Dostluk ve aşk arayışı

Kerem Yeğinboy/Egeligazete- Dostluk nedir, kendimizde aradığımız ve bulamadıklarımız mı? Eksiklerimizi tamamlama ihtiyacımız mı? Dostluğa neden ihtiyaç duyarız? Bir ihtiyaç mı, bir arzu mu? Ya da aşk nedir? Neden bu denli zıt duygu-durum arayışları içerisindeyizdir? Bunlar gerçekten var mıdır? Onlar olmadan nasıl bir insan olurduk, daha mı iyi yoksa daha mı kötü? Bunlar benim de hiçbir zaman tam anlayamadığım ve cevaplayamadığım sorulardır. Ama onlar olmadan hayatta yalnız olduğumuz da kesindir. İnsan ilişkilerinde belki de en zorlu konseptler tolerasyon ve yakın ilişkilerde olumlu bir bakış açısı yakalayabilmektir. Bir şeylere tolere edebilme gücü ve arzusu, olaylardaki zararlar ile beraber kişiliğimize kattığı olumlu değerleri de görebilmek. Peki gerçekten bir olgu, tolerasyonu neden hak eder? Kişiliğiyle mi? Ruhuyla mı? Yoksa derinde sahip olduğu erdemleri ile mi? Karakterimize kattığı, öğrettiği değerler ile mi? İnsanların eksiklerine tolere etmek büyük bir güç ve sabır ister. İlişkilerdeki olumlu kazançları görebilmekte. İlişkilerdeki olumlu kazançları görebilmek için ve kendi eksiklerimize tolere edebilmek için yeterli gücümüz ve arzumuz var mıdır? Bu sorunun cevabı benim için hep çok zorlu olmuştur. Bazen o gücü kendinde buluyorsun, çoğu zaman da ne yazık ki bulamıyorsun... İnsanın kendine tahammülü zordur. Kendinin çoğu özelliğinin farkında olabilen bir insanın özellikle... Eksiklerimizden nefret etmemek elde değildir. Kendimizden bu kadar nefret ederken, başka bir insandan nasıl etmeyelim? Bunun bir sonu var mıdır? Dipsiz karanlık bir döngü Bence bunun bir sonu yoktur. Bu sonsuza kadar giden karanlık bir döngüdür. Belki de bu karanlık içinde mutlak bir cevap da bulamayacağız; bu yüzden de farklı bir düzlüğe çıkmamız gereklidir. Bu düzlükte de sonuç tekrar ne yazık ki koşarak kaçtığımız tolerasyona ve yakın çevremizdeki iyi özellikleri görebilmeye çıkıyor. Olumlu kısımları görmekte tıpkı kendimiz de olduğu gibi büyük bir güç istiyor. Bu özelliklere sahip olmadan sosyal olarak var olamıyoruz, yaşayamıyoruz ve büyüyemiyoruz. Psikiyatrist ve filozoflar insan sosyal bir canlıdır derler, muhtemelen de doğrudur. Bu yeme içme gibi temel bir ihtiyacımızdır. Sonuçta ilk insanların beyin kıvrımları bile sosyal etkileşim, iletişim ile evrildi ve gelişti. Belki de homosaphiens gelişmek ve evrilebilmek için bu açlığa her zaman sahip oldu, ihtiyaçları hep aynıydı ama farkında değildi. Acı ama gerçek bir inkar. Hayatta en aç olduğumuz temel duygular sevgi, kabullenilmek ve umursanmak. Hepsi sonuçta aradığımız temel duygusal ihtiyaçlara ve derin bir bağ kurma arayışına çıkıyor. Bu zavallıca bir durumu mu yoksa doğal bir ihtiyaç mı? Boşluklar ve arayışlar Bu soruları kendime ben de hep sordum, sanırım artık doğal bir ihtiyaç olduğunu düşünmek istiyorum ya da insan olarak özümüzü daha iyi anlıyorum. İnsanın temel ihtiyaçlarından birinin insan ilişkisi olduğu muhakkak gerçektir. Belki de tüm bencilliğimizi ve karanlığımızı bastırarak bunu kabullenmeli ve benimsemeliyizdir. Belki de gelişimimiz dostluklarda saklıdır. İlerlememiz ve öğrenmemiz insan ilişkilerinde saklıdır. Belki de çoğu olumlu ve olumsuz özelliklerimizi de yakın çevremizdeki insanlardan karakterimize entegre ediyoruzdur. Hatta belki de şu anda olduğumuz kişiyi, olumlu ve olumsuz olarak yakın çevremize aldığımız kişilerdeki bu özelliklere borçluyuzdur. Yalnızca tüm sorunlarına rağmen olumlu bir bakış açısı ile katkılarını da görmemiz en doğru ve adil olandır. Bu tıpkı aynı zamanda insanın aşk arayışına da benzer. Aynı olumlu ve olumsuz duygusal alışveriş ve kendimize kattığımız yeni özellikler. Belki de bu yüzden kendinde aslında olmayanı arıyor insan; bu durum kulağa her ne kadar sağlıksız ve tekinsiz gelse de. Belki de aslında kendinde nefret ettiği boşlukları doldurmak istiyor insan. Hepimizin kapamak istediği boşlukları olduğu kesindir. İnsanın hem cinsi ve karşı cinsi ile olan ilişkilerinde de böyle benzerlikler olması enteresandır. Aslında ne kadar farklı konumlarda olsalar da temelde insan hep aynı temel boşlukları doldurma arayışı içindedir. Muhtemelen her insanın özü aynı temel ihtiyaçlara sahiptir  Muhtemelen hepimiz aynı temel arayışlar içerisindeyiz; ne kadar farklı olursak olalım özümüzde ihtiyaç ve arayışlarımız ile aynıyız. Umarım herkes hayatta bu ask ve dostluk arayışlarında kararlılık, tutku, güç ve olumlu bir bakış açısı sahibi olabilir. Muhtemelen sekiz milyar insan içinde bunu aramayan tek kişi bile yokken... İnsan olarak sorunları olan, eksik canlılar olduğumuz kesindir; belki de önemli olan o boşlukları kiminle ve nasıl doldurmayı seçtiklerimizdir. Hangi eksiklerimizi gerçekten kapatmak istediğimizdir. Kendimize yakın çevremiz aracılığıyla ne tür özellikler katmak istediğimiz ve gerçekten nasıl bir insan olmak istediğimizdir...
Kerem Yeğinboy 01.10.2023