ÇOBAN ATEŞİ İZMİR’DE YANDI! Tıkanan Türk siyasetinde beklenen umut ışığı mı?

[caption id="attachment_1121" align="alignnone" width="300"] dav[/caption] Türkiye’nin eski siyasetçilerinden, Devlet Bakanlığı da yapmış olan Rifat Serdaroğlu’nun liderlik ettiği “Çoban Ateşi Hareketi”, İzmir Fuarı’nda bir toplantı düzenledi. Gazetecilik tabiriyle “havayı koklamak” için ben de oradaydım. Cumartesiydi, hava soğuk ve yağmurluydu. ‘Olumsuz’ diyebileceğimiz bu etkenlere rağmen katılım hayli iyi, katılımcılar da oldukça coşkuluydu. Özellikle DYP ve ANAP dönemlerinden tanıdığımız pek çok eski ve iyi politikacının yanı sıra “sadece kavga” görüntüsü veren Türk siyasetinde “yeni bir umut ışığı” arayan İzmirli sıradan vatandaşlar bir araya gelmişti. Toplantının ilk bölümüne, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer de katıldı. Çoban Hareketi temsilcileri, Aziz Başkan’a ve Tunç Soyer’e birer teşekkür plaketi sundu. Dikkat çeken ve akıllarda kalan şey şu oldu: Hem Kocaoğlu hem de Soyer, konuşmalarında, Çoban Hareketi’ne yönelik oldukça sıcak mesajlar verdi. Özellikle Kocaoğlu’nun, “Gazanız mübarek olsun” sözleri ayakta alkışlandı. Kocaoğlu ve Soyer’in salondan ayrılmasının ardından, Çoban Ateşi Hareketi’nin asıl konuları konuşulmaya başlandı. Ekonomist Bartu Soral ile Avukat Murat Uysal, ülke ekonomisinin, siyasi idarenin, sosyal yapının, eğitim ve sağlık sistemlerinin geldiği noktayı, bilimsel veriler ve yaşananlar ışığında özetledi. Özellikle, daha önce Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Program Müdürlüğü de yapmış olan Soral’ın tespitleri, son derece bilgilendirici, çarpıcı ve ne yazık ki bir o kadar da üzücüydü. Tabii herkesin gözü kulağı, Rifat Serdaroğlu’nda idi… Acaba ne anlatacaktı? Coşkunun hakkını verebilecek miydi? Bir alkış tufanı eşliğinde çıktı kürsüye Serdaroğlu… Türkiye’yi yönetenlerin, ülkeyi birlik ve beraberlik duygusundan uzaklaştırdığını, cumhuriyet, demokrasi ve hukuk normlarını ayaklar altına aldığını vurgulayan Serdaroğlu, “Recep Tayyip Erdoğan, ABD’nin Büyük Ortadoğu Proje’nin (BOP) eş başkanıdır. Türkiye'yi federe İslam devletine götürüyorlar. Çoban Hareketi, buna karşı olanların toplanma noktasıdır. Kurtuluş Savaşı yıllarında kurulan Redd-i İlhak Cemiyeti benzeri bir hareketiz. Faşist iktidarın, ülkemizi ve milletimizi karanlığa sürüklemesine ‘Dur’ diyeceğiz” dedi. Kendisinin 71 yaşında olduğunu belirten Serdaroğlu, “Bu saatten sonra hiçbir siyasi ikbalin peşinde olmam mümkün değil. Ama Aydınlık Türkiye için yol göstermem gerekiyor. Bu hareketin bir siyasi partiye dönüşüp dönüşmeyeceğine halkımız karar verecek. Türkiye’yi layıkıyla yönetebilecek kadromuz var. Çok önemli destekçilerimiz de var. Ancak şu anda isimlerini vermiyoruz. Çünkü devlet gücünü sopa olarak kullanan bir iktidar var” diye konuştu. Cumhuriyet tarihi boyunca sayısız liderin geçtiğini, eleştirilecek pek çok yanları olduğunu ifade eden Serdaroğlu, şöyle devam etti: “Yeniden haysiyetli devlet adamlarıyla yönetilecek bu ülke. Tek isteğimiz var; Türkiye’nin dört bir yanından gelip vatan için canlarını feda eden Çanakkale şehitlerinin torunları olarak, kol kola, gönül gönüle gezmek istiyoruz bu coğrafyada. Allah’a iman ettiğimiz gibi biliyoruz ki ayrışırsak yok oluruz. Bir olursak dünyanın en büyüğü oluruz. Anadolu’nun her yerinden insanlarımızla buluşacağız, gönül bağı kuracağız. Öyle gür çıkacak ki sesimiz, Türkiye'yi zangır zangır titreteceğiz.” Halen dokuz üniversitede görev yapan ekiplerin, Türkiye’nin sorunlarını ve çözüm yollarını içeren çalışmalar hazırladıklarını; Çoban Ateşi Hareketi’nin siyasi partiye dönüşmesine karar verilmesi durumunda geniş çağrılar yapacaklarını kaydeden Serdaroğlu, konuşmasını, “Bu bayrak yere düşmez, düşmemeli” mesajıyla bitirdi. Çoban Ateşi Hareketi, partileşir mi? Tıkanan Türk siyaseti ve iki büyük kutba ayrılan toplumun normalleşmesi için beklenen umut ışığı olur mu? İlk izlenimim olumlu. Biliyorum ki Türkiye’nin aklıselim sahibi, sağduyulu, hoşgörülü, uzlaşmacı bireyleri en büyük çoğunluğu oluşturuyor. Bunlar arasında; güvenebilecekleri bir merkez partisi bekleyen, ekonomi, ideoloji gibi kendilerince ürettikleri mecburiyetlerden AKP’ye, MPH’ye, CHP’ye ya da HDP’yeoy verenler öyle çok ki… Su, yolunu bulur; ne olacağını, bekleyip göreceğiz...