Gelininiz oğlunuzu aldattı, ne yaparsınız? İzmir’de yaşanan ibret dolu olay

İzmir’e 1989’da Konya’dan gelen bir ailenin yaşadıklarını anlatacağım size. F.N. evin annesi. Üç çocuğunu da İzmir’de dünyaya getiriyor. İki kızı ve bir oğlu var. Erkek çocuğuna düşkün olunan bir ailede yetişen F.N. iki kızına da çok düşkün bir anne. Oğluna kız arkadaşı yüz vermeyince, oğul annesine ‘’Bana bir kız bul anne, evleneceğim’’ der.  F.N. çok sevinir ve oğluna  çok güzel gözlü, çok güzel yüzlü bir kız bulur. Yan komşularının Muşlu akrabası M.İ. ile tanıştırırlar. Kızın ailesi çok sıkı,kızla erkeğin,  kalabalık olmadan birbirlerini görmeleri yasak. Bir araya geldikleri zaman çok sınırlı. Tam külkedisi masalındaki prenses gibi kız. Bembeyaz tenli, simsiyah kaşlı, bütün gün evde üvey annesinin verdiği eziyetlerle cebelleşiyor. Kıza giysi alınmamış, okula bile gönderilmemiş. Evet doğru okuyorsunuz okula bile gönderilmemiş. Çocuğunu okula göndermeyen bu aile İzmir’in göbeğinde Buca’da oturan bir aile. Kız da erkek de birbirlerini çok beğeniyorlar. Gözlerinden heyecan fışkırıyor. Evlenecekleri güne zor sabrediyorlar. Aşk büyük bir şans, ikisini de buluyor bu şans. Altı ayın sonunda kızın yaşı küçük olduğu için babasının imzalı izniyle evleniyor  İ.N. ve M.İ.. M.İ.’nin kışın sırf ceza için banyoda soğuk suyla halı yıkamaları bitiyor, peri masalı gibi sürekli iltifatlar duyduğu bir eve gelin geliyor. Evin annesi F.N hemen kolları sıvıyor, okuma yazma bilmeyen gelinini hemen okuma yazma kursuna, kuaförlük kursuna götürmeye başlıyor. Kısa sürede okuma yazmayı söken M.İ. elinden neler geldiğini gördükçe kendi de şaşırıyor. Ve kayınvalidesi artık onun çocuk yaşta kaybettiği annesinin şefkatli, sevgi dolu yerini dolduruyor. Bir de oğulları oluyor. Herkes çok mutlu. Bu mutluluk maalesef fazla sürmüyor. M.İ. nin elinden telefon düşmez oluyor. Aklı fikri telefonunda. Geceleri balkondan içeri girmez oluyor. Hayatında hiçbir şey yaşamamış olan bu genç kadının aklı başka birine kayıyor. Adam evli, çocuklu. Aralarında aşk zannettikleri bir heyecan dalgasına kaptırıyor kendini genç kadın.  Her şey ilk defa bu kadar güzelken hayatında daha fazla güzellik istiyor belki, bir tane bile hayatında arkadaşı olmamış bir genç kız özgürlükle yeni tanışıyor. Gerçekten bu onu çok kötü biri yapar mı? Gelininiz oğlunuzu aldatsa ne yaparsınız? Lütfen buna dürüstlükle cevap vermeye çalışın. Belalar okur kovalar mısınız? Anlayış göstermeye çalışır mısınız? Aile öncelikle kızı ailesinin evine geri gönderiyor. Kızın bütün akrabaları geliyor. Aldatmayı açık açık aile söylemediği halde kızın yediği dayaklar komşuların evlerinden duyuluyor.  Yaşlı bir adama kuma gönderileceği haberiyle tokat gibi acı gerçek vuruyor yüzlere. Öldürülebilir...  Hayatında hiç okula gönderilmemiş bu kız çocuğu artık bir anne ve kuma olarak gideceği bir yer bile var. Aşkla başlayan evlilik, gideceği yaşlı adama evrilen genç kadın çaresiz. Hata yaptı. Aile demiyor ki git hayatına bak, mal olarak yakasındalar. Kayınvalidesi değil annesi olarak kabul ettiği F.N. alıyor oğlunu karşısına ve konuşuyor, ‘’ Sen onu istemeyebilirsin, sana bir şey diyemem ama M.İ. benim kızım. Sen aynı hatayı yapsan, benim kızlarımdan biri yapsa sokağa mı atarım? Onu evladım belledim, ben onu yanıma alacağım. Senin evin ayrı yolun ayrı, insan şaşar beşer, hangimizin ne olacağı belli değil.’’ Ve gerçekten M.İ. yi yanına geri alır. Sarılır ona, hem de eskisinden de sıkı. Yeniden yaralarını sarar kızının. Onu yine iyileştirir.  Trajedilere sürüklenmesine izin vermez. Zaman içinde oğlunun da içindeki buzlar erir ve yeniden aşkı yakalarlar. İki çocukları daha olur üstüne. Şuan üç çocukları ile kocaman bir aileler. Ve evet yeniden mutlu yeniden umutlu. F.N. gibi bir kadınla daha önce hiç karşılaşmadım. Bir tane daha görür müyüm bilmiyorum. Bana göre çok yüce gönüllü çok iyi bir insan.  ‘’Kızımı da çok seviyorum, onu nasıl bırakırdım, nasıl ona kötülük yapılmasına izin verirdim, insan kıyar mı evladına? Bu kadar kötülük nasıl yapılır bir insana? ‘’ diye isyan ede ede bağıra çağıra ağlaya ağlaya anlattı bana hepsini. Şimdi hepimiz kendi insanlığımızı, bencilliklerimizi ve ukalalıklarımızı düşünelim. Biz insanlığın neresindeyiz acaba?