Okan Baba

Sevgilerin, dostlukların, dayanışmanın   ‘’haksızlıkların zorlukların’’   gölgesinde yaşandığını öğretmiştir   öncelikle bizlere…   Onurlu insanların mutlaka var   olma öykülerine   de sahip bulunduğunu…   Umut kavgasının hep sürdüğünü,   nefeslendiğimiz sürece umudun varlığını   -bıkmadan usanmadan-   paylaşmıştır sevdikleriyle, sevenleriyle...   Tarık Dursun K’nın ‘’Bizimkisi Zor Zanaat’’ dediği   gazeteciliği   “bir ömür” sürdürendir Okan Yüksel   Yazardır…   Ozandır!..   Kavgada asla bayrağı yere düşürmemiş,   o kavganın haricine düşmemiş bir yiğit 68’lidir!   (İzmir 68'liler Birliği Başkanlığı'nı onurla sürdürendir.)   ‘’Ya insanda yürek dediğin taştan olacak   yahut da dehşetli namuslu olacak yüreğin.   Bizimkisi taştan değil çok şükür fakat namuslu’’   sıklıkla kullandığı   Nâzım Baba sözüdür.   O Nâzım Baba ki, Usta’yı şiire sevdalandırandır.   ‘’Edebiyatın Kaptanı’’   Attilâ İlhan’ın   Demokrat İzmir   Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü   yıllarından yol arkadaşıdır da!   Gazeteciliğin; emekliliği olmayan tek meslek olduğunu   -her platformda- savunmuştur.   Kurşun da bomba da yemiş, zulmü de yaşamıştır egemenlerden.   Asla baş eğmemiş, hep kafa tutan olmuştur.   ‘’Viva La Muerta-Yaşasın Ölüm’’ şarkısını   söyleyenlere; ‘’cihan parçam’’ diye tanımladığı   dostlarıyla ‘’Gracias A La Vida-Hayata Teşekkürler’’ şarkısını söylemiştir.   Kanseri -raunt raunt- yenen adamdır.   ‘’Yo Vuelvo-Gene Geleceğim’’ demiştir,   çıkıp gelmiştir kavga meydanına.   O; Okan Yüksel…   O; Kilisli Okan…   O; Meslek Ustam…   O; Okan Babam!..   Yüzü; insana, adamlara, sevgiye, doğaya dönük adam!   Kin değil sevgiyle yürüyen adam!   Mottosu;   "Hayatı paylaşmak"tır...   İyiliği, güzelliği, gerçeğe çıkan yolu arayan adamdır!   Yüreğinden, kanından kopup gelen ‘’Merhaba’’ ile özdeşleşmiştir.   Bazı insanlar otların balıkların yıldızların adını ezbere sayarken,   o -Büyük Şair gibi- ayrılıkları, hasretleri bilmiştir.   Deniz’i de vardır   Ateş’i, Su’yu da!   En sevdiği renk; mavidir!   ‘’Neden’’ diye sorarsanız Edip Cansever ile yanıt verir.   ‘’Bir renk değildir mavi huydur bende!’’       **   Ziyaret ettim Usta'yı evinde...   Arşivinde çalışıyordu.   Yeni projesi, en büyük ideali   Futbol Müzesi'ni hayata geçirebilmek için!   Nazım Baba'dan,   Can Yücel'den, Melih Cevdet Anday'dan, Ahmed Arif'ten şiirler okudu, Goethe'den, A.Einstein'dan anekdotlar anlattı.   Ve bir Enver Gökçe şiiriyle uğurladı beni;   "Bugün görüş günümüz   Dost kardeş bir arada   Telden tele   Mendil salla el salla   Merhaba   Atilla Oğlum Merhaba!"   Ben de   Mevlana dizeleriyle karşılık verdim   Ustam'a, Babam'a;   ‘’Sevgide güneş gibisin/ Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibisin/   Hataları örtmede gece gibisin/ Tevazuda toprak gibisin/   Öfkede ölü gibisin’’ Okan Babam…   Ustam!   Bin Yıllık Dostluğa temel attık seninle;   tam 40 yıl önce!..   Atilla Köprülüoğlu