Gazetecilik, dayanışma ve takım ruhu

Kerem Yeğinboy/Egeligazete- Gazetecilikteki kısa yolculuğumda, az ve öz deneyimler yaşadım. İstanbul’a gittim, büyük basın kuruluşlarına ve oralardaki rekabete tanık oldum. İnsanların birbirini düşman olarak görerek oynadıkları oyunlara şahit oldum. Bu tarz bir ortamda insanların birbiri ile ufak ekipler kurduklarını ve bu ekiplerin birbirini nasıl desteklediklerini, beraber işe tutunmaya çalıştıklarını ve rakip olarak gördüklerini birlikte ekarte ettiklerini gördüm. Bunun gibi acımasız ortamlarda ve durumlarda insan sadece şunu söylüyor: "insanlığını kaybetmeye değer mi?" Çünkü kişisel sorunlarından dolayı başka bir insanın işini elinden alırken, kendisine yapılsa bir ömür unutmayacağı kadar acı veriyor insan karşı tarafa. Bu hissizlik ve acımasızlık, olduğun yeri korumak için verdiğin bu amansız ve adaletsiz savaş manevi olarak senden aslında neler alıyor? İnsanların bu soruları hiç sormadıklarını ve hiç rahatsız da olmadıklarını gördüm. İşte bunun gibi durumlarda insan kendisini anlayacak insanlar ile de ne yazık ki pek karşılaşamıyor, özellikle İstanbul gibi bir yerde… Rekabet gücü Ama bazı insanlar ile karşılaştığı zaman da o insanlar sizin için çok daha değerli oluyor. İşte Korcan Karar ve Yılmaz Özdil ile de böyle bir ortamda tanıştım ve çalışma şansı yakaladım. Eskiye dayanan dostlukları, birbirilerine olan sevgi, saygıları ve sadakatleri beni etkiledi. En önemlisi aldıkları kararları ahlak çerçevesi içinde almalarıydı. Hak, hukuk ve eşitlikçi, adil bir çerçevede. İşe insan alırken bile öncelikleri deneyimden ziyade karakter ve gençlerdi. Bu şansı veren ve bunlara değer veren gazetecilere günümüzde denk gelmek ne yazık ki çok zor... Bence gazetecilik gibi bir mesleği gönülden yapan insanların sahip olması gereken kavramlar bunlar. Aslında gazetecilik de hak, hukuk ve adalet aramak, toplumu gerçekler ile bilinçlendirmek üzerine kurulu oldukça erdemli bir meslektir. Bu mesleğini doğasını ve özünü kavrayıp, kalbi ile severek yapan insanlarda doğal olarak mesleğin temelinde yatan bu erdemleri üzerinde taşıyor. Kalbinden gelen meslek Bir insan anladığı ve içinden gelen mesleği en iyi şekilde icra edebilir, bu durum gazetecilik için de geçerlidir. Mesleğiniz de yaşatmaya çalıştığınız insanlığı ve adalet duygusun kaybetmeden… Sonuçta insanlığımız hangi mesleği yaparsak yapalım, o işten daha değerli ve önemlidir. Yegane amacımız başarıdan ziyade iyi bir insan olmak olmalıdır. Hırslarımızın gözümüzü kör edip bu duyguları bilemesine izin vermek, kazansak bile insan olarak kaybetmemize sebep olur. Bu da bizi aslında değersizleştirir. Bunu insanların çoğu görebilir mi bilmiyorum ama görebilen insanların o insanlara hak ettikleri saygıyı vereceklerine eminim. İnsan olarak ve mesleki olarak beni bu kadar etkileyen iki insanın şimdi küllerinden tekrar doğarak tırmanmaya çalışmasına tanık oluyoruz. Yılmaz Özdil’in yeni Youtube kanalı “Kanal Blabla” ile… Kanal başarılı olur mu, amaçlarına ulaşırlar mı bilmiyorum, fakat bildiğim bir şey her şeyden önemlisi bunu hak ettikleridir. Teşekkürler Korcan Karar ve Yılmaz Özdil ile beraber bana destek olan, öğütlerine büyük değer verdiğim Yücel Arı’yı da unutmamak gerekir. Her konuya farklı bir bakış açısı ile bakmanı sağlayarak, bakış açını geliştiren ve gençlere değer veren Yücel Arı. Aynı zaman da Burak Ersemiz’e de gençlere verdiği değer, sevgi ve saygısından dolayı çok teşekkür ediyorum. İyi gazetecilik den önce, iyi insan olarak bu kargaşanın içinde kalmayı başardıkları için. Bu büyük bir güç ister… Çalıştığım kurumu yaratan Mustafa Yılmaz ve Hürol Dağdelen’e de beni köşe yazmaya teşvik ettikleri ve bana inandıkları ve destekledikleri için teşekkür ediyorum. Gazeteciliğe başlamamı, meslekte kendimi bulmamı sağladılar. Halit Kakınç’a da bana olan inancı, desteği, tavsiyeleri ve yüreklendirmesi için teşekkür ediyorum. Anneme de beni ilk bu mesleğe başlattığı için… İyi insanlar ile yollarımın kesişmesini her zaman büyük bir lütuf olarak yorumlamışımdır. Kötü insanların şanssızlığı kadar, iyiler de o kadar büyük bir şanstır… Bağımsız medya Yılmaz Özdil’in her zaman gerçeklerin peşinden koşan ve insanları ahmak yerine koymayan direk ve samimi üslübu ile ele aldığı ilgi çekici içerikler ve detaylar halk arasında gündem oluyor nicedir, şimdi de öyle. Umalım ki bu başarı daha büyük bir ivme yakalasın ve iyi gazetecilikten ziyade iyi insanlar hak ettikleri yere gelsin ve mutlu olsunlar. “Kanal BlaBla”ya başarılar diliyorum, iyi insanların da başarılı olabildiğini görmek beni her zaman yüreklendirmiştir. Bu durumun, bağımsız medyanın gelişmesi ve güçlenmesi için de iyi bir adım olduğunu düşünüyorum. Çünkü gerçekleri söyleyen ve samimi olan ne yazık ki sadece bağımsızlar kaldı. Onlarda isyankar olarak damgalandı. Duyguları ile yaşayan ve hareket eden insanların kazanması ve bu inancın sürmesi dileği ile sevgiler…
Kerem Yeğinboy