Kilise içindeki tutku oyunları

Hollanda asıllı Paul Verhoeven, 82 yaşında ve hala provokatif filmler yapabilecek dinamizm içinde. En son 2016’da Isabelle Hupert ile yaptığı erotik gerilim “Elle” ustanın ne kadar formda olduğunu göstermişti. “Temel İçgüdü-Basic Instict” günlerinden asla uzakta olmadığını bu kez Benedetta ile gösteriyor. Kilise, kör inanç, lezbiyenlik, dini dogmaların ardına sığınmış erkek sapkınlığını harmanladığı bu son filminin bazı çevrelerde öfkeye yol açacağını tahmin etmek zor değil. Nasıl olmasın, bir Meryem Ana heykelciğinin “dildo” olarak kullanılması tutucu Katoliklere neler düşündürür ? 17.yüz yıl İtalya’sı, Pescia’da manastıra 9 yaşında getirilen ve ailesinin hatırı sayılı bir ödeme karşılığı rahibe olması için bıraktığı Benedetta, (Virginie Efira) sık sık İsa üzerine rüyalar görmektedir. Küçüklüğünden başlayan bu rüyaların içeriği tapınmadan, seksüel bir arzuya kadar uzanan yorumlamalara açıktır. Manastırın baş rahibesi Felicita (Charlotte Rampling) yeni öğrencisinin mucize anlatımları ve inancının gerçekliği üzerine şüpheleri vardır. Öykünün gelişimi 18 yıl sonrasına atlıyor ve Benedetta’nın yetişkin kadın olduğu yıllara geliyoruz. Başrahibe ile aralarında çok net olmayan bir gerilim olduğu bellidir. Tecavüzcü babasından kaçarak manastıra sığınan Bartolemea (Daphné Patakia) ile aralarında cinsel bir çekim daha ilk günlerden başlar. Benetta’nın yaşadığı ve çevrediklerin tanık olduğu Stigmata (İsa’nın çarmıha çivilendiği yara ve lekelerin belirmesi)işaretleri bir anda onu manastırın mucizevi ve kutsal rahibesi yapar. Felicita’nın ise koltuğu sallanmaya başlar. Verhoeven ateist olduğunu açıklamasına karşın İncil öykülerinden çok etkilenen, üzerlerine düşünen bir kişi olduğunu da her zaman belirtir. 2009’da “İsa-Bir İnsanın Hikayesi” adlı bir kitap yazar ve İsa’yı tüm dini süslemelerden uzak gerçekçi bir insan olarak tanımlar. Kitabı tabi ki, kendisinden beklenileceği gibi, dindar yalanlarla hesaplaşma şeklindedir. Uzun yıllar boyu filme çekeceği din üzerine aradığı konuyu Arjantin doğumlu, Amerikalı tarihçi Judith. C. Brown’ın “Utanılacak Tutkular-Immodest Acts” adlı romanında bulur. Adı İncil’de yazılmış bir metinden alıntı olan roman Benedetta’nın gerçek yaşamından esinlenerek yazılmış. “Elle” filminde birlikte çalıştığı senarist David Birke ile kolları sıvar ve öyküyü tipik Verhoeven filmi normlarına sokar. Pornografi sınırlarını zorlamak Verhoeven içinb asla zor olmadı. Kamera arkasında kadın yönetmen Jeanne Lapoirie iç ve dış mekan çekimlerde harika karelere imzasını atmış. Benedetta ve Bartolemea arasındaki yakın plan sevişme sahneleri pornografik sınırda yorumlanabilecek şiddette. Lapoirie bu çetrefil sahnelere ışık ve kamera açılarıyla muhteşem estetik bir dokunuş getirmiş. Oyunculuk açısından zor bir dönem filmi Benedetta. Belçikalı oyuncu Virginia Efira, Benedetta’nın cesur ve karanlık karakterini müthiş bir performansla yorumluyor. Keza Yunan asıllı Daphné Patakia’da harika. Kendisini “Aman Doktor” filminden hatırlıyoruz. Charlotte Rampling, Lambert Wilson, Olivier Rabourdin, Hervé Pierre gibi kıdemli oyuncular kendilerinden beklediğimiz olgun oyunculuklarını sergiliyorlar. Verhoeven anlatımında baştan sona gerilimini koruyor. Benedetta’nın yaptıklarının mucize mi, yoksa aldatmaca mı olduğu konusuna açılım getirmeden seyircinin kafasını karıştırmayı da başarıyor. Veba salgını sahneleriyle de Korona günlerine bir paralellik kurduğu kesin. Bu yıl üzerinde en çok konuşulacak filmlerden olan Benedetta ilk sahnesinden itibaren seyirciyi etkilemeyi başarıyor.