AB ilerleme raporunda Türkiye’deki gıda güvenliği ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunda önemli uyarı

Avrupa komisyonu tarafından hazırlanan 2020 Türkiye raporunda tarım ve kırsal kalkınma bölümünde kabaca aşağıda yorumlarıyla birlikte sunacağım görüşlere yer verilmiş. Avrupa Komisyonu 1998 yılından itibaren aday ülkelerin Kopenhag kriterlerine uyum konusunda kaydettiği gelişmeleri yıllık olarak değerlendiren raporlar yayımlıyor. Söz konusu raporlar 2016 yılına kadar “İlerleme Raporu”, sonrasında ise “Ülke Raporu” olarak adlandırılıyor. Ancak bu raporlar sadece komisyonunun görüş ve değerlendirmelerini yansıtan tek taraflı belgeler. On ikinci fasılda gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikaları ve gıda maddesi üretimine ilişkin konular ele alınıyor. Olumlu yanlar… Öncelikle raporda olumlu olan konuları ele alalım. Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikası alanında hazırlıklarının belirli bir seviyeye geldiği, geçtiğimiz yıl, hayvan refahı ve gıda güvenliği mevzuatına yönelik yürütme kapasitesine ilişkin kısmi de olsa bazı ilerlemeler olduğu kaydediliyor. Yine genel gıda güvenliği konularında AB müktesebatına uyum sağlanması ve müktesebatın uygulanması hususunda sınırlı ilerleme kaydedildiği de ifade ediliyor. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların kimliklendirilmesine ve kayıt altına alınmasına devam edildiği. elektronik kimlik sisteminin sığırları da kapsayacak şekilde genişletildiği anlatılıyor. Türkiye’nin hayvan hastalıklarına karşı mücadelesine devam ettiği, yoğun aşılamanın neticesinde şap hastalığı mihrakı azalttığı, hayvan hareketlerine yönelik sıkı kontrollerin uygulanması neticesinde, Bulgaristan ve Yunanistan sınırındaki batı bölgesi, şap hastalığından aşılı ari bölge olarak kalmaya devam ettiği belirtiliyor. Bilimsel amaçlarla kullanılan sucul omurgalı hayvanların refahı ve korunmasına ilişkin bir yönetmeliğinin de yayınlandığı ifade ediliyor. Bunların yanı sıra Türkiye’nin gıda, yem ve hayvansal yan ürünlerin piyasaya arzı konularındaki eğitim, denetim ve seksen altı izleme programlarını uygulamaya devam ettiği, resmi kontrollere yönelik idari kapasitesini geliştirdiği, bitki sağlığı politikası konusunda bazı ilerlemeler kaydedildiği yazılıyor. Olumsuzlara gelirsek… Gıda işletmelerinin ilgili AB standartlarını karşılayacak şekilde henüz geliştirilemediği, gelecek yıl gıda işletmelerini AB standartlarını karşılayacak şekilde geliştirmesi, gerektiği belirtiliyor. Türkiye, veterinerlik politikasını AB müktesebatı ile tam olarak uyumlaştıramadığı, hayvanların nakilleri sırasında refahı ve korunmasına ilişkin mevzuatın uygulanmasına henüz başlamadığı ve bu alanda AB müktesebatının tam olarak uygulanması için daha fazla yapısal ve idari çalışmaya gereksinim duyduğu belirleniyor. Tarımsal gıda işletmeleri için ulusal bir modernizasyon planı oluşturulması konusunda ilerleme kaydedilmediği, gıda işletmelerinin kayıt altına alınmasına ve onaylanmasına yönelik yeni kuralların uygulanması konusunda hâlâ kayda değer çalışmalara ihtiyaç duyulduğu işaret ediliyor. Raporda hayvansal yan ürünler konusunda da hâlâ kayda değer çalışmalara ihtiyaç duyulduğu, yem ile ilgili özel kurallar konusunda ilerlemelerin hala sınırlı olduğu, yeni gıdalar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusunda uyum henüz sağlanmadığı ifade ediliyor. Aslında bunları AB için değil kendimiz için yapmalıyız…     Prof. Dr. Harun Raşit Uysal Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi [email protected]