Büyükşehir'de TİS bayramı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde çalışan 18 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmeleri düzenlenen törenle imzalandı. İmza törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Genel İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan ve Genel İş yöneticileri ve çok sayıda büyükşehir işçisi katıldı. ‘İŞÇİLERE SORUNMLULUK DÜŞÜYOR’ İlk olarak işçilere seslenen Genel İŞ Genel Başkanı Remzi Çalışkan, Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik ve siyasi krizlerinin yaşandığını vurgulayarak “Emek en yüce değerdir. Üretiyoruz, emek harcıyoruz, alın terimizin karşılığını tabi ki isteyeceğiz. Bu zor süreçte daha fazla hak ediyorsunuz. Emeğin yanında olan, emek dostu olan herkes bizim yol arkadaşımızdır. Öncelikli olan emekçilerin hakkıdır diyen emek dostu olan belediye başkanı Tunç Soyer’e alkışlarımızla teşekkür istiyoruz. Zor süreçlerden geçiyoruz. Cumhuriyet tarihin en ağır ekonomik ve siyasi krizlerini yaşıyoruz. Böyle bir ülkede çocuklarımızın geleceğini sağlamaya çalışıyoruz. Ücretlerimiz hiç bu kadar erimemişti, emek hiç bu kadar değersizleşmemişti. Açlık, yoksulluk, umutsuzluk hiç bu kadar olmamıştı. Adalet ve hukuk hiç bu kadar azalmamıştı. Demokrasi hiç bu kadar ayaklar altında kalkmamıştı. Böyle bir ülkede yaşıyorsak, üretiyorsak bize bir sorumluluk düşüyor. Yaptığımız toplu sözleşmeler enflasyonun hızına yetişemiyor. Ücretlerimiz, emeğimiz gittikçe azalıyor” dedi. ÇALIŞKAN’DAN 14 MAYIS ÇAĞRISI DİSK’lilerin önemli bir görevi ve sorumluluğunun olduğunu ifade eden Çalışan “İşçi sınıfın hakları ve kazanımları ancak katılımcı, özgürlükçü, toplumcu bir demokrasi ortamında sağlanır bilinci ile mücadele edeceğiz. Demokrasi karşıtı her yönelime karşı mücadelemiz olacak. İşte 2 günümüz var. Üzerimize düşen sorumluluğu ülkenin dört bir yanında yerine getireceğiz. Bu karanlığa hayır diyeceğiz. Aydınlık Türkiye için evet diyeceğiz. Bu karanlık tablo bizim emeğimize kast ettiği için biz alanlarda demokrasi işçi sınıfının ekmeğidir dedik. Hem emek hem de demokrasi mücadelesi veren bir sendikayız. Aydınlık geleceğimiz için ülkemizin geleceği için, aşımız, ekmeğimiz için var mıyız? Sonuna kadar Genel İş üyeleri üzerine düşeni yapacak. Zamanı geldi. 2 gün kaldı. Ondan sonra da mücadelemiz sürecek. Kadro hakkımızı da alana kadar mücadele edeceğimizi buradan ilan ediyoruz. “ diye konuştu. ‘İKTİDAR POLİTİKALARI ÖRGÜTLENMEYE ENGEL’ Daha sonra konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, önemli olanın örgütlü bir mücadele olduğunu vurgulayarak “Şu fotoğraf TİS’ten daha büyük şeyleri gösteriyor bize bu fotoğraf bize demokrasiden bahsediyor. İşçi sınıfının örgütlü olması demektir. Bu sözleşme sadece İZELMAN ve İZENERJİ işçilerinin değil bu ülkenin geleceğidir. Bu sözleşme, sendikasızlığa mahkum edilmiş, toplu sözleşme hakkı, grev hakkı elinden alınmış açlık sınırının altında çalışmaya mahkum değilmiş milyonlarca sınıf kardeşimizin geleceğidir. O nedenle sizi bir kez daha yürekten kutluyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde sendika var. DİSK var. İzmir’e de bu yakışır sevgili başkanım. Türkiye’nin dört bir yanına baktığımızda 20 yıldır bu ülkeyi yöneten siyasi iktidarın politikaları sonucu bu ülkede her şey işçilerin örgütlenmesinin önünde engeldir. Her yerde bin bir türlü baskıyla sendikal hakların kullanımının engellendiği, grev hakkının fiilen ortadan kaldırıldığı ülkede yaşıyoruz. Bunun sonucunda da açlık sınırının altındaki asgari ücret ortalama ücret haline geldi.” Dedi. ‘DEMOKRASİ İŞÇİNİN EKMEĞİDİR’ Demokrasinin işçinin ekmeği olduğunu ifade eden Çerkezoğlu “Hak hukuk aramak her türlü baskıyla susturulur hale geldi. Bütün bunların özünde yatan şey hep söylediğimiz gibi demokrasidir. Demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz emeğin haklarının olmadığı yerde demokrasi olmaz. Aslında bütün meselemi budur. Yıllardır başta işçi sınıfı olmak üzere bütün toplumun karar mekanizmalarından dışlandı. Cumhuriyetin ikinci yılını konuşuyoruz ya Cumhuriyet dediğimiz halkın egemenliğidir, toplumun egemenliğidir ve bugün Türkiye toplumunun dörtte üçü ücretiyle geçirenler yani işçi sınıfıdır. O nedenle bir kez daha söyleyelim, işçi sınıfının örgütlü olmadan bir ülkenin geleceği olmaz, işçi sınıfı olmadan Cumhuriyet olmaz, işçi sınıf olmadan demokratik bir cumhuriyet hiç olmaz” dedi. ‘BİR DEĞİŞİMİN EŞİĞİNDEYİZ’ Türkiye’nin bir değişimin eşiğinde olduğunu belirten Çerkezoğlu şunları söyledi “Bugün burada yaşadığımız bu tablo 14 Mayıs'tan sonra bu ülkeye baharlar geldiğinde bütün Türkiye’de yaşanacak. Tüm Türkiye’de işyerlerinde örgütleneceğiz, sendikalı olacağız.  Bize dayatılan bu açlığı ve yoksulluğu örgütlü mücadelemize yöneteceğiz ve Gün geldi, devran döndü. Artık bir değişimin eşiğindeyiz. İki gün sonra sandıkta vereceğimiz karar sadece ülkenin hangi cumhurbaşkanının yöneteceği ya da hangi partilerin yöneteceği değil. İki gün sonra sandıkta vereceğimiz karar bizlere zararlı olan işçi sınıfı da halka zararlı olan demokrasiyi ve adaleti yok eden milyonları karar mekanizmalarının dışına atıp tek kişinin keyfine bütün hayatımızı bırakan başkanlık rejimini değiştirmek için bölünmeden birlik olacağımız sandıktır.  Başkanlık sistemi işçiye zararlıdır. Başkanlık sistemi halka zararlıdır. Başkanlık sistemi memlekete zararlıdır. O nedenle de başta işçi sınıfı olmak üzere bütün toplumun iradesiyle değiştirilmek zorundadır ve değiştirilecektir.”. KILIÇDAROĞLU’NA OY ÇAĞRISI Kılıçdroğlu’na oy verme çağrısında bulunan Çerkezoğlu  “Bu fotoğraf gösteriyor ki gün geldi, devran döndü, biz işçiler, emekçiler, kadınlar tüm ülkenin değerlerini üretenler haydi hep birlikte bu haramilerin saltanatını yıkmaya var mıyız. Yalanın talanın iktidarına son vermeye var mıyız? 14 Mayıs'ı Sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığında yeni bir başlangıç yapmaya var mıyız? Hep birlikte haramilerin saltanatını yıkacağız. Eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın ve kardeşliğin emeğin Türkiye'sini hep birlikte kuracağız. Kendi ellerimizle kuracağız. Hayatı her gün ama her gün yeniden üreten, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların, gençlerin elleriyle ve yüreğiyle kuracağız. Buna inanıyoruz. Hep birlikte hep birlikte emeğimize, memleketimize sahip çıkacağız. Bu ülkede bu topraklarda işçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki tüm engellerin kaldırıldığı belediyelerdeki hâlâ şirket işçisi olan arkadaşlarımızın tüm taşeron işçilerin kadrolu güvenceli çalıştığı toplu sözleşme hakkımızın, grev hakkımızın güvence altında olduğu kadınlar olarak hayatta kalma kaygısı, şiddet kaygısı yaşamadığımız, İstanbul Sözleşmesine sahip çıktığımız eşitlik ve adalet mücadelesinde yan yana olduğumuz ve gençlerimize aydınlık bir gelecek, özgür bir ülke bırakmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz.” dedi. ‘BİNLERCE YOLDAŞIM VAR’ Son olarak konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TİS töreninin işçi sınıfının bayramı olduğunu vurgulayarak “Bugün bizim bayramımız çünkü yaklaşık 17-18 bin işçimizin toplu sözleşmesi aileleri ile birlikte  100 bin kişiyi ilgilendiriyor. 100 bin kişi için bizim bayramımız. Ben çok şanslı bir insanım çünkü göreve geldiğim günden beri bana asla kendimi patron gibi hissettirmediniz. Bir yoldaş gibi hissettirdiniz. Binlerce yoldaşım olduğunu görüyorum. Çok şanslıyım.  Siz de çok şanslısınız çünkü arkanızda Türkiye’nin en güçlü, en köklü işçi örgütü var. Sizin hakkınızı sonuna kadar koruyan bir örgüt var. Bu örgütle beraber size hakkınızı alın terinizin karşılığını teslim etmeye çalışan bir belediye başkanınız var. Hepinizle huzurla, barış içinde bir yol sürdürmeye devam ediyoruz. Bu sadece bize özgü kalamaz. Bu memlekette, alın teri döken yüzbinlerce arkasında DİSK, Genel- İş olmayan işçiler var. Sendikası olmayan on binler, yüzbinler var. Onların yüzü gülmedikçe bizim gülemez. Onlar alın terinin, emeğinin karşılığını almadıkça biz bayram yapamayız kardeşim! Ama çok az kaldı” diye konuştu. ‘3 GÜN SONRA 83 MİLYON BAYRAM KUTLAYACAK’ Bir devrin kapanacağını belirten Başkan Soyer şunları söyledi “ Bir devir kapanıyor. Bu devir emeğin alın terinin, namusun, hakkın, hukukun, erdemliliğin yani halkın iktidarı olacak. Göreceksiniz 3 gün sonra halkın iktidarını kuracağız. Kimse ne sizin ne İzmir’in hakkını alamayacak. Biz hakkımızı avuçlarımıza alarak, gelecek kuşaklara çok daha huzurla yaşanacak bir memleket kuracağız. İki temel hedefimiz var; Kişi başına düşen milli geliri yükseltmek mecburiyetindeyiz, bu seviyede asgari ücretin üzerinde 2,5 kat ödül gibi bir ücret almanız hiçbir şey değildir aslında. Milli geliri yükseltemesek bu rakamlar bir ödül gibi kalır. Halbuki değil. Siz emeğinizin karşılığında çok daha fazlasını hakkediyorsunuz. Yeter ki, bu memlekette demokrasi olsun. Demokrasi neden önemli biliyor musunuz? Eğer bir ülkenin kaynaklarını sadece bir grup çete, bir zümre, bazı sülaleler yiyorsa işte orada o memleketin ürettiği kaynakların, zenginliğin hiç kıymeti yok. Biz, yoksulluğa, işsizliğe mahkum kalmaya devam ediyoruz. Bu memleket, dünyanın en yüksek refah seviyesini yaşamaya muktedir bir memleket. Birileri çaldığı için, birileri bizim alın terimizden, emeğimizden nemalandığı için biz yoksulluğa mahkum kalmaya devam ediyoruz onlar; obezleşmeye, şişmeye devam ediyorlar.  İkincisi de; sanayi devriminden beri toplumları ileriye götüren, toplumların önünde lokomotif olan daima işçi sınıfı olmuştur. Neden? Çünkü alınteri döker, emeğini ortaya koyar. Sizler sizin gibi çalışıp hakkını alamayanları koluna takmadıkça bu memlekette demokrasi, barış, özgürlük olamaz dolayısıyla sizin göreviniz örgütünüzü büyütmek. İki hedef doğrultusunda yürüyeceğiz bugün 100 bin insan için kutladığımız bayramı, 83 milyon için 3 gün sonra büyük bayram olarak kutlayacağız. Emin olun her şey çok güzel olacak! Bir şey değişecek, her şey değişecek.