Ah eğitim, vah eğitim

NAMIK BUDAK Gecenin ilerleyen saati, Kemal Anadol’un Büyük Ayrılık’ını okuyorum, içimde bir huzursuzluk: Gün içinde yaşadıklarım yazmaya zorluyor beni, okumaya ara vermeli… Sabah yürüyüşümü yaparken Lozan Mübadilleri Derneği’nden gelen mesajla ilkokul öğretmenimin vefat haberi, üzüntüm ve sonrasında ülkemizdeki okullarda verilen eğitim geliyor aklıma, çocukluğumdan bugüne… İlkokul öğretmenimin cenazesindeydim önceki gün, Hüseyin Tuzcu... Bana, bize, Görükle’mize dokunan, bizleri şekillendiren, mütevazı öğretmenim, bilgi kaynağım. Bende çok emeği vardır: “Namık yapar.”, diyerek yüreklendirirdi, bana güvenirdi. Bana mı sade? Tüm köyde emeği vardı. Allah rahmet eylesin, huzur içerisinde yatsın. KÖY ENSTİTÜLERİ CAMİASI Eğitim camiasının çınarları bir bir devriliyor. Kaliteli eğitimciler terk ediyor bizleri birer birer. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Köy Enstitüleri, öğretmen okulları, tek işi eğitim olan insanlar aramızdan ayrılıyor sırasıyla. Kendim de öğretmenlik mesleğini seçtim. Başlangıçta birkaç yıl öğretmenlik yapar, sonrasında bırakırım diye planladığım mesleğimde uzun yıllar çalıştım. Çocuklarımızın hayatlarına dokunmak, bizleri yüreklendirenler gibi, bizler de öğrencilerimizi ileriye götürmek için uzunca yıllar yürüttüm mesleğimi. Cumhuriyetin ilk yıllarından, Köy Enstitüleri geldi aklıma, dünyaya örnek olan bu harika projenin talihsiz bir şekilde sonlandırılması, köy çocuklarının aydınlanmasının sona ermesi. Bununla da kalmayıp köy okullarının birer birer kapatılması… Köylerde yanan ışıkların birer birer söndürülmesi… Bu sürecin devamında yatılı bölge okulları, taşımalı eğitim vb. Burada linç yiyeceğimi bilerek yazıyorum: Her kasabada ışık saçan bir öğretmen ve bu ışığı söndürmeye çalışan bir din adamı vardır. (Bunu ben demiyorum Fransız yazar Victor Hugo söylüyor) Köy okullarından vazgeçilmekle sarı ineği verdik, sonrası geldi dayandı 4+4+4’lere. Bakanlığın isminde “Milli” kelimesi var: Milli Eğitim Bakanlığı, siyaset üstü olmalı, yöneticilerin ideolojileri doğrultusunda politikalara alet olmamalı; ama üzücüdür ki yazboz tahtasına dönmüştür yıllar içerisinde. EĞİTİMDE KALİTE DÜŞTÜ MAALESEF  “Milli” Eğitimimizde son 20 yılda yapılan onlarca sistem değişikliği, çocuklarımızı –maalesef- denetimden uzak din adamlarının eğitim anlayışına terk etti ve bunu bilerek, kasıtlı yaptı. Yapılan düzenlemelerle pedagojik formasyonu olmayan bu güruh, okulların içlerine kadar girmiş, bir kuşağın ışığını arsızca söndürmüştür. Sağda solda yasal mevzuatla desteklenen falanca tarikat ya da filanca cemaatin kurslarına yatılı öğrencilerin gittiği mekânları görmek de zaten sıradanlaştı. Eee o 4+4+4'ler bunun için gelmemiş miydi? Ek işi değil, tek işi eğitim olan öğretmenliğin kalitesi düştü maalesef. Son kalan köy enstitüsü mezunu yaşlı çınarlarımız da birer birer gidiyor. İlk fırsatta bunlardan bir komisyon oluşturulup tekrar bu güzide kurumun bütün illerimizi kapsayacak şekliyle Anadolu'da yaygınlaştırılması elzemdir, diyorum. Koca Çınarlar’ın az da olsa duman tüten közlerinden yeni meşalelerin yanması dileklerimle, enseyi karartmayalım diyorum. Gelecek güzel günlere, aydınlık yarınlara inanıyorum. Kalın sağlıcakla…