Geç'çek

Tarkan “Geç’çek” diyor; ama zor geçiyor. Elbette sabırla katlanmak gerek, demokratik yollardan kurtuluşun yollarını arayarak.

Gün geçmiyor ki Allahın her günü, bir, bir-kaç kadın cinayeti gündemde yerini almasın. Maalesef Türkiye'nin böyle bir acı gerçeği var. Doğaldır ki bunun altında yatan nedenlerini sosyologlar, psikiyatrlar, psikologlar daha güzel açıklayacaklardır.

İstanbul Sözleşmesine ilk imzayı koyan (adını koyan) ve ilk olarak da vazgeçen hükümetimizin sorumluluğunu vicdanlarınıza bırakıyorum. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2010-2019 yılları arasında 2996 kadın öldürüldü. (2011’de, 121 cinayet, 2019’da 474) Giderek artan bir ivmeyi gözlemlerken 2019’dan günümüze yaşadığımız kayıpların vahametini de varın siz tahmin edin.

16 yaşında bir genç kızın boğazından hunharca kesilerek katledilmesi ne demek? Onu bu yaşında evliliğin ilk adımı olarak nişanlayan gelenek, kültür nereye oturtulmalı? Bursa'da bir okul müdiresinin eski eşi tarafından katledilmesi ne demek? Burada eğitimli olmayı nasıl yorumlamalı? 19 yaşındaki 4 aylık hamile kızı bıçaklayarak öldürmenin vicdan muhasebesi nasıl yapılacak?

Yetkililer, açıklama yapmakta ve “yapanın yanına kâr kalmayacağını” ifade etmekteler. Burada caydırıcı yasal yaptırımlar önem arz etmekte elbette; yapanın yanına kâr kalmayacağı bir uygulama gerek. Canilerin, duruşma gününde takım elbise giyip, kravat takarak iyi halden ciddi indirimlerle 3-5 sene sonra serbest kalması, kabul edilebilir bir şey değil, vicdanlarımızda biliyoruz bunu.

ANNENİN BÜYÜK SORUMLULUĞU VAR 

Ceza tamam; ama önünün alınması gerekiyor. Bu da bilinçle, eğitimle olacak, biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki eğitim ailede başlar; en etkili olan annedir. Annenin evlatlarını öyle bir yetiştirmesi gerekir ki bırakın onların kimseye zarar vermesini; zarar verenin karşısına dikilmeyi görev edinmeli kendine. Böyle prensler yetiştiren anneler de eşleri tarafından kraliçe olarak görülen ailelerin yapı taşıdır. “Verimli döngü”dür bu anlayacağımız.

Eğitimin devamı da gelmeli: Örgün eğitim: Vatandaşlık dersleri verilmeli okullarda. İyi insan olmak öğretilmeli. Sevmek, sevilmek değerleri benimsetilmeli. Dostluk, barış, mutluluk, hoşgörü, yardımlaşmak da katılmalı bunlara. Bunun üzerine yaygın eğitimle televizyonlardan (kitap okumuyoruz) spotlarla ( küçük eğitici skeçlerle) pekiştirilmeli bu.

Namus bacak arasından, beyinlere çıkmalı; “Namusumu temizledim” diye vakar kabulleniş, rahatlık çıkmalı bu doğulu akıllardan.

Geç’cek, inanıyoruz; ama ciddi hasarlar bırakmasına da izin vermeyelim. Başta hükümet olmak üzere yetkililere sesleniyoruz.