Dört günlük su diyeti

Fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı olabilmek ne mutluluk! Stresten uzak, günlerimizi hareketli geçirip bir de üzerine dengeli ve düzenli besleniyorsak ne ala!

Kaybetmeden sağlığımızın kıymetini bilmek, o-hoo, âlâyı vâlâ.

Sağlığımız için yaptıklarımızdan, su diyetinden bahsedeceğiz bu yazımızda. Su diyeti ne demek, niçin ve nasıl yapılır, sorularının cevaplarını aramaya çalışacağız. En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim: Mutlaka doktorunuzun haberi olsun, onun onayıyla yola çıkın.

Dört günlük su diyetinden bahsediyoruz, burada. Yani dört gün aç kalıyoruz, hiçbir şey yemiyoruz, sadece su içebiliyoruz. Peki bunu neden yapıyoruz? Elbette sağlık için. Yılda bir kez yapıp vücudu, sindirim sitemimizi yeni baştan yaratıyoruz, güncel deyimiyle resetliyoruz. Kesinlikle amacımız kilo vermek değil, bunun altını çizelim. Zaten bu süreçte verilen birkaç kilo, üç beş günde geri geliyor, aldanmayalım.

Avcı-toplayıcı atalarımız her gün yemek yemezlerdi. Av bulduklarında bir güzel karınlarını doyurur, bir sonraki ava kadar zorunlu oruç tutarlardı. Bilim insanları, bundan öykünerek yaptıkları araştırmalar sonucunda “dört güne” karar vermişler, bu oruçta. Su orucumuzun gün sayısı buradan geliyor. Üç gün boyunca aç kalan birey dördüncü gün “hayatta kalmak” için son bir gayretle vücutta var olan son enerjisini (ketonları patlatarak) ortaya koyup kazandığı güçle avını yakalar ve de hayatta kalabilmesi için yeniden karnını doyurur. (meraklıları için: Disney+, Limit Yok)

ÜÇ ARKADAŞ UYGULADIK BU DİYETİ

Kendimden hareketle açıklamaya çalışayım: Geçen yıl üç arkadaş uyguladık bu diyeti, bu yıl da tekrar ettik, geçtiğimiz hafta sağlıkla bitirdik. Arkadaşlardan biri, geçen yıl, dördüncü günde büyük bir enerji kazandığını (keton?) ifade etmişti; ama ben ne ilkinde ne bu yılkinde böyle bir fark yaşamadım, fiziksel olarak. Bu yılın etkilerini önümüzdeki günlerde hissederim elbet, ama geçen yıldan bağırsak floramın tamamen değiştiğini buraya not alalım. Diyet boyunca bir saatlik rutin sabah yürüyüşlerimi aksatmadım, biraz halsizlik oldu haliyle; ama avımızı aradık hani bir yerde. İkinci günün akşamında hafif bir baş ağrısı dışında bir sorun olmadı, bol bol suya yüklenildi tabii.

İşin ruhsal kısmına gelince: Doyum ve mutluluk. Bunu sağlık için yapıyorum, uzmanlar sık sık aralıklı oruçtan bahsediyor, sağlıklı yaşam için. O halde ben de bu “su diyetini” iyi ki yaptım, mutluyum, diyorum. Motivasyon, mutluluk yani. Bu süreçte kendimi daha fazla dinleme fırsatı buldum. “Piedra Irmağı’nın Kenarında” çok oturdum, ağlamadım ama düşündüm. Hayatı çok hızlı, planlı yaşıyorum. Biraz daha rahat olmalı, işleri oluruna bırakmalı, çok ölçüp biçmemeli hani insan, dedim. İyi mi ettim, bilemedim. Oruçtan bir gün sonra bir etkinliğe yarım saat geç gittim. Bir şey olmadı, öyle yer de yerinden oynamadı. Bundan sonra ayaklarımızı biraz daha uzatacağıza benziyor. Koy ver gitsin!

Önümüzdeki yıl gene böyle bir diyet yapar mıyım, bilemiyorum. Ben isterim de… Doktor kızım Ezgi, çok fena tavır koydu. Tehlikeli dedi, yapma dedi,  bize baba lazım dedi… Dedi de dedi. Bakalım bakalım ne olacak… Her işin başı sağlık!

Sağlıkla…

Ne zaman adam oluruz…

Beni Türk hekimlerine emanet ediniz, ama Türk hakimlerine asla, cümlesindeki her iki yargının da olumlu olduğunu gördüğümüz zaman…

------------

16.10.2023

Namık Budak

[email protected]