Biz buna yaşamak demiyoruz

Son yıllarda pandemiyle birlikte ağırlaşan, günümüze geldiğimizde büyük bir ekonomik krizin içine yuvarlandığımız bu dönemde gençlerin dilinden düşmeyen ekonomik kriz hayatı daha da zorlaştırıyor. Ülkedeki ekonomik kriz iklimi psikolojik sıkıntılara yol açıyor. İntihar oranı geçen yıllara oranla artıyor. Gençler çaresiz, ekonomi düzelmiyor, en güzel yıllar, ekonomik sıkıntılara göğüs germekle, hesap yapmakla, ay sonunu nasıl getirebilirim düşüncesiyle geçiyor. Peki gençler çok mu şey istiyor? Üniversite öğrencileri bu konuda en yaralı kesim bana göre... Ortalama bir ailenin çocuğunun çalışmadan farklı bir şehirde okuması, ihtiyaçlarını gidermesi neredeyse imkânsız... Üniversite’de akademik eğitim yüzde 50 ise yüzde 50’de sosyalleşme ve sosyal anlamda birikim yapma platformu... Bu artık yüzde 50 akademik eğitim, yüzde 50 hayata tutunabilmek için herhangi bir iş bulup çalışma ortamına döndü. Üniversite ortamı bir nevi kendini entelektüel açıdan geliştirme, kendine yeni öğretiler, deneyimler katma, gezip görme ve sosyalleşme ortamıdır. Ne yazık ki şu an üniversite öğrencilerinin barınma ihtiyacı, beslenme ihtiyacı, eğitim ihtiyacı bile tam olarak karşılanamıyor. Bu ekonomik yetersizlikte öğrenciler nerden ne kısabilirim düşüncesiyle üniversite kitaplarını almaya çalışıyor. Yurt- ev kirasını ödemeye çalışıyor ki fiyatları oldukça yüksek asgari ücretin 4’te 3’ünü hatta bazen daha fazlasını buluyor. Elektrik, doğalgaz, su, faturalar, yol parası, kişisel ihtiyaçlar derken öğrenciler bu ihtiyaçlar altında eziliyor. Kimisi maddi zorluklardan dolayı okulu bırakıyor. Aileler yetişemiyor. 2023 yılında Türkiye’de üniversite öğrencisi olmak resmen zulüm... Gençlerin istekleri doğrultusunda bir üst kuşağın cevabı bizim zamanımızda hiçbir şey yoktu oluyor. Telefon yoktu, Bilgisayar yoktu, bunu da yapmayıver biz nasıl yaşadık? Diyerek gençlerin haline şükredip gençlerin bu krize boyun eğme isteklerini apaçık dile getiriyorlar. Evet o zaman yoktu ama şu an var! Gelelim üniversite öğrencisi olmayan gençlere üniversiteyi zar zor maddi imkansızlıklarla bitirmiş 24-25 yaşlarındaki bireylere, bu sefer iş bulamama sorunuyla karşı karşıya geliyorlar. Kocaman bir hiçle benim de karşılaştığım o zorlu dönem... İşverenler tecrübe arıyor evet. Gençler de tecrübe edinmek için bir işe başlamak istiyor. Liyakat işlemediği için gençler hak ettiği yerlere gelemiyor. İmkân verilmiyor. Zar zor bir iş bulursan verdikleri ücret maalesef ki açlık sınırından az olan asgari ücret. 4 sene emek verip o kadar zorluğa göğüs germiş bir gençle üniversite okumayan bir gence verdikleri ücret aynı. Üniversite okuyan aydın gençlerin değeri maalesef ki artık yok.. Bu sebeple de gençlerin birçoğu yurt dışına kaçma ülkeden kurtulma isteğinde... Gençler hayatını bir ev bir araba almak için gece gündüz çalışmaya adamak istemiyor! Gençler şu an ekonomik yetersizlikten bir yuva kurup aile sahibi olmak bile istemiyor. Evlenme ve çocuk yapma oranları düşmüş durumda. Ama bana göre bu konuda yöneticilerden bir adım yok. Geçen haftalarda çıkan hem muhalefetin hem de iktidarın seçim vaadi olan öğrencilere teknolojik ürünlerde vergi indirimi yapılacağı açıklanmıştı. Son günlerde çıkan haberlere göre bu ürünlerin yerli ürünleri kapsadığı duyuldu. Yerli ürünlerdeki vergi indirimi 300-500 TL civarında olduğu söyleniyor. Gençleri çok mutlu edecek bir haber olduğunu sanmıyorum. Yani kısacası en güzel günler, aylar, yıllar geçiyor biz de dolu dolu yaşamamız gereken zamanlarda geçip giden yılları izliyoruz. Maalesef ki her şey maddiyata bağlı ilerliyor... Gençlerin istekleri anlatıldığı gibi büyük istekler değil. Biz buna yaşamak demiyoruz...   Cemre Yuvarlak [email protected]