Kılıçdaroğu’ndan üç milletvekilliğinin düşürülmesi ve gazetecilerin tutuklanmasına sert tepki: Anayasaya aykırı, darbe döneminde karşılaştığımız olaylar

  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Grup toplantısında gazetecilerin üç milletvekilliğinin milletvekilliklerinin düşürülmesi ve gazetecilerin tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu milletvekilleriyle ilgili soruşturmalar konusunda Anayasa’nın ilgili hükmüne hatırlattı. Koronavirüs salgını sırasında hastayı İyileştirmek için bile ölen sağlık çalışanlarının olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Peki huzuru nasıl bulacağız. Bir ülkede özgür gazeteciler varsa, Yani kalemini satmayan gazeteciler varsa, vatandaşın derdini özgürce dile getirebiliyorsa memlekette huzurun yolu açılıyor demektir. Adalet varsa, mahkeme başvurduğumda hakkım bana teslim edilecek, karşımdaki kişi ne kadar güçlü olursa olsun adalet benim hakkımı teslim ederse ben o ülkede huzur içinde yaşarım der vatandaş. Bizim arzumuz da budur. Hiç kimse bir mağduriyet yaşamasın. Çok zor bir süreçten geçiyoruz. Gazeteciler de zor koşullarda görev yapıyor. İki gazeteci sabahın köründe gözaltına alınıyor. İsmail Yücel Tele1’in Ankara temsilcisi, Müyesser Yıldız da Oda TV Ankara Haber Müdürü. Neden alınıyorlar? Emin olun üzüldüm. Bu memlekette huzur olmayacak mı? Ne yaptı bu gazeteciler? Haber peşinde koşuyorlardı. Casusluk yapacaklarmış? Bu kadar da ayağa düşürmeyin bu casusluğu? Ne casusluğu, ne ajanlığı? Nerede çıkarıyorsun bunları? Gazeteci en zor şartlarda haber peşinde koşar” dedi. Casusluk suçlamasını ayağa düşürmeyin Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Mehmet Ağırel, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser’in de  hapiste olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, “neden? Casusluktan. Gerçekten söylüyorum. Allah akıl, fikir versin. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan içerde. Avukatlar içerde. Askeri öğrenciler içerde. Bu taktiği biliyoruz. Önce havuz medyası yazdırıyordu, sonda sabaha karşı polis baskın yapıp alıyordu. Sonra tutuklama. Bu memlekette bir casus aranıyorsa, devletin sırlarını terör örgütüne peşkeş çeken birisi aranıyorsa o da kozmik odayı açanlardır. Millet İttifakı olarak iktidara geldiğimizde Türkiye Cumhuriyeti’nin sırlarını terör örgütüne peşkeş çekenlere hesap sormazsak namertiz.”   Darbe döneminde karşılaştığımız olaylar   CHP'li Enis Berberoğlu ile HDP'li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları'nın milletvekilliklerinin düşürülmesi konusuna da değinen Kılıçdaroğlu şu bilgileri verdi: “Bunlar darbe dönemlerinde karşılaştığımız olaylar. Bunlar seçime girdi. Savcılıktan temiz kağıdı aldılar. Yüksek Seçim Kurulu seçime girebilirsin dedi. Şimdi ne oldu? Mahkemeden karar çıktı düşüreceğim diyorsun. Bu Anayasaya aykırı. Anayasaya göre milletvekili hakkında seçimden önce ya da sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi üyelik sıfatının sonuna ermesinden sonraya bırakılır. Açık bir hüküm. İlkokul mezunu birisi okuyunca anlıyor. Tekrar seçilen milletvekili ile ilgili soruşturma Meclis’in dokunulmazlığı kaldırılmasına bağlıdır. Bir dokunulmazlık oylaması yapıldı mı? Yapılmadı? Neden bunu işletmediniz? Ankara’da pek çok mahkeme bu yönde karar verdi. Olay iradenin Saraya ipotek edilmesi. Biz her yerde her zaman demokrasiye savunduk. Bu millet iradesine yapılmış bir darbedir.” Enis Dinçeroğlu’nun casuslukla suçlandığını hatılrlatan Kılıçdaroğlu, “Hani devletin sırrı? Mit tırları devletin sırrı mıydı? Adana’da görevli olan hakim ve savcılar tutanakları tuttular. Bu hakim ve savcılar şimdi terör örgütü olmaktan içerde. Terör örgütünün bildiği, tutanak tuttuğu bir olay nasıl olur da devlet sırrı olur? Bizim kim olursa olsun adaleti, hakkı ve hukuku savunmak gibi bir görevimiz var. Enis Bey’i milletin vicdanına havale ediyorum. Milletin verdiği oyu geçersiz sayıyorsun” dedi. Kılıçdaroğlu Koronavirüs salgını ile en ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanları arasında ayrım yapılmaması ve tümüne pirim verilmesini istedi.