Türk kadınından çeyrek yüzyıllık başarı

Kerem Yeğinboy/Egeligazete- 1991 doğumlu bir Y kuşağıyım, 22 yıldır muhafazakar bir hükümetin batı karşıtı, din tabanlı bir politika anlayışına maruz kaldım, çağdaş ve özgür fikri savunan her genç gibi… Kendimce 25 yıldır ülkemde hiçbir iç ve dış başarı görmedim. Kadınların hep küçümsendiğini, buna da dinin gerekçe gösterildiğini yaşadım. Bu sırada kadın cinayetlerinde ve gazeteci tutuklamalarında Avrupa standartlarının zirvesinde yer aldığımıza tanık oldum. Bu da yetmiyormuş gibi,  gerçek sayıları ile yüzde 200 enflasyon ile dünyanın zirvesinde yer aldık. İnsanların borç para uğruna birbirini öldürdüğünü, sakat bıraktığını, tehdit ettiğini duyduk. Bunca karanlık ve umutsuzluk içinde ne yazık ki insan kendi ırkını dahi sorgular oluyor. Kara ironi Tam kuyunun dibinde hiçbir ışık yok derken, ufak bir ışık hüzmesi ve 25 yıldır uyuyan milletçi duygularımı ayaklandıran bir olayı yaşıyorum nicedir, insani bir başarıya. Bu başarı; badem bıyıklı siyasetçilerimizden değil, sanki bir kadından doğmamışçasına kadının varlığından nefret eden insanlardan değil, hayat veren, zarif, güçlü, iyi ve yetenekli değerli kadınlarımızdan gelmişti. Bu aslında ülkenin çeyrek asırdır kazandığı gerçek anlamda tek başarıydı. Bu başarılar ihracat, ithalatla değil, spor ve sanat ile gelmişti. Gerek Nuri Bilge Ceylan’ın filminin Cannes da başarı kazanması, bir Türk kadın oyuncunun, İzmirli Merve Dizdar’ın en büyük ödülü alması, gerek voleybolcu kızlarımızın dünyada ve Avrupa’da şampiyon olması, dünyada en azından belirli yeteneklerle belirli başarılar kazanarak saygı görebileceğimizin bir yansımasıydı. Ahlaklı, güzel, yetenekli, değerli kadınlarımızı tebrik ediyorum. Önce voleybolda devleri dize getirip dünya şampiyonu oldular, sonra da Avrupa…  Şimdi de olimpiyat elemelerinde, rakiplerini tek tek geçiyorlar. Son kurban Bulgaristan’dı… Bir büyük başarıya daha hazır olalım bence… Ne güzel. Ancak ironik bir şekilde böyle büyük bir başarı ne yazık ki bazı kesimler tarafından küçümseniyor, Milli oyuncularımıza olmadık iftiralar atılıyor. Oysa bir gerçek var, genç kızlarımız voleybolda tarih yazıyor. Yani en büyük başarılarımızı ekonomiden ve siyasetten değil, sanattan, spordan ve kadınların zekasından ve  gücünden elde ediyoruz. Hepsi kendi içinde oldukça mütevazı ve sessizce ilerliyor. Ben yaptım, ben başardım büyük sanrıları ve egoları olmadan. İlk defa milliyetçilik duygusu Bunların bizlere getirdiği bir şey de var… Bazı şeylerin bizi düşündürmesi, sorgulatması gerektiği, biz nerede, neden hata yapıyoruz dedirtmesi gerektiği... Umalım ki bundan sonra bu küçümsediğimiz başarıların mimarları da değer görsün, saygı görsün ve önemi anlaşılsın. Bir Y kuşağı olarak ilk defa milliyetçilik duygusunu bana tattırdıkları için kadınlarımıza şükrediyorum. Teşekkürler Başka ülkelerin insanlarında görüp anlamlandıramadığım bu duyguları bu ülkenin içinde yaşamak için aslında can atıyormuşum. Çünkü her zaman kötüyü değil, insanımız içindeki iyiyi de görüyoruz. Gördüğümüz için de buna şükrediyoruz. Bunca karanlığın içindeki bu aydınlığın aslında daha anlamlı olduğuna eminim. Umarım hepimiz hayatımızı bu mütevazı değerlerle yaşatabilir ve sürdürebiliriz. Kadınlarımız, iyi ki varsınız. Hayata güzellik ve anlam katıyorsunuz, her şeyden önemli ve en yücesi hayatı doğuruyor ve neslimizin devamına değerli katkılar sunuyorsunuz. Kadınlara minnettarız.