Başkan Tugay'dan umut veren ziyaret
Sevgili meslektaşım Mustafa Yılmaz’la tanışıklığım yıllar öncesine dayanır...
1990’lı yılların Yeni Asır’ına...
O haber merkezinde acar bir muhabir, ben de Yazı İşleri’nde saat sınırı olmadan delice çalışan bir editör...
Mustafa Yılmaz, Yeni Asır’a ilk geldiğinde, genç bir muhabir adayıydı...
Gazeteciliğin okulunu sene sektirmeden bitirmiş, meraklı, heyecanlı bir isim...
Mütevazı, saygılı, işine aşık bir gazeteci...
Yıllarca onunla birlikte çalıştık, onun yazdığı birçok haberi hazırlayıp sayfalara yerleştirdim.
Mesleğinden dolayı bir gün olsun şikayet ettiğini duymadım. Haberi koklar, peşini bırakmaz, ustaca sonuçlandırırdı.
İlkeli bir gazeteci olarak yetişti, yoluna öyle devam etti.
Hakkını aradı, mesleğini satmadı, ilkelerinden ödün vermedi.
Ben Yeni Asır’da kaldım, o birçok gazete ve dergide çalıştı, sorumluluk aldı, birçok gazeteci adayını yetiştirdi, onlara sadece müdürlük değil ‘ağabeylik’ yaptı.
Son olarak iki dönem üst üste Bornova Belediyesi Basın Danışmanlığı görevini yürüttükten sonra ‘artık yeter’ dedi, ayrıldı.
Ayak oyunlarının çok olduğu, ihanetlerin çok sık yaşandığı mesleğinde yorulmuştu, ancak hayatında yeni bir sayfa açması gerektiğine de inanıyordu.
Bir amacı vardı...
Gazeteciliğin etik kuralları ve gerçek boyutlarıyla yaşanacağına inandığı bir basın grubu oluşturmak...
Gerçekleştirdi de...
Herkes tazminatını alır, dünya turuna çıkar ya da ev, araba ihtiyaçlarını gidermeye çalışır ya, o öyle yapmadı.
Emeğinin karşılığını kuruşunu kadar harcamadı, dijital gazetecilikte örnek olmasını istediği Egeli Gazete’yi binbir emekle kurdu.
Alın terini yine her şeyini borçlu olduğu mesleğine yatırdı.
9 Eylül’de, bir İzmirli gazeteci olarak, İzmir’in kurtuluş gününde kurduğu Egeli Gazete, bugün 5 yaşını doldurdu.
İzmir için önemli bir kazanımdır bu adım...
Mustafa Yılmaz yalnız değil elbette... Onun gibi, emeğini mesleğine yatıran gazeteciler az da olsa var. Bu toplum için bir umuttur, ve desteklenmesi gerekir.
***
Bu genç ve tutkulu ekibe 3 yıl önce katıldım.
Yeni Asır’dan sonra yaşadığım bir-iki tatsız mesleki deneyimim üzerine tam köşeme çekilmeye hazırlanırken, Mustafa Yılmaz’ın içtenlikle davetiyle...
Onunla birlikte pek çok zorlukla boğuştuk;
Öncelikle gazeteciliği halkla ilişkiler sanan gruplarla...
Haberi parayla satanlarla...
Mesleği olmadığı halde, kendisine milletvekilliği ya da başka unvanlar kazandırmak için, gazeteciliği araç olarak kullananlarla...
Mesleğine ihanet edenlerle...
Objektif gazeteciliği rafa kaldırıp başkanları, yöneticileri tehdit edenlerle...
O gün bugün, alın terimiz ve hemen her gün yüreğindeki muhabirliği hiç bitirmeyen sevgili Mustafa’nın ve yönlendirdiği genç arkadaşlarımızın yaptığı özel haberlerle gazetemizi çıkardık. Okurlarımızı her gün daha da artırıp gazeteciliğin ‘gerçek’le işbirliğini güçlendirdik.
Haber sitemizle, televizyonumuzla, gazetemizle...
Sadece gerçeğin izinden giderek...
***
Bu uzun mücadelenin kısa öyküsünü yazdığım satırların ardından, gurur verici bir gelişme daha yaşadık...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay, çalışma arkadaşlarıyla birlikte gazetemizin 5. yaşını kutlamaya geldi.
Başkan Tugay’ın sevgili basın danışmanı arkadaşımız Elif Demirci İşleğen’e “Bugün Egeli Gazete’ye gidiyoruz, kendilerine haber et” sözüyle başlayan süreç aslında bizim yıllarca verdiğimiz mücadelenin başlangıç ışığıydı.
Neden biliyor musunuz, anlatayım...
***
Yerel basın bir şehrin umudu, geleceğidir. Ulusal basın vermez bu umudu vatandaşa, yerel basın araçları verir.
Gazetesi, televizyonu, haber siteleriyle...
Çünkü onlarda şehri sahiplenme, koruma ve ihanetleri önceden görme yetisi vardır.
Onlar, ulusal basın gibi, bir olay olunca değil, her an kentlinin yanındadır...
Cemil Tugay başkan işte bunun farkındaydı. Çok sıkıntılı günler geçirdiği, önyargılarla boğulduğu, yersiz eleştirilere maruz kaldığı günlerin ardından, artık toplumla bütünleştiği süreçte, kendisine destek veren yerel medyayı unutmadı ve ilk ziyaretlerini yaptı bizlere...
Bu benim nazarımda yerel basına umut veren, güç katacak bir gelişme.
***
Zira, Cemil Başkan bir süredir İzmir’i dinliyor... Vatandaşlarla sohbet ediyor, ekibiyle İzmir’i analiz ediyor, hataları tespit ediyor, üzerine gidiyor.
O kısacık sohbetimizde hissettim ki, kararlı bir kimlik var karşımda...
İşte sözlerinden bazıları:
“Yerel basın benim için en büyük değer... Bir İzmirli olarak söz veriyorum, şehrimizin basın gücünü daha da güçlendirmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.”
“Benim için önemli olan halkın yanında, vatandaşın yanında olmaktır. Şov yapmayı sevmem, işimi yaparım.”
“Sakın başkan ne der diye düşünmeyin. Gerçeğin ışığında yanlış yaptığımda beni eleştirin. Siz gazetecilerin eleştirileri benim için çok kıymetli...
“Körfez kirliliğini, çöp sorununu, kokuyu bitirmek için ekiplerimizle çok çalışıyoruz. Kısa sürede sonuç alacağımıza inanıyorum.”
“Halkın sağlığı, mutluluğu benim tek geçer akçem. Yaşadıklarımızdan ders aldık. Halkın parasının hovardaca harcanmasına izin vermem.”
***
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, ilk bakışta insana umut veren sakin bir güç...
Mütevazı , ne istediğini bilen, güçlü bir duruşu var.
Belediyenin kazançlarının gerekli ve doğru yerlerde kullanılmasını öncelikli amaç edindiğini düşünüyorum, kendisini bu konuda sorumlu hissediyor. Çeşitli kollarıyla dev bir şirket olan İzmir Büyükşehir’in yaptığı her işten haberdar olmaya çalışıyor.
Sakin konuşuyor, cümleleri sade ve tane tane... Bence daha gür çıkmalı...
***
Sözü özü...
Cemil Tugay bizden biri, İzmirli... Hayat tecrübesini yaşadığı kentin yüreğinden damıtmış...
Ne istediğini biliyor, kentin gelişimi üzerine planlamalarını yapmış,.. Tek istediği sabır... Dev sorunlarıyla Büyükşehir gibi bir şirketi yola getirmek, öyle birkaç günde halledilecek bir mesele değil...
Kimsenin elinde sihirli değnek yok ama bir amaca inanmak var... O da İzmir’i geleceğe sorunsuz taşımak, örnek bir şehir yaratmak...
Başkan Tugay’ın o amacı hayata geçireceğine inanmalı ve kendisine tam destek vermeliyiz.
Biz İzmir’iz, başka yolu yok.