Nice 79 yıllara Erkin Baba

"Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah Biri biterken öbürü de başlar vermesin allah Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım allah Yok mu çaresi dostlar fesupanallah   Alemin keyfi yerinde yine maşallah Bize de bir gün kader güler güler inşallah Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım allah Yok mu çaresi dostlar fesupanallah"   ** "Fesupanallah"... En çok bilinen... Modası asla geçmemiş, geçmez bir Erkin Koray şarkısıdır.. Onunla özdeşleşmiştir! Anadolu Rock'ın Baba sanatçısı Erkin Koray, "Fesupanallah"ı nasıl yazıp bestelediğini verdiği bir röportajda  şöyle anlatır; "Bir mesajı olmalıdır. İçinde 'ince kıyım' bir şeyleri mutlaka olmalıdır. Dışarıdan baktığınız zaman başka, içine girdiğiniz zaman başka görünmelidir. Fesuphanallah'ın sözleri, başladıktan bir süre sonra bir gece henüz tam uykuya dalmamışken, geri kalan kısmı tamamlanan sözler idi. Kaçırmamak için yataktan kalkıp kaleme aldım mecburen..."   ** Erkin Koray, 62 yıldır müzik yapıyor. Dile kolay, bir ömür sahne yaşamı... "Yaradılıştan rock'çıyım, Türkiye'nin ilk rock'çısıyım, son rock'çısı da ben olacağım' demiştir!..   ** O, "Bir o yana/ bir bu yana yanma" der "Şaşkın''da. O , "Esterabim''dir! O, Yalnızlar Rıhtımı"dır. O, "Körolası Çöpçüler/Aşkımı süpürmüşler"i söyler... "Yalnızlar Rıhtımı" muhteşemdir... "Öyle bir geçer zaman ki/Dediğim aynıyla vaki"si dillerde marştır!.. "Arapsaçı", "Anma Arkadaş ", "Gönül Salıncağı" ile.. "Komşu Kızı "Sevince" "Yağmur", "Cemalım" "İllaki" "Züleyha" "Hey Gidi Koca Dünya" "Eyvah" "Akrebin Gözleri "Gökteki Yıldızlar" "Gün ola harman" ile de!.. Yıllarca müzik listelerindeki hit olmuş bestelerin sahibidir.   ** Bakın kendisine "Erkin Baba" diye hitap edilmesini nasıl yorumluyor? "Hoşuma gidiyor. O benim için bir şereftir, gerçekten çok mutluyum. Bulunmaz bir şey bu, daha başka da bir dileğim yok."   **   Babasının öldüğü gün, Istanbul'da Fitaş Sineması’nda konseri vardır. Sahneye çıkmadan önce, o gün babasını kaybettiği, buna rağmen konsere çıkacağı anons edilir. Bir rock konserinde olması gereken bağırış çağırışlar kesilmiş, sadece şarkılarının sonunda alkışlanır Erkin Koray Sanki klasik müzik konseri gibi! Garip bir durumdur. Hayranları saygı göstermişlerdir. Annesinin vefatı da yine bir konser gününe rastlar. Kader mi ne...   ** İlk uzun saçlı müzik insanıdır. Merhum Gazeteci Arda Uskan'a anlatıyor Erkin Baba; " Türkiye’nin en sert yerinde böyle dolaştım ben. Ama çok belâ geldi başıma. Sokak kavgasında kendimi hep savundum ve kaçmadığım için çok hırpalandım. Bir gün 5 kişi takıldı peşime. Önce kaçıyormuş gibi yapıp, ilk yaklaşana vurup yine kaçıyordum. Gerilla taktiği gibi... En matrağı da şu oldu. Sonunda polisler yetişti, hep birlikte karakola gittik. Beşi birden, 'Bizi dövdü,' diye şikâyetçi oldular. Komiser bir onlara bir bana baktı. 'Beşiniz birden bundan mı dayak yediniz ulan?' dedi. Bir sopa da karakolda yediler."   ** Bir soru Erkin Baba'ya; "Sizin yaşıtlarınız bir bir gidiyor diğer tarafa. O zaman ne düşünüyorsunuz?" Yanıtı; "Onlar erken gidiyorlar ama. Benim vaktim var daha. Özellikle, Barış Manço ve Cem Karaca çok erken gitti. Şu yaş diye limit koymayayım ama inşallah uzun yaşarım. İki kere inşallah diyelim. Biri benim, biri ülke için. Ben lâzımım bu memlekete. Onlar olsa daha iyi olurdu. O kuşaklardan tek kaldım. Yalnız hissediyorum."   ** Kitap da yazmıştır. Adı da "Mezarlık Gülleri"dir. O kitaba adını vermiş bölümü alıntılayalım   "Adamın biri vasiyet etmiş: 'Ben ölünce', demiş, 'mezarımın üzerine gonca güller dikin. Onları, açıp ta olgun birer gül haline gelinceye kadar başından hiç ayrılmadan sulayın. Sonra çekilin ve kendi hallerine, doğa'nın kucağına bırakın'. Sevenleri adamın bu vasiyetini tutmuşlar. Öldükten sonra mezarının üzerine her renkten gonca gül dikmişler. Ve bu gülleri de, gece gündüz başında sırayla nöbet tutarak sulamışlar. Sonra vasiyete uyarak, güller tamamen açıp olgunlaşınca sulamayı kesip, kendisine son bir 'Allahaısmarladık' deyip mezarının başından ayrılmışlar. Gün geçmiş, mevsim gelmiş, yağmur yağmış, dökülen gül yaprakları sularla birlikte mezarın topraklarına karışmışlar. Öyle ki, bu sular, güllerin yaprak ve köklerindeki bütün özleri derinlere taşımışlar, taa adamın vücudunu sarıp içine karışıncaya kadar... Sonra, ilkbahar gelmiş."   ** Uzun saçlarıyla... Yüksek topuklu çizmeleriyle, kalın tokalı kemerleriyle... Gitarı rahat çalmak için uzattığı tırnaklarıyla... Dillerdeki birbirinden güzel anlamlı besteleriyle... Sahnede... Sıra dışı bir efsanedir o!   ** Yapraklara dallara, Yeşillere allara, Nice Yıllara Erkin Baba, Nice 79 Yıllara...