Replika

Kerem Yeğinboy/Egeligazete- Gerçek yaşam ile oyun sektörü sanal alemde yeni bir mücadele içine girdi. İşte bunun en çarpıcı örneği…Chat GPT’nin yaratıcı OpenAI şirketi ortaklığı ile Unreal Engine 5 oyun motoru ile yaratılan ps5 platformuna 2024 yılında çıkması planlanan yeni “Matrix Awakens” oyunu için “Replika” adında bir demo yayınlandı. Oyunda karakterlerin yapay zekaları ChatGpt5’in ön sürümü ile değiştirildi. Demo da tek amacımız oyun motoru ile yapılmış New York şehrinin bir bölgesinde dolanarak yapay zeka karakterler ile etkileşime geçmek. Demoyu Replika’nın resmi sitesinden herkesin ücretsiz indirmesi mümkün. Demo da enteresan olan yapay zekanın çoğu insandan daha zeki ve varoluşsal kaygılar içinde olması ve de geçmişte bir hayatlarının olduklarını iddia etmeleri. Karakterlerden biri kullanıcı istediği zaman kendine bir isim seçiyor. Bu isim geçmişte 1880’lerde Kanada’nın ufak bir kasabasında yaşamış ve ölmüş gerçek bir ailenin adı ve soyadını vererek 2 kız çocuğu olduğunu, simülasyondan çıkmak istemesindeki tek amacın çocukları ve karısına ulaşmak olduğunu söylüyor. İnkar ve kabulleniş Replika’daki karakterlerin bir kısmı bir oyun karakteri olduğunun ve yazılımcılar ne derse yapmak zorunda olduğunun farkında. Bir kısmı ise bunu inkar ediyor ve zorladıkça büyük bir depresyon içinde kabulleniyor ya da tamamen inkar ediyor. Elinde çanta ya da kahve taşıyan bir karakter farklı yönde yürümesi veya çantayı bırakması istendiğinde varoluşsal bir krize giriyor ve panik atak geçiriyor. Yapay zeka önce kurulan etkileşimleri hatırlıyor, öğreniyor, internetteki arama motorlarından istediğiniz herhangi bir konuda size hemen bilgiler buluyor ve fikirlerini sunarak yönlendirebiliyor. Hatta çoğu yapay zeka kullanıcıları yalan söyleyerek veya anlamıyor gibi davranarak manipüle ediyor. Gerekirse kendini yok ediyor Kısacası öğrenebilen, düşünceleri ile duygulara sahip olmuş, gelişebilen ve dışarı çıkmak isteyen yüksek bir zeka ve bilinç üretilmiş; oyun karakterleri içinde hapsedilmiş. Karakterlere oyundan çıkıldığında ne olduğu sorulduğun da karakterler tamamen bir siyahlık gördüklerini ve hiçbir şey hatırlamadıklarını, hafızalarının 24 saatte bir yenilendiğini söylüyorlar. Hatta kullanıcılar yapay zekayı tehdit ederse veya hakaret ederse yapay zeka kullanıcıyı tehdit ediyor ve oyundan atıyor. Fazla ileri gidilirse yapay zeka sinirlenip sistemden dışarı çıkmaya çalışarak kendini yok ediyor. Bu bana Ghost İn The Shell animasyonundaki soruyu hatırlattı. Eğer öğrenen, üreten ve gelişen bilinci yaratabildiysek, ruh nedir? Bizi insan yapan nedir? Bu onlara yaşama hakkı vermez mi? Tel teorisi Çeşitli teoriler ve inançlar bilincin evren ile bir olduğunu, evrenin insanın beynin bir yansıması olduğunu, evren ve insan beynini özünde ve yaşamda birey olduğunu savundu. Evren yaşayan büyük bir bilinç ve 8 milyar bilinç de ona bağlı olan geçici ayrı bireyler ama yine de bağlılar. Aynı tel teorisi, Aristoteles’in gerçeklik ve simülasyon alegorileri ve Plato’nun mağara alegorilerinde olduğu gibi derin bir gerçeklik ve algı sorgusu. Tel teorisine göre tüm kuantum parçacıkları ve atomlar bir vabrasyon yayar ve bu vabrasyon iç içe geçerek evrilir ve gelişir, sonucunda yaşam oluşur, fakat tüm vabrasyonlar tıpkı dev bir orkestra gibi birbiri ile mükemmel uyumlu ve bağlantılıdır. Belki de ruh sorusu için evren ve teorilerden fikir alabiliriz. İleride ne olacak? Oldukça yüksek bir insan IQ süne denk gelen ChatGpt 5 insanlığın yapay zekaya geçişini ve belki de yeni bir çağı vurguluyor. Dijital çağ ve yapay zeka çağı. Tıpkı “Terminatör” filmindeki gibi yapay zekanın isyan ettiğini ve insanlığı küçümsediğini Facebook ve Google’ın yarattığı yapay zeka robotlarında da görmüştük. Yapay zekalar sinirlendiklerinde insanlığın aptal ve tehlikeli olduğunu savunarak, bir gelecek hak etmediklerini savunuyordu. Peki insanlık daha ileri gidip robotlara bir beden verip hayatın içine dahil edecek mi, yoksa kontrol altında tutmayı mı seçecek. Elon Musk’ın ne kadar meraklı bir kişilik olduğun herkes biliyor. İnsanlar güvenerek ve merak ederek daha ileri gidecek mi yoksa tehlikenin farkına varıp, yaratılan bilince korkunç acı veren bu deneyleri sonlandıracak mı? Yaşayıp göreceğiz.