Yıldız çarparsa çarpsın, aman bize neee?

Hüseyin Rahmi Gürpınar daha 1912 yılında yazdığı “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç”, dünyaya çarpacak ve yok edecek Halley kuyruklu yıldızının memleket genelinde yarattığı etkiyi anlattığı edebiyatımızın en mizahı eserleri arasında gelir. Çarpacak mıdır ? Çarparsa ne zaman çarpar ? İrfan ve Feriha aşkı izdivaçla sonlanacak mıdır ? “Don’t Look Up” tam bu noktadan başlayarak kara mizahın ve hicvin dibine vuran modern zaman masalı anlatıyor. İki bilim insanının Dr. Randall McCay (Leonardo DiCaprio) ve Kate Dibiasky (Jennifer Lawrence)  bir kuyruklu yıldızın dünyaya yaklaştığını ve 6 ay içinde çarpacağını keşfetmesi ve bunu önce ülke başkanına duyurmaları, tüm politik ve sosyal  paradigmaları sallıyor. Başkan Orlean (Maryl Streep) ve torpilli genel sekreter oğlu Jason (Jason Hill) bunu politik bir kazanca dönüştürmek için hemen senaryolara girişirler. Kısa sürede devreye giren Steve Jobb/Elon Musk harmanı iletişim şirketi dehasını canlandıran Peter Isherwell (Mark Rylance)olayları akışını başka yöne çeker. Kuyruklu yıldızın çarpması sonucu dünyaya geride bırakacağı maden ve mineral gibi zenginliklerin insanlığın geleceğini kurtaracağını söylemesiyle kamplar ikiye ayrılır. Daha zenginleşecek zenginler ve arada kaynayıp gidecek fakir veya orta halliler arasında huzursuzluklar başlar. Olayın medya ayağına ise sulu, zırtlak program sunucuları Brie (Cate Blanchett) ve Jack (Tyler Perry) devreye girince işler iyice çığırından çıkar. Üzerine eklenen, her yerde, her şeye müdahil muhafazakar politikacı tiplemesinin söylemleri kampları arttırır. Her karakter ve söylem insanlık aleminin evrensel salaklığını yansıtıyor. Yönetmen Adam McCay bir önceki filmi “The Big Shoot”’ı çağrıştıran hızlı geçişli, sosyal medya iletişimlerini bolca ekrana yansıtan aktif bir kurgu sunuyor. İki yıl önce çevrimi biten film beyazperde yerine Netflix tarafından gösterime girmesi aniden ortaya çıkan pandeminin eseri. Pandemi ve çarpacak kuyruklu yıldız arasındaki benzerliklerin ortaya çıkaracağı psikoloji tartışılmış. Filme gelince esasında fazla da ciddiye alınacak bir karakter yok gibi. Hepsi dibine kadar abartılmış karton tiplemeler. Bir Amerika Başkanı bu kadar mı sorumsuz ve yüzeysel olur ? Veya teknoloji devinin gözü kazanç peşinde bu kadar kararmış olabilir ? Sonuçta hiciv olarak abartıdan ödün vermeyen bir film. Oyunculukların birbirinden iyi olması izleme için en önemli motivasyon. DiCaprio sürekli antidepresan saatini düşünen, elleri nemli bilim adamında veya agresif davranışlı kızıl lakaplı, astronomi öğrencisi Dibiasky’de Lawrence ilgiyi sürekli ayakta tutuyor. Kamera arkasında Linus Sandgren etkileyici bir görsellik sunuyor. Kafasındaki peruk ve karakter yorumlamasıyla zor tanınan Mark Rylance’ın da çok iyi olduğunu belirtmek lazım. Sonuçta gerçekten böyle bir olay olacak olsa, biz ne yapardık diye düşünsek iyi olur. Artık devir beklenmedik olaylar devri. Mc Cay senaryosunda insanlığı kurtaracak tek unsurun bilim olduğunu fakat bunu kimse işine gelmediği için umursamıyor diyor. Dr. Emin Yeginboy