Tek çare üretmek
- | Son Güncelleme:
- | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, “Şartlar üretmek ve yatırım yapmak için zorlaşsa da, maliyetler katlansa da üretmekten başka şansımız yok” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), yeni ekonomi düzeni ile piyasaları küresel ve ulusal boyutlarıyla ele alan, reel sektör ve Türkiye’deki gelişmeleri geniş bir bakış açısıyla değerlendiren Ekonomi Zirvesi düzenledi. Zirve kapsamında, moderatörlük görevini üstlenen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yaşar Uysal ‘Yeni Küresel Sistemde Riskler ve Fırsatlar’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Ayrıca zirvede İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan ‘Küresel Piyasalardaki Son Gelişmeler, Kripto Paraların Geleceği, Yeni Yatırım İmkanları’, Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri Başkanı Dr. Can Fuat Gürlesel de ‘Yeni Sistemde Reel Sektör, Türkiye’deki Gelişmeler ve Beklentiler’i konusunda sunumlar yaptı.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “1990’lı yıllarda ABD ve AB dünya ekonomisinde söz sahibi iken, bugün popüler ifade ile ‘mekanın sahibi’ el değiştiriyor ve Çin liderliği alıyor. ABD yüzde 22 olan payını yüzde 15’e, AB yüzde 27’lik payını yüzde 16’ya düşürüyor. Çin yüzde 4 olan payını yüzde 19’a artırıyor. Bu durumda Trump kendince, haksız diyebilir miyiz? Buradan görüldüğü gibi herkes önce can, sonra canan diyor” dedi.
Ülkeler ve hatta kıtaların yeni ticari anlaşmalar yaptığını vurgulayan Yorgancılar, “Yeni nesil liderlerle krizlere açık bir küresel ekonomi söz konusu olmakta, değişen demografik yapı ile yaşlı nüfus oranındaki artış planları değiştirmekte, dijital para ile ticarette yeni ödeme sistemleri sorgulanmaktadır. Bu yaklaşımları doğru okumalı ve gereklerini yerine getirmeliyiz. Türkiye’nin şu anda yürürlükte olan 20 tane Serbest Ticaret Anlaşması bulunuyor. Bunların arttırılması gerekiyor. Bununla birlikte, ülkemizin Büyükelçilik ve Ticaret Müşavirliği sayısında da ivme yakalaması şarttır. Örneğin; Almanya’nın sadece Çin’de bulunan ticaret müşavirliklerinin sayısı bile çarpıcı bir şekilde fazlayken, Türkiye’nin yurtdışındaki toplam Büyükelçilik ve ticaret müşavirlikleri sayısı ise yetersiz kalmaktadır. Çünkü tüm bu yaklaşımlar anlaşılmaya ve sorgulanmaya çalışılırken, bütünsel olarak bir de somut çıktısı ile karşı karşıyayız” diye konuştu.
EĞİTİCİLERİN EĞİTİMİ
Yorgancılar, 2015 yılında Sanayi 4.0 ile ilgili ülke genelinde farkındalık yaratmaya çalışanların başında gelen biri olarak ‘Eğitim 4.0’ı sağlamadan Sanayi 4.0’a geçemezsin’ dediğini hatırlatarak, eğiticilerin eğitiminden başlayarak tüm sistemi yenilemeliyiz” dedi.
ÜRETİM VURGUSU
Doğrudan yatırım iştahı azalan ve küçülen Türkiye’nin küresel ekonomiden aldığı payın da yıllar itibari ile düştüğünü hatırlatan Başkan Yorgancılar “Böyle bir düzenin içinde Türkiye’yi küresel üretim ağında nasıl konumlandırabiliriz? Bunun da cevabını Dünya Ekonomik Forumu, hazırladığı bir raporun içinde veriyor. Lider ülkeler, yüksek potansiyelli ülkeler, geri kalmış ülkeler ve takip eden ülkeler olarak küresel üretim yapısını dörde ayırıyor. Türkiye ne yazık ki, takip eden ülkeler konumunda. Ve bu grubun en zayıf halkalarından biri. Türkiye özelinde şöyle de bir dipnota yer veriliyor. Güçlü bir üretim altyapısı var ama potansiyeli düşük. Yani diyor ki; aslında temel sağlam ama yapılması gerekenler yapılmazsa istikrar sağlayamazsın. Tükettiğimiz kadar üretmeye gayret edelim. Şartlar üretmek ve yatırım yapmak için zorlaşsa da, maliyetler katlansa da üretmekten başka şansımız yok.” dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yaşar Uysal da dünyanın kaotik bir süreçten geçtiğine değinerek şunları dile getirdi: “Neden böyle bir süreç var diye baktığımızda küreselleşmenin liderliğini yapan ülkelerin korumacılığın liderliğini yapmaya başladığını görüyoruz. Dünyada yönsüzlük süreci var. Türkiye’ye baktığımızda ise küçülen bir ekonomimiz, patlayan bir işsizliğimiz ve düşmeyen enflasyonumuz var. Hatta dünyanın en uzun süre düşmeyen enflasyonuna sahibiz. Kurlardaki dalgalanma sürüyor. Yatırımsızlık sürecinde makine tesisat yatırımları sürekli geriliyor. Ve bunun yanında batık kredilerle de uğraşıyoruz. Ekonominin yanında hukuk ve eğitim sistemi ile ilgili de sıkıntılarımız mevcut. Ancak ümidi yeşertebilmek için bizim şunu görmemiz gerekiyor: geleceğe ilişkin kararları verirken hep düne göre karar veriyoruz. Artık geleceği görüp geleceğe yönelik kararlar vermeliyiz.”
FAİZLERE DİKKAT
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan ise yaptığı sunumda kurdaki beklentilerin yılbaşında görüldüğünü ancak kervan yolda düzülür şeklinde sürekli kurları değiştiğine vurgu yaparak şunları söyledi: “Bu yüzden uzun vadeli tahminler çok fazla tutmuyor. Ancak kurlarda yavaşlama beklentisi var. Kur tahminlerine baktığımızda bu senenin başında insanlar yükselen Euro bekliyorlardı. Ama hala Euro’da bir yükseliş söz konusu değil. Ama Dolar’da çok ciddi kuvvetlenme olacak. Euro’da artık yükseliş hareketine girecektir. Dünyada şu anda 13,5 trilyon dolarlık eksi getirili tahvil var. Bu ülkelerde 100 Euro’yu bankaya yatırınca size daha azını geri veriyorlar. Bunun normale dönmesi mümkün değil. Böyle olmasının birçok nedeni var. Gerekçesi ne olursa olsun bu bir anomalidir. İnsanların ne kadar korktuğunu gösteriyor. Dünyadaki risk algısı çok değişti. Avrupa’ya baktığımız zaman borcun gayri safi milli hasılaya oranına baktığımızda oran yüzde 180’lerde dolaşıyor. Avrupa’daki borç krizi centilmence çözülmeyecektir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı (ECP) Christine Lagarde’ın önerilerinden bir tanesi de eksi faiz uygulamasıdır. Öyle bir adım görürseniz Avrupa kendini imha etme anlamında ciddi bir adım atmış olur. Gördüğümüz eksi faizler nakdin toplanmasına neden oluyor. Global ortamda faizler çok ciddi olarak yükselecek ve sert faiz yükselişleri olacak” ifadelerini kullandı.
DÜNYADA RESESYON BEKLENTİSİ
Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri Başkanı Dr. Can Fuat Gürlesel de dünyada bir resesyon beklendiğine ifade ederek şunları sözlerine ekledi: “Dünyada karşılıklı yavaşlama birbirini besliyor. Dünyada yurt içi ve yırt dışında siparişler küçülüyor. FED’in faiz artırmaya devam ettiğini düşünürsek bizim için pozitif oldu. Bu iklim önümüzdeki senenin sonuna kadar devam edecektir. Türkiye ekonomisine baktığımızda küresel rekabet nedeniyle ihracatımız zorlaşıyor. AB merkez Bankasının yeniden genişletmeyi açıklaması bizim bankalar için sevindiricidir. Ekonomik büyümede yüzde 2,5’e geleceğiz. İşsizliği belli bir seviyede tutacağız. Büyümede istenen tempoyu yakalayamadık. Bu yıl sonunda eksi 1,5 gibi büyüyebiliriz. Bunun yanında cari açıkta fazla veriyoruz. Ekonomi küçüldüğü için ise ithalat talebi yok. Enflasyon tarafına baktığımızda ise aşağıya gidiyoruz. Bunda Türk lirasının belli bir seviyede oturmasının katkısının olduğunu görebiliyoruz. Ancak ne enflasyonda ne de faizde ilk geçen yıl başlayan finansal şok dönemine gelemedik.”
YORUMLAR
Yorum Yap