Güçlü gazeteci... Güçlü toplum

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü… İlkesi, yaşadığı toplumun gerçekleri öğrenmesi için mücadele etme, bu uğurda canını ortaya koyma inancı… Bunun tarafı olmaz. Gazeteci sadece toplumun sesidir. Herhangi bir siyasi organın değil… Herkesin bir fikri var, gazetecinin de… Ama taraf olursa gerçeklere uzanamaz. Yani şucu, bucu değildir… Özgürdür, bağımsızdır. Bunun aksini savunan ise gazeteci değil, halkla ilişkiler uzmanıdır. Tıpkı George Orwell’ın söylediği gibi… *** Tarafsızlık inancının tarifi yok, yürekten geliyor. Biliyorum çünkü 35 yıla yaklaşan gazetecilik hayatım, hep bu inanç uğruna savaşmakla geçti… Tüm mesleki gerçekleri, giderek büyüyen sorunları yaşayan meslektaşlarım gibi… İşler bizim meslekte hiç iyiye gitmiyor. Hem maddi hem de ilkesel sorunlarla mücadele ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Gazeteci sahipsiz, yorgun ve çaresiz… Cemiyet, dernek desen kendi içlerinde boğuşuyor, gazeteciyi gördüğü yok. Üyelerini arayıp sormuyor bile.. Zor durumdaki gazeteci de savruluyor, ne kendi hakkını arayabiliyor ne de toplumun… Çalışan gazeteci bir avuç, çalışamayan ise binler… Bu yüzden geçmişte olduğu gibi meslek ahlakına sahip çıkmaya, doğru bildiğini yazmaya çalışan gazeteciler bir elin parmakları kadar az… Gazete patronları da… Şimdi yeni yetme patronların çoğu, kurduğu medya kuruluşunun kendisine sunacağı menfaatin peşinde… Yürek kalmamış, çıkar başrolü üstlenmiş… ****   Oysa toplumlar, değerlerine sahip çıktıkça güçlenir, sırtını döndüğünde ise kendi sonunu hazırlar. Yaşadıklarımız, öğrendiklerimiz bize bunu gösteriyor. 60 yıllık bir hayat kariyerim var,  bunun yarısı gazetecilikle geçti, bir bölümü de toplumsal gözlemle... Bütün bu yaşananların ışığında hiç inkar edemeyeceğim bir gerçek var; toplum 60’lı yıllardan bugüne hiç bu kadar yalnız ve çaresiz kalmamıştı. Eskiden sesini yükselten, doğru bildiğini söyleyen, her türlü sıkıntısına rağmen haksızlıklara direnen, onurlu bir duruşu vardı toplumun... Çünkü arkasında güçlü bir gazeteci ordusu vardı… Yazarı, çizeri siyasetçinin ipliğini pazara çıkarırdı. Politikacı korkardı, çünkü gazetecinin arkasında halkın olduğunu bilirdi.   *** Halk, geçmiş dönemde en büyük gücünü gazetecilerden alıyordu. Gazeteci dert dinliyor, sorunlarını dile getirene kayıtsız kalmıyor,  aldıklarını gazetesinde, televizyonunda anlatıyor, siyasetçiyle halk arasında ulak görevini görüyordu. Gazeteci, gerçeğin peşinde koşmak için savaş veriyordu, çünkü halka karşı bir sorumluluğu olduğunu biliyordu. Gazetecilik etiğinin, tüm çıkarların üstünde olduğu konusunda ahlaklıydı , bildiği yoldan şaşmazdı. Doğrusu da buydu.   *** Peki ya günümüzde durum nasıl? Bence içler acısı... Zira, halkla siyasetçi arasında ulak görevini bırakmış bir gazeteci topluluğu revaçta. Şimdi güce boyun eğme mevsimi… İşini kaybetme korkusuyla patronunun sözünden çıkmayan, doğru bildiğini yazamayan, halka dönük gazetecilik yerine kandırmaya yönelik bir mesleği icra etmeye çalışan bir yığın var ortada... Bir bölümü tetikçi... Bir bölümü çıkarcı... Bir bölümü hanpacı grup, gazeteciliğin nimetlerinden yararlanıyor. Mesleğin itibarını zedeliyor. Halk aptal mı?... Yaşayıp görüyor, gazeteciliğin ne hallere düştüğünün farkında ... Çünkü artık  arada uçurum var. O yüzden 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, gerçekler ortaya konmadıkça, doğru bilinenler söylenmedikçe, on binlerce gazeteci, çalışacak bir kurum bulamadıkça, sıradan bir tanımdan öteye geçmiyor. Çünkü bu kutlama günü bırakın gazeteciyi,  toplum için bir şey ifade etmiyor. Neden bayramını kutlasın ki, gazeteci toplum için yaşarsa bir değeri var bunun, patron için yaşaması bir şey ifade etmiyor. Tabloya bakar mısınız, genç gazeteciler işsiz... Onlarca gazeteci de gerçeği yazdığı için hapiste... Ve toplum rahatsız, huzursuz... Bu gerçeğin ışığında ’10 Ocak’ halk için ne ifade edebilir ki... Anlamını yitirmiş bir kutlama... Ta ki, gazeteci silkinip yüzünü tekrar halka dönünceye kadar... Ve gazeteler, ilan peşinde, siyasetçiyle çıkar peşinde koşmadığı anda değişecektir her şey… Bunun için, bir gazete alın bugün…  Çalışan gazeteci için, en değerli kutlama budur… Gazeteci, emeği karşılığını bulursa güçlenir çünkü… Güçlü gazeteci ise, halkın bağımsızlığına giden yoldur.
Hürol DAĞDELEN [email protected]