Siyasetin sahnelediği oyun… Ve gazeteciler

Çocukluğumdan bu yana siyaseti izlerim… Eni konu kendime uygun olan bir fikri seçtim, o ideal hayat yolum… Ancak yakınlarım ve dostlarımın dışında, kimse bilmez benim parti seçimimi… Çünkü ben bir gazeteciyim, bu mesleği yapan insanların tarafsız olması gerek, hem de hiç neden sıralamadan.. Aksi halde mesleğimle ters düşeceğime inanırım. Bunun için siyasetin içinde olmayı reddettim. Hep “bir gazeteci asla milletvekili olmamalı”  fikrini savundum; dün de bugün de… Bir gazeteci, siyasette hata yapanın arkasında durduğu, gerçekleri görüp söyleyemediği anda, mesleğinin “etik” kimliğinden uzaklaşmıştır, bu tartışılmaz… Bu yüzden gazeteciden milletvekili olmaz. Onun çalışma ofisi meclis değil, gazetesidir.. Anayasa ihlallerini, kamuoyu adına işlenen suçları, vatanı pazarlayanları, teröre arka çıkanları yazamadığın, söyleyemediğin sürece, ‘gazeteci’ kimliğin yoktur artık… *** Yeni mecliste de gazeteci arkadaşlar var, dün olduğu gibi… Bu onların tercihi, saygı duyarım. Ancak yıllarca, kendilerini öne çıkaran mesleklerine ihanet etmemeleri tek dileğim… Doğru bildiklerini yapsınlar, alkışlayalım. Çıkarsız arkalarında duralım. Çünkü bu toplumun güvenini sarsacak en çirkin hareket, gazeteci kimliği altındaki çıkar pazarlıklarıdır… Bu ülke insanı, bu bağlamda pek çok kötü örneğe tanık oldu, umarım bir daha yaşanmaz. *** Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılında hem yeni meclisi seçtik hem de cumhurbaşkanını… Bunun için son tarih 28 Mayıs’tı. Cumhurbaşkanı yeni değil; partisiyle 21 yıldır ülkemizi yöneten, 3. döneminde yeniden cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan… Yüzde 4. 5 farkla da olsa, koltuğunu korudu. Ancak bu seçim pek çok siyasi geleneği de yıktı. Yaklaşık 2 yıldır ekonomi kötü yönetiliyordu, dolar, altın aldı başını gitti, enflasyon fırladı. Geçici çözümler kar etmedi. Tencerede pişirecek eti alamadı millet… Muhalefet elini ovuşturdu, “Bu kez gider” dedi içinden kıs kıs… Çağın deprem felaketi, resmi rakamlara göre 50 bin, bize göre ise 100 bini aşkın insanımızın canını aldı. Buna neden olarak da kaçak yapılaşmaya göz yuman, iktidarın sık sık başvurduğu imar affı gösterildi. Muhalefet işine yarayacak her türlü kozu kullandı, acımasızca yüklendi. Sandılar ki, sandıktan kendileri çıkacak… Olmadı. Yıkamadılar Erdoğan’ı… Aslında Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu canla başla çalıştı, takdir edilesi bir performans sergiledi. Yürekli çıkışlar yaptı, lider kimliğini ortaya koydu, bürokrasiden gelmesi en önemli artısıydı. Ama yemedi, yine “adam kazandı”. Yok yüzde 48 iyi rakammış… Oyları artmışmış… Fasa fiso… Gerçekler acıdır, sonuçta muhalefet yine mağlup oldu. Erdoğan’ın gitmesi umut eden ülkenin yarısı da hayal kırıklığı yaşadı. Kılıçdaroğlu değil, kim aday olsa bu hüsranı yaşardı eminim. Çünkü iktidar, hangi oyunu sahneye koyacağını adaya göre belirlemişti. Güç, dengeyi bozmuştu. Muhalefet Cumhur İttifakı’nın, terörist suçlamalarına yanıt veremedi, “Baharlar gelecek”, çiçek böcek dediler, iktidarın kullandığı korkunç iftiralara karşılık çözüm üretemediler. Bir de milletvekili listelerde ithal aday hatasına düşülünce... Toplumun milliyetçi damarı kükredi ve mağlubiyet geldi. *** Önümüzdeki günlerde neler yaşanacağını bilmek için kahin olmaya gerek yok. Ekonomik olarak kemerleri sıkacağız bu kesin… Çünkü bu borç yükünü, hiçbir yönetim kolay kolay üzerinden atamaz. Toplum bunun sıkıntılarını çekecek, hazır olun. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık sorunları yaşadığını sağır sultan bile duydu. Bu konuda ciddi kaygılar var. Bunun ekonomiyi kötü etkileyeceği aşikar… Yeni Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in, “Ekonomiyi rasyonel düşünmemiz gerekiyor” demesi bundan… Artık kişi değil ortak akıl yönetecek ekonomiyi… Muhalefete gelince, çıkar çatışmalarını bırakıp, bin bir emekle kurdukları ittifaka zarar gelmeden, akılcı reçeteler uygularlarsa, 2024 belediye seçimlerini fazla yara almadan atlatırlar. Yoksa iç çekişme, muhalefeti parçalar… Değişim de şart ancak bu bir süreç...Zaten bugün ve yarın kadar yakın... Sancılı olacağı da şimdiden belli.. Bu yüzden ortak akıl devreye girmeli... *** Gelelim gazetecilere… Yani el etek öpen değil, gerçekleri ortaya çıkarmak için görevlerini yapan meslektaşlarıma.. Üzerinizdeki sorumluluk, her şeyin üzerinde… Tarafsız olun, güce değil, demokrasiye inanın. ---------------------------- Hürol Dağdelen [email protected]