Bu fotoğraf halka umut veriyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, yerel mahkeme ‘siyasi yasak’ kararı alınca, İYİ Parti lideri Meral Akşener soluğu, İmamoğlu’nun yanında aldı. İmamoğlu başkan seçildiği günden bu yana, her konuda kendisine destek veren Akşener, bununla da kalmadı, ziyaret sırasında başkana makamında dostça sarıldı, kucakladı onu kameraların önünde... Hiç sakınmadan, “bizimkiler ne der” demeden... İnanmışlığın, güvenin simgesi bu... Hangi partiden olursa olsun, ülkesine hizmet veren bir insana değer vermenin özgüveni... Biri ülkücü gelenekten gelen başarılı bir lider, diğeri sosyal demokrat kimliği olan etkili bir başkan... Bu, gençliği ölümüne siyasi kavgalarla geçen bizim kuşağa “inanılmaz’ gelse de, bu ülkede geleceğin dostça inşa edileceğinin bir kanıtı aslında... Türkiye’yi gerileten sağ-sol kavgalarıyla ümitsizliğe düşen, günümüzde ise kumpaslarla bunalan vatan evlatlarına umut vaat eden bir fotoğraf bu... O yıllarda yaşanan zorlukları bilen, bunu tersine çevirmek isteyen o kuşaktan gelen politikacıların barışa değer vermesi bu... Yalın, iddiasız ancak hepimizin özlediği sevgiyi simgeleyen bir anı... **** İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu sarsan ancak direncini güçlendiren bu hukuksuz kararı kimse içine sindiremedi.. Hatta iktidar mensuplarını da tedirgin etti. Çünkü Saraçhane’deki miting gösteriyor ki, geleceğin liderini selamlıyor Türk halkı... Ekrem İmamoğlu, “Benim Gençliğim Var” dedikçe, halk yürekten alkışladı onu... Vatandaş, İmamoğlu’nda geleceğini görüyor çünkü... Geçmişte benzer mağduriyeti yaşayan AKP Lideri Tayyip Erdoğan’a verdiği sonsuz güven duygusunu, şimdi Ekrem İmamoğlu’na yaşatıyor. Görüntülerde arka planda kalıyor ancak Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Hanımı da bu karar oldukça üzmüş... Çünkü eşinin nasıl çalıştığına, vatan sevgisine, halkı sıcacık kucaklamasına tanık... “Bu nasıl olur” diye sormuştur içinden... Tüm üzüntüsü yüreğinden yüzüne yansımış... Haklı... Ancak unutmamalı ki, eşi Ekrem İmamoğlu tuttuğunu koparan bir isim... Savaşçı kimliğiyle bu işin peşini bırakmayacak. Türkiye’nin geleceğine damga vuracak genç kuşak siyasi temsilcilerden biri o... Hiçbir güç onun ilerleyişini durduramaz. İster politik, ister hukuki ne kadar engellense de... *** İYİ Parti Lideri Meral Akşener de, politik alanda son yıllarda yaptığı çıkışlarla, başarılı bir sınav veriyor. Söylemleri ses getiriyor, hayranlarını günbegün artırıyor, partisini büyüyor. Politik savaşçı kimliği bir yana, anaç tavrı da takdir görüyor. Çünkü o da 90’lı yılların kaos ortamından, yapılan hatalardan kendisine ders çıkardı. Ekrem İmamoğlu’na verdiği güven, vefa duygusu ve siyasi dostluğu bunun işareti... CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, iktidarın İYİ Parti’yi Meclis’e sokmamak için yarattığı kaos ortamında, uzattığı dost eli, hiçbir zaman bırakmadı. Takdir etti, basın karşısında bunu sık sık yineledi. Ancak siyasi fikirlerinden ödün vermeden yaptı bunu... Kılıçdaroğlu ile kurduğu dostça diyaloğa hiç ihanet etmedi. AKP Lideri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘bize katıl’ tekliflerini elinin tersiyle itti, doğru bildiği yoldan hiç sapmadı. Kılıçdaroğlu ile birlikte kurduğu ‘Altılı Masa’yla topluma güven aşıladı, ‘siyaseten yapılamaz’ denilen partiler arası güçlü bir dayanışmanın temelini attı.. Meral Akşener ve partisi, artık merkez sağ seçmenin en güçlü adayı... *** CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu mütevazi, barışçı bir kimlik.. Çevresindeki insanlara güven duyan, onlarla birlikte hareket eden, ‘Hak, hukuk, adalet’ söylemi ve yürüyüşüyle siyasi tarihimize geçmiş başarılı, zeki bir politikacı.. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’nin başında, üstlendiği sorumluluğun bilincinde, vatan sevgisi her şeyin üstünde tutan ‘adaletli’ bir siyasetçi... Bence Bülent Ecevit’ten sonra, ‘kavgasız da politika olur’ anlayışının günümüzdeki en etkin temsilcisi... Bu yoldan onca eleştiriye karşın hiç sapmadı. ‘Yumruğunu masaya vur’ dediler yapmadı, halkla diyaloğu seçti. Vatandaşla işin doğrusunu paylaştı. Seçimlerde defalarca yenildi ama vazgeçmedi. Yaşama özgürlüğü elinden alındı, ‘her şey vatan için’ dedi, mücadeleyi bırakmadı. Hataları da oldu sevapları da... Ama hep umut verdi. Siyasi yaşamda attığı barışçı adımlarla, sağ partilerle güçlü işbirliği oluşturdu. İYİ Parti Lideri Akşener’i hiç yalnız bırakmadı. İlçe belediye başkanlarıyla elde ettiği yerel seçim zaferi, onun politik dehasıdır. Türk siyasi mucizesi ‘Altılı Masa’ onun çabalarının ürünüdür. Türkiye’nin siyasi hayatında krize yol açacak İYİ Parti’nin Meclis’e girmesini engelleyen hareketi usta bir manevrayla kaldıran, Meral Akşener’in yolunu açan odur. Kemal Kılıçdaroğlu’nu ister sevin, ister sevmeyin. Ortada somut bir gerçek var. CHP Lideri, son 5 yılda ses getiren politik hamleleriyle önümüzdeki seçimde muhalefetin başkan adayı olmayı sonuna kadar hak ediyor. ‘Tayyip Erdoğan karşısında kazanamaz’ iddiası,  önceki seçimlerde aldığı sonuçlarla değerlendiriliyor. Ancak bu kez durum farklı... Kılıçdaroğlu daha bilinçli hareket ediyor, halkın ona karşı güven duygusu gün geçtikçe artıyor. Ülkemizde ‘kavgacı siyasete ve ayrımcılığa son’ seslerinin güçlendiği günümüzde ‘uzlaşmacı’ kesimin lideri o... AKP Lideri Tayyip Erdoğan’ın, en önemli rakibi gördüğü Ekrem İmamoğlu’nu saf dışı bırakma hamlesiyle bence şansı daha da arttı Kılıçdaroğlu’nun... Erdoğan’ın, ‘Kılıçdaroğlu benim için daha kolay rakip’ diyerek bu operasyonu göze aldığı söylense de, bu kez işi hiç de kolay değil... Kimi zaman hatalı çıkışları da olsa Kılıçdaroğlu politik birikimleriyle kendine zafere götürecek yolları döşüyor. Ancak eksiği var, yaptıklarını tek tek seçmene anlatmalı... Çünkü özellikle, yurt dışından rehber edindiği danışmanlarıyla kuracağı ‘Yeni Türkiye’yi ve neler yapmak istediğini halka net bir şekilde anlatamazsa, sonuç hüsran olur. Sayın Kılıçdaroğlu’na bir önerim de, sadece sağ partilerle değil, sol partilerle de güçlü bir işbirliği kurması... Altılı Masa’da siyaseten yalnız kalıyor Kemal Bey... Bu dostluk sağ seçmen sayısını artırırken, sol yerinde sayıyor. Geçmişin hatalarından ders alıp solda da birlik sağlanmalı... Çünkü oradan da, ağzı laf yapan müthiş mücadeleci genç nesil politikacılar geliyor. Adil yaşam savaşı veren bu isimlerle birlikte, politikaya  ‘Siz sadece ülkeyi doğru yönetin, kavga etmeyin, geleceğimizi bize bırakın, engellemeyin’ diye bakan ilk kez oy kullanacak “Z kuşağı” gençler, Kılıçdaroğlu’nu zirveye taşıyabilir. Zira CHP’li gençler kapı kapı dolaşıyor. Daha geçen gün biri geldi kapıma, broşür uzattı ve ‘değişim” için CHP’ye oy istedi. Sevimli, sıcak çocuklar... Bu adımlar, anketlerde yer alıyor mu bilmem ama CHP’ye itici güç vereceği kesin. *** İktidar kanadına gelince... AKP Lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yine şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıyor. Bir nevi siyaset mühendisliği yapıyor. 20 yıldır iktidarda, ne badireler atlattı, ayak oyunlarını en iyi o bilir. Şöyle ki; En yakın rakiplerinden biri olan Ekrem İmamoğlu hakkında ilk adımı attı, beklemeye geçti. Çünkü ‘Altılı Masa’ henüz siyaset yasak kararı kesinleşmemiş İmamoğlu’nu aday gösterirse, istinaf ya da Yargıtay’da, İmamoğlu’nun siyasi yaşamına son vermeyi hızlandıracak. Kılıçdaroğlu’nun önünü açtığı iddiaları var... Olabilir, siyaset bu, Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu seçimde tekrar yeneceğini düşünmüş olabilir... Bunu yaparken Altılı Masa’nın huzurunu bozmak istemiş de olabilir.  Zira bu muhalefet grubunu yakından izliyor bence... Hatta gruba ajan bile sokmuş olması mümkün... Erdoğan’ın Ekrem İmamoğlu hamlesini hatalı bulanlar da var. AKP içinde de bu karar sorgulanıyor. “Başımıza mağdur yarattı” diyenler çoğunlukta... Ters köşe yapmak istemiş de olabilir... Yani İmamoğlu’nu mağdur duruma getirerek, Kılıçdaroğlu’nun siyasi yaşamını bitirme gayreti de olası... Seçenek çok, ayrıntı da... Ancak, Erdoğan’ın gündem değiştirme ustası olduğu da bir gerçek... Günlerdir konuşulan ve AKP’yi bir hayli yıpratan 6 yaşındaki çocuğun istismarı tartışmaları birden kesildi. Şimdi medya, Erdoğan’ı seçim manevrasını konuşuyor ve Ekrem İmamoğlu’nun geleceğini... Tayyip Erdoğan’ın bu atağının nasıl sonuç vereceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bundan sonra mühür, halkın seçiminde... Devlet aygıtı halkın tercihlerine sık sık ayar getiren ‘Türk tipi başkanlık’ sistemi yerine, çoğulcu demokrasiden yana tavır koyarsa, değişim kaçınılmaz görünüyor. --- Hürol Dağdelen [email protected]