Sanat, politika ve insanlık

Kerem Yeğinboy/Egeligazete-Dünyadaki savaşlar ve soykırımlar dahil, tüm yıkıcı kararlar duygusal bir temele dayanır. İnsan var oluşu, temel ihtiyaçlar dışında, duygusal ihtiyaçlara ihtiyaç duyar. İnsan hayatta kalabilmesi için, egosu tamamlamalı, komplekslerini beslemeli ve kendince denge kurarak duygusal bütünlüğe ulaşmalıdır. Şu anda günümüzde kızdığımız politikacıların kararları bile aslında derinde yatan yaralarından doğan kompleksleri ile alınır. Bu da ne kadar rasyonel görünse de, aslında rasyonelliğin altında derin bir duygusallığın, yani mantıksızlığın yattığını gösterir. O zaman her şey aslında kompleks duygulardan doğarak yıkıcı ve yok edici kararlar almamıza sebebiyet oluyorsa, bu kararları mı anlamsız kılar yoksa duyguları mı? Burada aslında özümde, yani temelde yatan duygular ise, kararlar ve etkileri ne kadar gerçek olursa olsun, çözüm yine duygular da saklı oluyor. Duygulara nasıl erişebiliriz? Bunun bir çok farklı yolu var, ama bu yollardan bir tanesi psikoloji, diğeri ise sanattır. İnsanlığın, yıkım ve yargıdan uzak yaşamasının tek yolu da için deki sevgiyi hatırlamasıdır. Bu sevgiye ulaşabilmek için de sanat ve psikolojiye ihtiyaç duyarız, çünkü sevgi artık hissedilemeyecek kadar derindedir. En kötü insan bile hayatında bir kere olsun sevgiyi hissetmiştir, önemli olan ona erişmek ve onu yeşertmektir. Sanatın gerçek amacı da aslında duygularımızı yüzeye taşımak, anlamaya çalışmak ve bilinçlendirmektir. Sanatçılar neden politikacı olmuyorlar ya da devlet yönetimi gibi etkili işlerde yer almıyorlar? Çünkü sanatın esas amacı nihai amaç ve gerçeğe erişmektir. Politika nihai amaç ve gerçekliğin tam tersi bir doğrultuda amaçtan ziyade ihtiras, hırs ve güç için yapılır. Bu aslında politikanın ilk doğduğu felsefeye bile aykırıdır. Politika şiddeti bitirmek, sorgulama ve oylama sonucu karar almak ile doğmuştur. Zamanla devlet yapısının oluşmasında, güç sahibi liderler ile halk arasında bir köprü oluşturmaya kadar gelmiştir. Şiddeti bitirmek için, yalnızca politikanın yeterli olmadığını insanlığın artık anladığını düşünüyorum. Politika, psikoloji ve sanat eşit değerde olup el ele yürürse, insanlık bencil duygu ve komplekslerinden kurtularak fedakarlığa ulaşabilir. Bunların eşit değere erişebilmesi için de farkındalık gereklidir. Bu farkındalığı getirecek bilgi inşa var oluşunun aslında kendisi. Ezbere konuşulan ve toplumca insan psikolojisi olabildiğince basite indirgeten rasyonalite ve irrasyonalite gibi kavramların ne olduğunun daha derinden anlaşılması, nerelerden doğduğu ve beslendiğinin anlaşılması ile bu bilgiye ulaşılabilir. Hayatta kalmamız dışında yaptığımız her şey, aldığımız her karar, duygularımızın eseridir, aslında hatta kalma arzumuz da buna dahildir. İnsanlığın yaptığı en büyük ve aptalca hata duyguları anlamamak ve küçümsemekten geçer. Bu yüzden Einstein dahil en büyük fizikçiler bile, ne kadar rasyonel insanlar olarak anılsalar da, hayal dünyasının, duyguların arzuların ve kaçışın, gerçekten daha gerçek olduğunu bilirler. Çünkü aslında gerçek bunların hepsinin yalnızca bir yansımasından ibarettir. Gerçek yalnızca en derin arzularımız, ihtiyaçlarımız, sevgimiz ve hislerimizdir. Milyarlarca insan yalanlara inanarak, gerçeği görmeyerek hayatlarını feda ettiler. Bu onların hayatını değersiz veya anlamsız kılmıyor. O insanlar belki de biz gerçekleri görebilelim diye kendilerini feda ettiler. İnsanlık tarihi boyunca insanlığa her bir ders vermeye çalıştı, bir şey anlatmaya çalıştı, bir mesaj iletmeye çalıştı ama biz dinleyecek kadar güçlü olamadık. Duygularımız gözümü kör, kulaklarımız sağır etmişti. Sanat insanlığa sadece insanlığını hatırlatabilir, psikoloji de öyle. Bu farkındalıkları dünya liderleri dahil en büyük medya kuruluşları da insanlara sağlamalıdır. Hayatta küçümsenen ve gerçekte en büyük eksik olan maneviyatı yaşatmanın tek yolu belki de bu kalmıştır. Çünkü mesajları net olmadan kimsenin anlaması kolay değildir. Bence en büyük amacımız, kaybetmeden anlamaya çalışmak olmalıdır. İnsanlığın gelebileceği en bilge ve yüce yollardan biri bence bu farkındalığa sahip olmak olabilir. Sonuç olarak sizin için gerçekten anlamlı olan nedir? Eksikliğini en çok hissettiğiniz boşluk nedir? O boşluk size ne söyler? Yok olan bir his tekrar nasıl var olabilir? Esas bence bu soruların cevaplarını bularak yola koyulmalıyız, sonra insanlığa geçeriz. Kaybedilen hissin derinliğine erişebilecek bir his hiçbir zaman olamasa da, farklı derinlikler ve yollar açacak hislerin var olduğuna, gelişimimizin hiç bitmediğine inanıyorum. Ki bence nihai amacımız da budur, gelişim, oluşum, öz yani duygular. İnsanlığa karşı duyarlılığımız ne kadar canımızı acıtsa, bizi umutsuzluğa ve karanlığa sürüklese de, önce kendimizi kurtarırsak, insanlığı da kurtarabileceğimize inanıyorum. Bu nihai amacın yanından inanın sanat bile önemsiz bir araç olarak kalır. Ki aslında bahsettiğimiz yolların hepsi de bu nihai amaca hizmet eden araçlardan başka bir şey değildir. Zamanın acımasızlığı insanın manevi arayışının karşısında ki en büyük düşmanlardan biri. Zaman insanın umutlarını da alabilir, umut da verebilir. Bu zamana olan bakış açımıza göre değişir. Zaman sadece uzay da göreceli değildir. Hayatın için de büyük bir yönetici olmak ile beraber uyum sağlayarak yönetile de bilir. Zaman, insanlığın kapasitesi ve var oluşunun yanında bile zayıf kalabilir. Bu insanlığın kendine ne kadar değer biçtiğiyle de alakalı. Belki de tanrıları da biz yarattık, sanatı da en önemlisi insanlığımız da. İnsanlık gücünün farkına varabilecek mi? Kontrolü ele geçirebilecek mi? Yoksak milyarların çığlıklarına kulak vermeyerek hayatın, duyguların ve zamanın kölesi olarak kendini farkında olmadan feda mı edecek? İnsanlığın kendi var oluşunu gerçekten anladığı gün bu döngüyü kırabileceğine inanıyorum. Umalım ki o gün yakında gelebilsin. Umalım ki gerçek insanlar olarak yaşayalım ve ölelim. İnsanlık için feda olan bir can daha olmayalım. Duygular ve gerçekler ile var olalım, devletten önce insanlığı oluşturalım. İnsanlığı, kendimiz anlayalım, buna giden yolların farkında olmamız gerektiğini fark edelim. Umarım sanat, duygular ve sonucu olan gerçekler insanlığa huzur, barış ve tatmin sağlar. Kendimiz den başlarsak insanlığında bu amaca ulaşabileceğine inanıyorum. Sevgiler, esen kalın.