Her temmuzda “Madımak” olur yanarım yeniden

"Kucaklıyor beni Metin Altıok/ Aldırma diyor gülerek/ Yaşamak görevdir yangın yerinde/ Yaşamak insan kalarak/ Yaşamak bu yangın yerinde/ Her gün yeniden ölerek...’’ (Ataol Behramoğlu)       1984 Los Angeles Olimpiyatları’nın şarkısı İtalyan Söz Yazarı  Giorgio Moroder’un ‘’Take Someone’s Hand’’ diydi. Yani; ‘’Birinin elini tut!’’ diyordu stattaki yüzbin insan... ‘’Yak, yak, yak’’ diyordu Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde bir insan... ‘’Yak, yak, yak’’ diyordu bin insan... On bin insan!.. 1988 Seul Olimpiyatları’nın şarkısı da 4 yıl öncesinden pek farklı değildi. Yine Moroder’un bestesi ; ‘’Hand in Hand’’di; ‘’Elele’’... ‘’Yak, yak, yak’’ diyordu 26 yıl önce Sivas’ta Madımak Oteli’nin önünde bir insan... ‘’Yak, yak, yak’’ diyordu bin insan... On bin insan!..   ** "Kelimelerin Efendisi" Okan Yüksel Ustam da soruyordu; ‘’Sevmek, insanı sevmekle başlar her şey diyor Sait Faik. Machiavelli’yi de anımsayın!; ‘İnsanlar bize ya hınç ya da korku yüzünden kötülük ederler’ sözünü. Sivas’ta yakılan aydınlarda ne hınç ne de korku vardı... Ve onlar kötülük edemezlerdi... Ama oteli saran onbin insan; 'Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta yıkılacak' , 'Laiklere ölüm' , 'Yaşasın şeriat' sloganları atarken hem hınçlıydı, hem de korkuyordu... Alçaklar kötülüklerini -çok kötü- göstermediler mi o gün?’’ Gösterdi o gerici yobaz güruh gösterdi Ustam...   ** O kapkara günde, aydınlığın karanlığa, sevginin nasıl nefrete yenildiğini dillendirir Aziz Nesin Müjdat Gezen'e; ‘’Beni yatağa yatırın, bu güruha kötü bir ceset vermek istemiyorum. Korkarak ölen bir adam gibi görünmeyeyim." dedim!   ** ‘’Ölürsek arkada kalanlar ölenler için şiir yazar’ dediydi "Bergamalı Şair" Metin Altıok... ... "Ve ..yanında Kav taşıyan ben; Tekinsizim size göre.. İbret için, yakılması gereken!..."   Ve... “İnsan dediğin saçaktaki güvercinin farkında olacak ve bir çiçek açacak kendince..."   ** Güldürmeyi, düşündürmeyi çizgilerde seçmiş, karikatürist olmuştu. Ateşle gelecek olan ölümün soğukluğunu "mızıka çalarak" bekliyordu Asaf Koçak...   ** Hayatı şehir şehir dolaşmayla, sürgünle geçmişti. Ancak hep değerli insanlar vardı çevresinde. Nereden bilebilirdi ki böyle bir sonu Nesimi Çimen? (Türkülerini bağlama ile değil göğsünde taşıdığı curasıyla çalıp söylemesiyle, ’Kalem yazmaya başlayınca gönlün gözü açıldı’ sözüyle ünlüydü Nesimi Çimen)   ** Belki böyle öleceğini tahmin etmezdi ama ‘Akarsu’yum yansam da, kül olup savrulsam da, bazı bazı gülsem de, yine gönlüm hoş değil’ demişti Muhlis Akarsu...   ** Daha 22 yaşındaydı ama bağlama ustasıydı. Kendi güzel, yüreği daha güzeldi. Ve daha nice nefesler durdu ateşin kor ateşin arasında Hasret Gültekin!..’’ Bizi Hasret'e hasret bıraktı!..   ** Dr. Behçet Aysan... “Sana kansız bir gökyüzü getirirdim getirebilsem ah, avlusunda çocukların korkmadan oynadığı lalelerle donanmış simli bir gökyüzü” yazan Aysan...   ** İnci dizeler; "Saçların aklarla dolduğu zaman Geriye hasretle bir bakar mısın? Yıllar mazimizi yolduğu zaman Göğsüne menekşe, gül takar mısın"ın sahibi Asım Bezirci Usta...   ** Gazeteci Mehmet Kaynak, Şair Uğur Kaynar, Sanatçı Edibe Sulari’nin de aralarında olduğu 33 aydın ve sanatçı, dinci faşistlerce katledildi. 2 de otel çalışanı hayatını kaybetti.   ** Sunay Akın da “G harfi boştur yangın kovalarının ki ortaya çıkar dolu olanları okununca madımak oteli'nin merdivenlerinde kurtulmayı bekleyenler için verilen karar: YAN IN"nı yazdı!..   ** Yaşar Nuri Öztürk Hoca da; "Yobazın olmadığı her yer cennettir, kadın yaktınız, ozan yaktınız, orman yaktınız, yobaz varken cehenneme gerek yok"u...   ** Zeynep Altıok... Metin Altıok'un kızıdır... Duygularını şu dizelerle ifade etti; "Bir Ortaçağ yangınında durdu saatimiz. Temmuz takvimi kendi saatiyle işliyor 27 yıldır."   ** Madımak’ta günü kararttılar... Güzel yüreklileri, şiirlerimizi, türkülerimizi, deyişlerimizi... Sivas'ın göbeğinde yaktılar. Kalleşçe diri diri yaktı kapkara vicdanlılar. Hiç ceza da almadılar!..   ** Olimpiyatlarda, Londra Trafalgar, New York Times, Paris Concorde, Berlin Postdam’da, Roma Aziz Peter, Buenos Aires Mayo, Meksiko Hidalgo, Madrid Santa Ana meydanlarında insanlar her fırsatta elele tutuşup barış sevgi şarkıları söylerken, ‘’Yakın..Yakın’’ diye bir bağırıyordu bir adam.. On bin insan; "Yakın...Yakın!.."   ** Ülkemde kara lekedir Sivas 2 Temmuz 1993.   ** Bir de 13 Mart 2012 vardir; Sivas Davası’nın zaman aşımına uğradığı gün!.. Asla unutulmamalı! Sevinç çığlıkları atarak yakmanın "insanlık suçu" olmadığının mahkeme kararına bağlandığı tarih! Çığlıkları kimler mi attı?   ** Bekir Coşkun da ertesi gün köşesinden haykırmıştı; ‘’19 yıl öncesinden gelen alevler yeniden yükseldi. Perdeleri tutuştu odamın... Keşke insan yakmayı, ‘insanlık onuru’ da saysaydınız   ** Ve Rıfat Ilgaz Usta... Kahrolmuştu. O kadar çok dostunu yatırmıştı ki?; "Firavunlar Mısır'da tabletleri kırdı ! Hitler'in orduları Avrupa'da bütün kütüphaneleri yaktı ! Dünya tarihinde ilk kez Türkiye'de, aydınları bir binaya koyup yaktılar !   ** 27 yıl önceydi... Bugün Sivas’ta 33 yazar ve ozan ile iki otel emekçisi yakıldı. "Büyük İnsanlık" bu kara lekeyi asla unutmayacak!   ** *Herkesin bir Sivas'ı, hepimizin bin acısı" var. 27 yıldır dinmedi... Dinmeyecek... Asırlar geçse de!..