, golf sahasına dönüştürülmüş alanların artık ormana dönüşmesinin imkanı yok. *** Ormanlardan verilen ormancılık amacı dışındaki izinler 1980’li yıllardan beri devam ediyor. 2004 yılından 2020 yılına kadar verilen izinlerin toplamı 494 bin hektara ulaştı. Bu miktar tüm zamanlarda verilmiş olan izinlerin yüzde 66’sına yani üçte ikisine denk geliyor. Hızla artmakta olan bu tahsisler; 2012 ile 2020 yılları arasındaki dokuz yılda toplam 51.663 izin ve bu izinlerle verilmiş olan 342.846 hektar alana ulaştı. Bu verilere göre yılda ortalama 5.740 izin işleminde 38.094 hektar orman alanı ormancılık dışı amaçlar için tahsis edildi. Oysa aynı yıllar arasında toplam 24.357 yangın çıktı ve bu yangınlarda toplam 87.342 hektar büyüklüğündeki orman alanı etkilendi. Yani yılda ortalama 2.706 orman yangınında, 9.704 hektar orman alanı yanmıştır. Bu durumda yangın sayısı, her yıl verilen orman izinlerinin yarısına bile ulaşmamaktayken, izinlerle tahsis edilen orman alanları her yıl yanan orman alanlarının dört katına ulaşıyor. Yani halkın dikkatini yangınlar kadar çekmese bile her yıl yanan orman alanlarının 4 katı miktarındaki orman alanı bu tür tahsislerle yok ediliyor. Üstelik yangınlarla yanan alanlar, kendiliğinden tekrar orman ekosistemlerine dönüşebilirken, halk arasında “Dumansız Yangın” olarak adlandırılan bu tür tahsislerle yok edilen orman alanlarının tekrar orman alanlarına dönüşmesi neredeyse imkansız. Üstelik üzerine otel, golf sahası, termik santral, maden ocağı, yol, havalimanı vb. tesisler yapılan orman ekosistemlerinin tekrar orman alanına dönüşmesi mümkün değil. 2012 ile 2020 yılları arasındaki dokuz yıllık dönemde en çok verilen izinler Orman Kanunu’nun 17. maddesine göre verilen enerji dışındaki diğer (savunma, ulaşım, haberleşme, altyapı vb.) izinlerdir. Sayısı 17.074’e ulaşan bu izinlerle, 128.712 hektar orman alanı farklı amaçlar için tahsis edildi. İkinci sırada Orman Kanunu’nun 17. Maddesine göre verilen enerji izinleri geliyor. Bu dönemde 10.331 izinle toplam 126.296 hektar orman alanı enerji tesisleri için tahsis edildi.   *** Bu kadar da değil. Son 30 yılda 30 kez değişen bir Orman Yasası var. Yapılan değişiklikle ormanlardaki dikili ağaçların özel sektöre satılabildiğinden haberi olan var mı? Hatta dikili ağaçları satın alacak şirketlere uzun yıllar boyunca koca ormanın tahsis edildiğini bilen var mı? Ormanın içinde termik santral olduğunun bile geçen yıl alevler oraya ulaşınca farkına vardık. Birkaç yıl önce yapılan değişikle ormanlık alanlarda yapılabileceklere şu faaliyetler eklendi: Orman alanları Hazine’ye takas yoluyla devredilip her türlü imara açılabiliyor. Orman içlerine, göl ve baraj göletleri, balık üretme çiftlikleri yapılabiliyor. Ormanlarla deniz ve göl kıyılarına balık tesisleri kurulabiliyor. Ormanlardaki ağaçların altı, 6-7 metre oyulup başta sebze ve meyve saklamak üzere depo haline dönüştürülebiliyor. Dahası orman alanlarında dinamit deposu yapmak bile mümkün. Şaka değil, Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi birkaç yıl önce bu gerçeği rapor olarak yayınladı. Hatta ayda birkaç kez orman alanlarında dinamit kullanarak madencilik yapılması için ÇED izinleri veriliyor. Geçen ay İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün, Bergama Kozak Yaylası’nda Perperene Antik Kenti’nin de bulunduğu 39,847 hektarlık ormanlık alanda dinamit de kullanarak granit ocağı açılması için ÇED süreci başlatması TBMM gündemine taşındı. İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir’in Bergama ilçesinde, birinci derece arkeolojik SİT alanını içine alan ve 4 bin fıstık çamının kesileceği bir granit ocağı işletilmesi için neden ÇED izni sürecinin başlatıldığını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’na sordu, patlamalı granit ocağının çevre için adeta bir bombadan farksız olduğunu vurguladı. Yine geçen ay Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Urla’nın Zeytinler Mahallesinde ikinci derece arkeolojik sit ve orman alanında 800 bin ton kapasiteli kalker ocağı ile kırma ve eleme tesisleri kurulması için gerekli ÇED sürecini başlattı. Faaliyet alanının güney sınırına sadece 10 metre uzaklıkta da birinci derece sit alanı bulunduğu belirtildi. Günlük 5103 kg patlayıcı da kullanılacağı ÇED raporunda yer aldı. Daha geçen hafta Çevre İl Müdürlüğü İzmir’in Menderes ve Torbalı ilçeleri sınırında bulunan Karakuyu Mahallesi’nde kalker Ocağı kurulması için ÇED süreci başlattı. ÇED dosyasında, proje alanının 5 bin yıllık Metropolis Antik Kenti’ne 350 metre uzaklıkta yer aldığı belirtildi. Söz konusu projenin gerçekleştirileceği alanın imar planlarında “orman alanı” olarak görüldüğü belirtildi. Çalışmalar kapsamında 51.498,70 metrekarelik orman alanında çalışma yürütüleceği belirtildi. ÇED dosyasında ayrıca çalışmalar kapsamında dinamit ve anfora gibi patlayıcılar da kullanılacağı bilgisi verildi. *** Ormanlık alanlara yapılan müdahale konusunda durum gerçekten çok vahim. Konuyla ilgili olarak Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin birkaç yıl önce hazırladığı rapor şöyle: Son 10 yılda İzmir ve Menderes Orman işletmeleri toplam 121 bin hektar alanı orman dışı kullanıma açtı. İzmir’in kent içindeki en büyük yeşil alanı olan Kültürpark’ın sadece 45 hektar olduğu düşünülürse rakamın korkunçluğu daha iyi anlaşılıyor. Yani İzmir’de 2688 adet Kültürpark büyüklüğünde orman alanı yok edilmiş. Yok edilen orman alanı, UEFA standartlarında 15 bin stadyum büyüklüğüne ulaşıyor. Orman alanlarında nelere izin verildiğini incelediğinizde de karşınıza korkunç bir tablo çıkıyor. İnanılır gibi değil ama 53 bin metrekarelik orman alanında dinamit deposu izni bile verilmiş. Orman alanlarında yapımına izin verilen diğer tesisler de şöyle: 57 milyon metrekare maden arama sahası, 48 milyon metrekare rüzgar enerji santrali (RES), 143 bin metrekare kum kireç çakıl ocağı, 15 bin metrekare havai fişek tesisi, 600 bin metrekare kömür ocağı, 950 bin metrekare taş ocağı. *** Dumanlı yangınlar elbette daha çok dikkat çekiyor. Ama rakamlar gösteriyor ki dumansız yangınlar ormanları 10 kat daha fazla yok ediyor. Ormanlarımız dumanlı da dumansız da yanıyor.