"Yaşarken cehennemden geçmek" buna denir…

Bergen kadın şiddetinin zirve yaptığı bir ülkede bu konuda bugüne değin çekilmiş en etkileyici filmlerden birisi. “Acıların Kadını” olarak hafızalarımıza yer etmiş bir ses sanatçısı. Arabesk müziğin sanatçısı olarak yükselen bir genç kadının sahne arkasındaki yaşamının bu kadar acılı olduğunu şahsen bilmiyordum. Bir kadının, duygusal yanlış seçimlerinden şekillenen şiddet dolu yaşamın benzerini daha kaç kadının şu an yaşadığını düşünmek ve bir şey yapamamak insanı kötü hissettiriyor. Yönetmenliğini Mehmet Binay/M.Caner Alper ikilisinin yaptığı film duygu istismarına çok açık bir hikaye anlatıyor. Sonuçta bir psikopat tarafından hayatta cehennemi yaşayan bir kadın hikayesi var. Şiddet pornografisine dönüştürülür, arka planda sürekli çalan içli müzikle seyirciyi gözyaşı seline gark edebilirdi. Ülke insanının çok sevdiği ağlatan biyografiler sıralamasında da, ön sıralardaki yerini alabilirdi. Senaryoyu kaleme alan Sema Kaygusuz ve Yıldız Bayazıt bize öylesine güçlü ve korkularına meydan okuyarak yürüyen kadın portresi çiziyorlar ki, saygı duyuyoruz. “Zenne” ve “Çekmeceler”’de gerçekçi dillerini ispatlamış yönetmen ikilisi akıcı ve sarkmayan anlatımlarıyla harika bir iş çıkarıyor. Çocukluk yıllarında fazla oyalanmamaları da yerinde olmuş. Yetenekli bir müzisyen olarak konservatuvara kabul edilen gerçek adıyla Belgin daha çocukluktan itibaren talihsizlikler içinde büyür. Mersin’den babasının metresi olduğunu öğrenen annesi Sabahat’la Ankara’ya gelir. Annesi iki göz gecekondularında dikiş dikerek kıt kanaat geçindirir. Sesinin güzelliği daha konservatuvara kabul edilişinde fark edilir ve birincilikle alınır. Hayatında kırılma noktaları ilk olarak babasından kopuşudur. İkincisi ise almak istediği Bergen marka çellonun yüksek fiyatıdır. Bu parayı biriktirebilmek için önce PTT idaresinde çalışmaya başlar. Sonra tabi ki kabiliyeti olduğu şarkı söylemeye karar verir ve bir caz kulübünde annesinden gizlice başlar. Hem de alamadığı çellonun markası olan Bergen takma adıyla. Fark edilmesi uzun sürmez ve Adana’da bir pavyondan teklif alır. Bu arada okul kurallar gereği kulüp şarkıcılığı yapmasını kabul etmez ve okulu bırakmak zorunda kalır. İşte cehennem yolculuğunun başı da bu kent olur. Pavyonda başladığı şantörlük hayatında çevredeki pavyon müdavimi erkekler tarafından fark edilmesi uzun sürmez. Onlardan Halis (Erdal Beşikcioğlu) sahte ince jestleri ve sahiplenen erkek rolleriyle genç kızın aklını çeler ve annesinin karşı çıkmasına karşın yalandan bir nikahla evlenir. İşte sonun başlangıcı budur. Onu eve kapatır ve şarkı söylemesini yasaklar Halis. Hatta annesiyle bile görüşmesini yasaklar, arkadan evde her gün dayak faslı başlar, kapatır. Yüz, göz mor kapısına ziyaretine gelen annesine kapıyı bile açamaz. Çok kereler kaçar Bergen evden. Sonunda gene ona sahiplenme ve sınırsız aşk rollerine kanar, adama geri döner. Baba eksikliği duygusu hayatını kaydırmıştır. İş sonunda yüzüne kezzap atmasına ve gözünün kör olmasına kadar varır. Her bir oyuncu mükemmel performanslarla göz kamaştırıyor. Hele bir Farah Zeynep Abdullah performansı var ki… Her türlü övgüyü ve alkışı hak ediyor. 30 yıllık yaşamda yaptıklarının hakkını veriyor. Karşısında ise kötü adam bu kadar oynanır diyen bir Erdal Beşikçioğlu var. Katıksız bir psikopat olmuş. Yapmacık aşk sözcükleriyle kadınları kandıran, içindeki şiddeti her şekilde ortaya koymaya meyilli bir zorba. Annede Tilbe Saran ise öylesine içten ve koruyucu ki… İnsanın sarılası geliyor. Dansöz Nadire’de Nergis Öztürk feleğin çemberinden geçmiş, doğruları alaycı dille vurgulayan ve varlığıyla havayı yumuşatan tek kişi. “Bergen” kadın şiddeti yüklü toksik erkekliğiyle, gurur duyan bir topluma ayna tutan bir eleştiri sunuyor. Kadın olmanın zorluklarına didaktik anlatıya kaçmadan, karakter ve sosyal derinlikle sondaj yapan bir film. Katilin toplamda 3 ay hapis yatması ise hukuk skandalı değilse nedir ? Filmin gösterimi yaşadığı ilçede mülki amir tarafından yasaklanmış. Buyurun … Kamera arkasında Mirsad Heroviç akıcı ve yerinde açılarıyla muhteşem anlar sunuyor. Mekan, kostüm ve dönem detaylandırmaları kusursuz. Son zamanlarda yapılmış kaliteli ve hikayesiyle de unutulmaz olacak bir film.