Kudüs

Kerem Yeğinboy/Egeligazete-İnsanlık, bir kez daha, Ortadoğu’nun kanayan yarası İsrail-Filistin savaşına, masum sivillerin öldürülmesine tanık oluyor. 50 yılı aşkın bir süredir dünyanın sancısı olan bu amansız mücadele, günümüzde de kanlı saldırılarla devam ediyor.  Hamas’ın İsrail’i kanlı saldırısına karşılık, İsrail’in Gazze’de hastaneyi  bombalayacak kadar şiddetli yanıt vermesi, bölgede barışı giderek çözümsüz hale getiriyor. Peki nedir bu Filistin-İsrail savaşı?... Tarih bu konuda bize neler anlatıyor... Doğru bilgiler edinmek için bir araştırma yaptım... Üç büyük İbrahimi dini için de kutsal mekanları barındıran Kudüs’ün din ve sınır savaşları binlerce yıldır sürüyor, sadece gerekçeleri artıyor. Günümüzdeki İsrail sınırındaki Filistinli mülteci sorunları, Filistin devletinin kurulup kurulmayacağı, son 30 yıldaki barış görüşmelerinin hiçbiri işgal altındaki Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerindeki çatışmaları dindirmemesi üzerineydi. İki tarafın Kudüs’ü paylaşıp paylaşmayacağı ve yaklaşık 20 yıldır süren Netanyahu’nun kutuplaştırıcı anti- mülteci politikaları, 2006’dan beri Gazze’nin kontrolünü ele geçirmiş olan Mısır’daki Müslüman Kardeşler Örgütü’nün Filistin kanadı olarak 1987’de kurulan Hamas Partisi ve askeri ayağı olan İzzeddin El Kassam tugaylarının İsrail’deki terör saldırılarının ve silahlanmasının gittikçe artması zaten fay hattı üzerinde seyreden özellikle din ve sınır savaşını kırılma noktasına itti. Hamas’ın doğuşu, ideolojisi ve yükselişi Hamas Partisi,  İsrail’i tanıyan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün aksine hiçbir zaman barış görüşmelerinin fayda sağlayacağını düşünmedi ve barış yerine silahlanmayı seçti. 2000 yılından beri binlerce İsrailli sivilin ve askerin ölmesi ve yaralanmasına sebep olan eylemler gerçekleştirdi. 2006 seçimlerinde Hamas’ın manifestosu işgali sona erdirmek için silahlı eylemleri kullanmaya hazır olmaktı. Parti 1988 siyasi programında Filistin’in asla Müslüman olmayanlar tarafından etrafı çevrilebilecek bir İslam ülkesi olamayacağını ifade etmekte ve Filistinli Müslümanlar için Filistin’in kontrolünü İsrail’den almak adına kutsal bir savaş vermenin dini bir görev olduğunu söylemekteydi. Bu tespit 1988 yılında İsrail’i tanıyan Filistin Kurtuluş Örgütü ile Hamas’ı çatışma noktasına getirdi. Hamas 2006 seçiminden beri sosyal hizmetler, siyasi yapı ve askeri kanadı El Kassam Tugayları ile silahlanmaya ve güçlenmeye devam etti. Kudüs savaşı ilk İsrail- Arap savaşı sonra Filistin savaşı ve son 10 yıl içinde Hamas savaşı haline geldi. Batı Şeria’daki çatışmalar İsrail’in uzun süredir düşmanı olan İran tarafından desteklenen Hamas birliği ve Lübnan’ın Hizbullah birliğinin çıkarlarına oluyordu. İsrail’in kargaşasından yararlanıyorlardı, İsrail’de ülke içinde derinden bölünmüş durumdaydı. Hamas yöneticisi Ali Baraka’nın açıklaması İslami Cihad ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin de iştirak ettiği Aksa Tufanı’nın 2 yıldır planlandığını belirtmişti. İsrail Hükümeti  1947’deki kuruluşundan beri Kudüs’ün tamamının başkenti olduğunu iddia ederken, Filistinliler hala doğu Kudüs’ün gelecekteki bir Filistin devletinin başkenti olacağını iddia etmekte. Doğu Kudüs gerginliği ve antlaşmalar 1948 Arap- İsrail Savaşı’nda Ürdün’ün eline geçen Doğu Kudüs, 1967’deki Altı gün savaşından sonra İsrail’in eline geçmişti. İsrail güçleri ABD ve Birleşik Krallığın silah yardımları ile 1967 yılında 6 gün savaşı ile Tapınak Dağı, Ağlama Duvarı, Mescid-i Aksa, Kutsal Kabir Kilisesi gibi kutsal mekanların çoğunlukta olduğu Doğu Kudüs’ü başta Ürdün olmak üzere “Arap İttifakı”ndan Mısır, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Lübnan, Tunus, Sudan, Fas ve Cezayir güçlerinden alarak topraklarını dört kat büyütmüştü. İsrail savaş sonrası Suriye’de Golan Tepeleri’ni ve Filistin’in Gazze Şeridi ile Batı Şeria topraklarını ele geçirmişti.   Osmanlı ve Statü Antlaşması 1852’de Osmanlı Padişahı Sultan Abdulmecid’in fermanı ile belirlenen Kudüs statüsü, İngiliz Mandası dönemi ve Ürdün döneminde de devam etti. “Statüko Antlaşması” maddelerine göre Yahudiler ve Müslümanlar aynı bölgede ibadet edebilecekti. “Statüko Antlaşması dokuz ortak dini mekanın topluluklar arasındaki yetki anlaşmasıydı. Ancak 2003 yılında İsrail hükümeti aldığı tek taraflı kararla statükoyu açıkça ihlal ederek, Mescid-İ Aksa’yı fanatik Yahudilerin baskınlarına açmıştı. Ardından burayı Yahudilerin ibadet ettiği geniş bir alana dönüştürdü. 1994 yılında İsrail ve Ürdün arasında “Barış Antlaşması” imzalandı. Bu antlaşmayla Ürdün, Mısır’dan sonra İsrail ile ilişkilerini normalleştiren 2.Arap ülkesi olmuştu. Barış antlaşması Ürdün’ün bölgedeki özel rolünü kabul edip yalnızca Müslümanlara özel bir ibadet bölgesi haline getirdi. Belirli saatlerde İsrail vatandaşları da giriş-çıkış yapabilecekti. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu kayıtlarına göre Doğu Kudüs’te hala 208.000 Filistinli yaşamakta… İç çatışmalar Günümüzde Yasallığını koruyan “Statüko Antlaşması” ve Uluslararası kamuoyuna göre Doğu Kudüs hala İsrail’in kontrolü altında fakat bölgede yalnızca Müslümanların ibadet etmesine izin var. Yahudi vatandaşlar için gün içinde belirli giriş çıkış saatleri olmasına rağmen ibadet izni yok. Bu durum en çok koyu sağcı kesimi oldukça rahatsız etmekte. Doğu Kudüs’te yer alan İslam’da en kutsal 3.bölge olarak kabul gören ve Yahudi dini içinse “Tapınak Dağı” olarak en kutsal bölge varsayılan El Aksa Camisi 1967 yılında beri İsrail güçleri kontrolünde. İsrail ve Hamas’ın arasında büyük bir gerginliğe sebep olan 2021 El Aksa (Al Haram Al, Al Aqsa) Camisi baskınları dahil çokça çatışma, baskın ve provokasyon ve terör eylemi gerçekleşti. Bölgedeki çatışmalar en çok Ramazan Ayı ve Fısıh Bayramı haftası içerisinde şiddetleniyordu. Müslüman gruplar örgütlenerek bölgede ibadet etmek istiyordu fakat Statü Antlaşması’na göre Ürdün hükümeti bölgeyi yönetmekteki tek sorumlu yetkili makamdı. Çatışmaların azalması için hiçbir hükümet sorumluluğu hiçbir zaman üstlenmedi. Çocuklar ve yaşama hakkı 7 Ekim savaşı ülke içinde ve dışında yıllardır süren ihmalkarlıkların ve dini kullanan iç ve fırsatçı dış örgütlerin çıkar anlaşmalarının sonucu olarak patlak verdi. Başka insanların sorunlarının sorumluluğunu da önündeki koca bir gelecekten ve yaşamdan mahrum bırakılan küçük kızlar ve oğlanlar üstlendi. 21. Yüzyılda insanlığın hala bu kadar geri kalmış olması, artık gelişmediğimizi hatta belki de gerilediğimizi düşündürüyor. Umarım insanlar hayatta yaşam dan daha değerli ve saygın hiçbir kavramın kabul görmemesi gerektiğini ve yaşama hakkın en değerli ve en büyük hakkımız olduğunu anlarlar. Bu gelişmişlik seviyesine kaç bin yıl sonra geliriz bilmiyorum ama empati yeteneği olan insanların acı çektiğini ve insanlıktan umudunu kaybetmeye başladığını biliyorum. Umalım ki özellikle masum ölümleri bir an önce sona ersin… KAYNAKÇA https://www.egeligazete.com/yasam/israil-filistin-sorunu-nasil-basladi- 2.htmlhttps://www.egeligazete.com/dunya/kudus-catismalari-neden- siddetlendi.htmlhttps://www.egeligazete.com/dunya/israilin-arap-ulkeleriyle-normallesme-sureci-aksa-tufani-operasyonundan-nasil-etkilenir.html https://www.bbc.com/turkce/articles/cnd85d3gg4jo https://tr.wikipedia.org/wiki/Kud%C3%BCs https://tr.wikipedia.org/wiki/Binyamin_Netanyahuhttps://www.kudusturizm.com/kudus-tarihi/ https://www.youtube.com/watch?v=w0q5RSYDd8c https://www.youtube.com/watch?v=F2Hu8iOvTys https://www.aa.com.tr/tr/dunya/mescid-i-aksanin-osmanli-doneminde-belirlenen-statukosu-hala-gecerli-mi/2576206 https://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fu_Kud%C3%BCs https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0srail-%C3%9Crd%C3%BCn_Bar%C4%B1%C5%9F_Antla%C5%9Fmas%C4%B1 https://www.aksam.com.tr/yasam/dogu-kudus-neresi-onemi-ne-filistin-haritasi-nasil/haber-688354 ------ Kerem YEĞİNBOY