Beden şiddetinin varacağı son nokta 

“Titane” sinema için farklı bir deneyim ortaya koyuyor. Bilinç altının köşelerinde bir yere sıkışmış ancak kabuslarda olabilecek bir yaşam formunu görselleştiriyor. Böylesine ekstrem beden deformasyonunu, akışkan cinselliği düşünmek ve üstüne sinema diline uyarlamak, hem zor hem de cesaret isteyen bir iş. Makine ve insan bedeni eşleşmesini anlaşılır kılmak, zorluk derecesi yüksek bir yazım ve yönetmenlik deneyimi. Kadın yönetmen Julia Ducournau bu zor işin altından başarıyla kalkmış gibi..  Cannes gibi sinema anlayışı, sanatsal değer yargıları yüksek bir festivalden Altın Palmiye ödülüyle döndü. Yine ilk gösterimi Cannes’da gerçekleşmiş olan bir önceki filmi “Raw-Kuduz” ile insan içinde gizli yamyamlık güdüsünü bir okul atmosferinde işlemişti. Görsellikte beden dehşetini göstermekten asla imtina etmeyen bir isim Ducournau. Beden deformasyonları, kan , beden sıvılarını açıklıkla gösterdiği sekansların muhafazakar izleyici kitlesinin tepkilerine hedef olması normal karşılanabilir. Bazı sahnelere bakmak, hazmetmek gerçekten zor. Beden deformasyonları, teknolojinin insan bedeniyle eşleşmesi üzerine en etkileyici örnekleri Cronenberg’in “Çarpışma-Crash”, “Videodrome”, “Existens” filmlerinden anımsıyoruz. Ducarnau bu kez bir adım öteye geçiyor ve Cadillac marka bir arabadan hamile kalan bir kadın bedenini izletiyor. İlk başta küçük yaşlardaki Alexia ile tanıştırıp, onu anlamamızı istiyor Ducarnau. Geçirdiği bir trafik kazası sonrası, beynine titanyumdan mamul metal parçası takıldığını görürüz. Ailesiyle ilişkisinde sevgi ve sıcaklık eksiktir. Hatta geçirdiği trafik kazası babasının bir anlık öfkesinin sonucudur. Uzun tek plan bir çekimle Alexia’nın büyüdüğünü ve başarılı bir dansçı olduğunu görürüz. Oto fuarlarında parlak, çekici renklerdeki otomobiller üzerinde seksi danslar yapmasıyla da hatırı sayılır bir üne kavuşmuştur. Bu seksi dansların altında başka bir sır da gizlidir. Çifte kişilikli bir yaşamı vardır ; dansçı ve seri katil. Kendisine bedensel dürtüyle yaklaşan erkekleri gözünü kırpmadan vahşice öldürür. Kelimelerden çok beden dilinin devreye girdiği ilk bölümde, dans sekansları çok şeyi anlatıyor. Seyirci ve Alexia arasındaki bağı kurmaya çalışan dans sekansları tamamen yönetmenin isteği doğrultusunda gelişiyor. Dansın ve ritmin kendini vurgulama ve anlatma dili olduğunu fark ediyoruz. Bu bölümlerde seyirci kadın şiddetinin vahşiliği ve soğukkanlılığı karşısında şaşırıyor. Alexia canavarlaşıyor, seyirciden uzaklaşıyor. İkinci bölüm ise tamamen farklı bir akış içine giriyor. Mitolojiden alınmış ve adını filme veren Titan varlığı üzerinden bedensel değişim yaşıyor Alexia. Titanlar cinselliği muallak olan mitolojik bedenlerdir. Alexia’da bir erkek çocuğu yerine geçerek Adrien adını alıyor. Koruması altına girdiği itfaiye şefi Vincent onu kaybettiği oğlu yerine koyuyor ve erkek çocuğu gibi davranıyor. Koşulsuz bir sevginin ortaya çıkardığı, cinsiyetsiz bir sevgi doğuyor. Adrien olabilmek için hamile karnını sıkı sıkıya bandajlıyor Alexia. Burnunu kırarak bedensel deformasyonu sürdürüyor. Önce polisten kaçamk için sanılan cinsiyet değişiminin aslında sevgi ve baba arayışından olduğunu anlıyoruz. Akışkan cinsellik deneyimi finale dek sürüyor. Finalde gelen doğumla ortaya çıkan gelecekle ilgili yeni sorular yanıtsız kalıyor. Baba figürü olan Vincent’le arasındaki bağ gerçek bir sevgi mi yoksa sığınma ihtiyacı mı ? Bu yoruma açık soruda benim düşüncem bence her ikisi de. Yönetmen bunun adını koşulsuz sevgi olarak koyuyor. Alexia/Adrien rollerinde karşımıza çıkan Agathe Roussel sıra dışı karakterinde, olağanüstü bir performans sunuyor. İlk kez uzun metrajda oynayan oyuncu bir yıl süreyle sıkı bir çalışma sonucu hazırlanmış rolüne. Beden dili kadar psikolojik açıdan da oyuncuyu zorlayacak bir karakter. “Killing Eve” dizisindeki Villanelle karakterinden de şiddet anlamında esintiler var. Vincent Lindon’da arıza bir karakterde parlıyor. Rahatsız edici yanlarını bir kenara koyacak olursak aslında ortada görsellik ve stil olarak iyi bir yönetmenlik çalışması var. Sıra dışı, hazmetmesi zor bir film. Cannes’da ödül kazanması kimseyi aldatmasın. İzlenip üzerine düşünülecek filmlerden. Meraklısına…