Mübadele 100 yaşında

Biz mübadillerin kutsal haftası geldi çattı. 30 Ocak bizler için önemli: Lozan Barış Anlaşması’na mübadele maddesi eklendi bu tarihte. Bu hafta içerisinde etkinliklerle anıyoruz mübadeleyi.

Planlanmış epey bir etkinlik bombardımanını sosyal medyadan  fark edince Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Sayın Ali Korkut’la Rıza Aga’nın Mübadele Kahvesi’nde buluşup, bunları konuşalım dedik. Çaylarımızı yudumlarken yaptığımız sohbette derneğin etkinliklerini sıralayıverdi:

Tuzla Tahaffuzhane ziyareti (21 Ocak 2023 Cumartesi)

Mübadele Kahvesinde mevlit, ortak bildirini okunması ve lokma ikramı (28 Ocak 2023 Cumartesi)

Panel-100. Yılında mübadeleyi Anmak ve Anlamak (Diplomasi Araştırmaları Derneği) (28 Ocak 2023 Cumartesi)

Tiyatro-Mübadil Öyküleri (Mudanya Kent Konseyi) (28 Ocak 2023 Cumartesi)

Mübadillerin anısına Mudanya’da denize karanfil bırakma (29 Ocak 2023 Pazar)

Panel-Bilinmeyen Yönleriyle Türk-Yunan Mübadelesi (Mudanya Belediyesi) 29 Ocak 2023 Pazar)

Mübadilin Sandığında Yüzyılın sesleri – Görükle (29 Ocak 2023 Pazar)

Mübadelenin 100. yılında Atatürk’ün torunları Anıtkabir’de (30 Ocak 2023 Pazar)

Çok etkinlik, çok. Başkana teşekkür ettik tüm mübadiller adına; tevazu gösterdi, bu yıl mübadelenin 100. Yılı olduğunu vurgulayarak “Tüm Türkiye’de böyle bolca etkinliklerle anıyoruz.” diye ifade etti.

Üç kıtaya yayılan imparatorluğun kabuğuna çekilmesi, kurtuluş mücadelemizin başarıyla sonuçlanmasıyla, mübadele adımları atıldı. Lozan Barış Anlaşması gereği din esas alınarak Anadolu’da yaşayan yaklaşık 1.200.000 Ortodoks Rum’un Yunanistan’a; Yunanistan’da yaşayan yaklaşık 500.000 Müslüman Türk’ün Anadolu’ya zorunlu göçüdür kısaca mübadele.

Göç, söylemesi kolay, uygulaması güç. Zorunluydu öncelikle. Yola çıkmasak olmazdı. Kolay mıdır, doğduğun, köklerini saldığın topraktan koparılıp bir başka yere göçmek? Tüten baba ocağını kapatıp yola çıkmak, kabını kacağını toplayamadan “Haydi gidiyorsunuz!” demeyle alıp başını gidebilmek? Sadece yanına taşıyabildiklerini alıp o soğuk kış gününde sahilin, limanın yolunu tutabilmek?

Seni alacak gemiyi, limanda kurulan çadırlarda onlarca gün beklemek her yiğidin harcı mıydı? Hamilesi, kucağında küçük yavrusu, bebekleri, çoluğu çocuğuyla, hatta yanına çok sevdiği kuzuları, koyunlarıyla gemiye bindirilmek? Güvertede birbirine sarılarak o soğuk günlerde birkaç gün denizde yol almak…

********

Gemilerde yaşananlar da ayrı bir travma. O soğukta hasta olup ölenlerin toprağa gömülememesi, denize atılarak defnedilmesi… Hangi ananın yüreği, hangi babanın içi yavrusunun denize atılmasını kaldırır? Ölüm, soğuk kelime, evlerden uzak.

Geminin Tuzla Limanı’na vardığında karantinaya alınması, günlerce karantinada temizlenerek vatana giriş yapılması için beklemek… Sonrasında Tuzla Limanı’ndan tekrar gemiye, tüm mübadillerin adını ezberlediği Gülcemal’e bindirilerek, Anadolu’da yerleşilecek bölgelere hareket etmek, yeni baştan yola çıkmak da neyin nesiydi?

Aklında ayrıldığı topraklar, oralara dönmek varken buralarda yaşam mücadelesi vermek hayata tutunmak dile kolaydı sadece. Geri dönüşten umudu kestikten sonra, Rumlardan kalan evlere yerleşip, oraları tamir ederek kendilerine başlarını sokacakları yer bulmaları kolay değildi elbet.

Bu zorluklar listesi uzar gider, bu köşeye sığmaz.

Biz ikinci kuşak mübadiller olarak başta en büyük mübadili, Mustafa Kemal ATATÜRK’ü rahmet ve minnetle anıyor, bu travmaları yaşayan babalarımızın, annelerimizin atalarımızın doğup büyüdüğü toprakları ziyaretler etmek, oradaki bağlarımızı koparmamak, çocuklarımıza, üçüncü nesil mübadillere bu kültürü aktarmak görevimiz olmalıdır, diyoruz.

Suyun öte yanında yaşayanlar da aynı dertleri, benzer trajedileri yaşadı. Biliyoruz ki her iki toplum da zeytin dalının birer ucundan tutmaktadır, siyasilere rağmen.

Hiç bir halkın böyle bir travma yaşamaması dileklerimle…

*********************

30.01.2023

Namık BUDAK

[email protected]