Anayasa Mahkemesi Gaziemir’deki radyasyonlu atıkları gömen fabrikaya kesilen 5 milyon liralık cezayı onayladı

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikada radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti. Gaziemir’in Akçay Caddesi’nde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) raporlarında belirtilen radyasyonlu atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bölgedeki radyasyonun doğal olanın 219 katı olduğu ifade edildi. Anayasa Mahkemesi bugün yayınlanan Resmi Gazete’de yayınlanan kararında radyasyonlu atıkları gömen işletmeye kesilen 5 milyon 79 bin liralık para cezasına yapılan itirazı reddederek cezayı onayladı.

  • | Son Güncelleme:
  • | Egeli Gazete
Player yükleniyor...
Resmi Gazete’nin bugün yayınlanan(26 Şubat) sayasında İzmir’i ilgilendiren çok önemli bir Anayasa Mahkemesi kararı yer aldı. Kararda, Gaziemir’de 13 yıl önce ortaya çıkan radyasyonlu atıkların gömülü olduğu fabrikaya Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca kesilen 5 milyon 79 bin liralık para cezasına yapılan itirazın reddedildiği açıklandı. Kesilen cezanın kamu yararı açısından uygun olduğu belirtildi. Anayasa Mahkemesi kararında; Aslan Avcı Döküm Sanayi A.Ş’ye kesilen cezanın gerekçesinin işletme sahasına gömülen atıkların bertarafının sağlanmaması, atık sahası ile çevresindeki su kaynaklarında yüksek miktarda ağır metallerin bulunması olduğuna dikkat çekildi. Doğal olanın 219 katı radyasyon Gaziemir’in Akçay Caddesi’nde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun(TAEK) raporlarında belirtilen radyasyonlu atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu alanla ilgili ÇED izin verildi. Rapora göre her gün radyoaktif madde bulaşmış 50 ton cüruf ve toprak fiziksel yöntemlerle ayrıştırılıyor. Yani bir yılda 15 bin ton cüruf ve topraktan havaya karışan radyoaktif maddeyi Gaziemir başta olmak üzere tüm İzmirliler soluyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikada radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti. Raporlara göre radyasyon fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukların eritilmesiyle oluşmuştu. Fabrikada ‘radyoaktif kaynak’ olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’de bulunmadığı belirtildi. Radyasyonun ‘Europium 152’ adı verilen bir malzemeden bulaşmış olabileceği bu malzemenin de nükleer santrallerde kullanıldığı ve Türkiye’ye getirilmesinin de yasak olduğu ifade edildi. Bölgedeki radyasyonun doğal olanın 219 katı olduğu görüldü. TAEK 8 Eylül 2008’de gönderdiği yazıda fabrikada yapılan ölçümlerde depolama sahasında, fırın bölgesinde ve kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış atık tespit edildiğini bildirdi. Radyasyonlu atıkların bulunduğu yerlerin acil olarak karantina altına alınması gerektiği vurgulandı. Tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edildi. Toprak altına gömülen miktarı ise kimse bilmiyordu. Türkiye’de radyoaktif maddelerle ilgili teknik bilgi ve yeterliliğe sahip tek yetkili kurum Türkiye Atom Enerjisi Kurumu. Ama İzmir’deki sorunu çözemeyen TAEK 3 yıl önce tehlikeli atıkların bulunduğu alandan çekildiğini resmen açıkladı. TAEK’in yazısında şu ifadelere yer verildi: “Kurumumuza bağlı Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi ile ilgili firma arasında 28.04.2014 tarihinde radyoaktivite bulaşmış atıkların ayrıştırma işlemine yönelik olarak proses geliştirme ve radyasyondan korunma konusunda bir protokol yapılmış olup protokolün süresi 28.04.2015’te sona ermiştir. Bu tarihten sonraki faaliyetler TAEK’in bilgi ve gözetiminde değildir.” İzmirliler nükleer atıklarla yaşamak zorunda bırakıldı Çeve Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, 13 yılda gelebildiğimiz süreçte İzmirlinin nükleer atıklarla birlikte yaşamaya devam ettiğini belirterek şu bilgileri verdi: “Ülkemize girişi yasak olan, kaçak yollarla getirilen nükleer atıklarla ilgili sürecin sorumlularının tespiti gerekirdi. Bu atığın nasıl ve hangi yollarla bu noktaya geldiğine ilişkin inceleme ve değerlendirmeler de yapılmalıydı. 2007 Yılından beri yasal tespitleri yapılmış olan süreçte bugüne kadar herhangi bir işlem olmadı. Çevre ve halk sağlığı ile ilgili yaratılan risklerin ve sorumluların kamuoyuna şeffaf ve sağlıklı şekilde bildirilmesi gerekirdi. Ancak geldiğimiz noktada; alanın temizlenmesi sürecine ilişkin bir çalışma olmadığı gibi, planlanan çalışmalara ilişkin bir resmi açıklama ya da bilgilendirme de yapılmıyor.  Nereden geldiği bile açıklanmayan nükleer atıklar ile yaşamak zorunda olan İzmir gerçeği ile beraberiz.”

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz