Biraz dış politika…

Gündemin Rusya Ukrayna savaşına odaklanması nedeniyle ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin hamlelerinden sadece Taiwan ziyaretini enine boyuna tartışabildik. Halbuki Taiwan’dan önce Ukrayna sonra da Ermenistan ziyaretleri oldu. Pelosi Yunanistan’a gider mi? Pelosi’nin Taiwan ziyareti Çin’i, Ermenistan ziyareti Azerbaycan’ın tepkisine neden oldu. Çin Taiwan’ı ablukaya alırken her şeye rağmen sağduyulu davrandı. Ermenistan ziyaretinden hemen sonra küçük yoğunluklu bir Azeri-Ermeni savaşı yaşandıysa da Türkiye ve Rusya devreye girerek tarafları yatıştırdılar. Sıra Yunanistan’a gelir mi? Bilinmez. Pelosi gittiği ülke parlamentolarında demokrasiyle yönetilen ülkeleri otokrasi ile yönetilenlere karşı desteklediklerini belirtiyor. Rusya-Ukrayna savaşı… Gelelim Rusya Ukrayna savaşına. Yaklaşık sekiz aydır süren savaş bana İran-Irak savaşını hatırlattı. 1980 de başlayan savaş 8 yıl sürdü ve her iki taraf da milyonlarca ölü ve yaralı verirken, her iki taraf da savaşı kazandıklarını ilan ettiler. Halbuki kazanan yoktu ve olan yoksul ailelerin asker olan çocuklarına ve ailelere olmuştu. İran-ırak savaşında her iki tarafta savaşın son zamanlarında “al sana top” derken, Rusya-Ukrayna savaşında bu “al sana füzeye” evrildi. Olan yine yoksul ailelere, onların evlatlarına ve sivil halka oldu ve oluyor. Bu savaşın Irak savaşından birkaç benzerliği ve farklılığı var tabii ki. Irak ABD’yi arkasına alırken Ukrayna’nin destekçileri ABD, NATO ve Avrupa Birliği ülkeleri. İran veya Irak’tan faklı olarak bu savaşta Rusya şimdilik bazı kazanımlar elde etti. Üzerinde sanayi tesisleri, verimli toprakları, yeraltı zenginlikleri ve nükleer santrali olan dört ili referandumla topraklarına kattı. Donetsk bölgesine saldıran bundan böyle Rusya’ya saldırmış olacak. Bunun yanı sıra doğalgaz, buğday ve gübre kartını kullanarak özellikle AB ülkelerinde enerji, dünyada da buğday ve gübre krizine neden oldu. Önümüzdeki günlerde azalan sıcaklıklar dünyada doğalgaz gereksinimini arttıracak, özellikle Avrupa ülkelerinde halk Rusya’ya uygulanan ambargolara isyan edecek ve sokaklar muhtemelen “ısınamıyoruz” protestolarına şahit olacak. Avrupa’da faşizmin, Güney Amerika’da solun yükselişi… Brezilya’da Lula’nın seçimleri yeniden kazanması sadece Brezilya değil dünyadaki sol parti ve hareketlere yeni bir nefes aldırdı. ABD yandaşı faşist Bolsonaro karşısında yüzde yarım bir farkla seçimi kazanarak Güney Amerika’da barışın ve yoksulların umudu oldu. Böylece sol iktidarların çoğunlukta olduğu Güney Amerika’da kıtanın en büyük nüfus ve ekonomisine sahip ülkesinin bu kervana katılmasını sağlandı. Güney Amerika’da bunlar yaşanırken, Avrupa tam tersine bir hava esiyor. İtalya’da faşist Meloni seçimleri alırken, Fransa’da önümüzdeki seçimi le Pen’in kazanması sürpriz olmamalı. Son seçimde le Pen dışındaki güçler birleşip güç bela Macron’u kazandırmışlardı. Diğer taraftan yıllardır sosyal demokrat hükümetler tarafından yönetilen İsveç’te de dört sağ parti oyların yüzde ellisini alarak iki milletvekili fazla çıkardı. Yabancı düşmanlığı üzerinden güçlenen faşist partiler, Rusya’ya uygulanan ambargo nedeniyle kışın yaşanacak olan ısınma krizi ve yüksek enflasyon ile daha da güçlenecekler. Güçlenen bu sağ ittifaklar da iktidara geldiklerinde muhtemelen ABD’ye karşın Ukrayna’nın arkasından çekilecekler. Böylece dünyada çok kutuplu bir siyasi oluşum süreci hızlanacak, ABD ve AB irtifa kaybedecek. Nokta…   Prof. Dr. Harun Raşit Uysal Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi E mail; [email protected]